Görünmez elin görünür maharetleri

Bence,
Özgür Özel ve onun CHP’si çok şanslı…
Sanki,
Görünmez bir el devreye girmiş;
Özgür Özel’li CHP’yi, ha babam-de babam ite-kaka büyütmeye çalışıyor.
Bunu yaparken de,
“Ak Parti saldırıları” diye bilinen operasyonları kullanıyorlar.
Bir nevi tarihî tekerrür…
Hatırlatma yapayım:
2011 seçimleri… Ak Parti yüzde 50 oy aldı…
Bu sonuç,
Ak Parti’nin hegemonik güç olmasını sağladı.
Bu sonuç nasıl alındı?
2002-2011 arası Ak Parti karşıtı ittifakın saldırıları sayesinde…
İttifak derken?
Müesses nizam veya devletin omurgası sayılan “TSK/AYM/Yargıtay/Danıştay” gibi kurumlar,
“Atatürkçü Düşünce Derneği” gibi kendini aşan STK’lar
Ve,
Bu iki cenahın siyasi kanadı olan ve kendini, devletin sahibi gören CHP…
Bunlar saldırdı Ak Parti dik durdu,
Dik durdukça, ahali, Ak Parti’ye daha bir konsolide oldu.
Bu sayede,
9 yılın sonunda Ak Parti hegemonik güç oldu…
Son birkaç yıldır,
Ve hatta,
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle birlikte roller değişti.
Ak Partililerin tabiriyle,
Ak Parti AKP’leşti, AKP ise devletçileşti/Müesses Nizam’ın kendisi oldu veya eski CHP’nin yerine geçti.
Bu esnada,
Tarikat ve Cemaatler üzerinden,
Farklı isim ve nitelikle kendi STK’laşmasını da gerçekleştirdi.
Ve artık,
Vakit eyleme geçme vaktiydi.
31 Mart Seçimlerine kadar altyapıyı hazırladı ve hemen sonrasında harekete geçti.
2002-2011 arası,
Sırça köşklerde oturan ittifak, Ak Parti’ye saldırıyordu.
Şimdi,
O sırça köşklerde AKP’liler oturuyor ve CHP’ye saldırıyor.
2002-2011 arası,
Sırça köşk ittifakı saldırdıkça, Ak Parti daha çok çalışıyor ve iyi yönetilen ekonomi dahil, icraatları öne çıkartıyordu.
Şimdi,
Sırça köşkün yeni sakinleri saldırdıkça, CHP daha çok çalışıyor ve kötü yönetilen ekonomi dahil CHP’li belediyelerin olumlu icraatlarını öne çıkartıyorlar.
Düşünsenize:
İmamoğlu’na “kafam kadar” dedikleri bir iddianame hazırlamışlar,
Milyarlarca lira/milyonlarca dolar yolsuzluktan dem vurmuşlar
Ama,
Aynı iddianameye “kreş yapmayı/kent lokantası açmayı” suç olarak katmışlar.
Bu arada,
Bir de,
“Bilerek çevreyi kirletmek” diye bir suç isnadı var ki; evlere şenlik ve komik ötesi komik…
Ulan arkadaş!
Yoksa bu İmamoğlu ve tayfası, sokağa tükürmüş veya rastgele izmarit atmış yahut da uluorta def-i hacet yapmış olabilir mi?
Ya da,
Saraçhane’de/İBB’nin önündeki havuza bevletmiş olabilirler mi ki?
Ne biliiim abi…

Neyse,
Konuya döneyim…
İstanbul’da bunlar iddia edilirken,
Ankara’da Mansur Yavaş’a isnat edilen iddialar şunlar:
19 Mart sürecinde protesto hakkını kullanan gençlere çay-çorba, çadır battaniye vermek…
Mansur yavaş ve Ekrem İmamoğlu kim?
Anketlerde,
Erdoğan’a, 8 ile 15 puan arası fark atan muhtemel rakipler…
Peki,
Tüm olanlar ve olmaya devam edenlerden sonra şunu soralım:
İktidarın iddiası ve yargının iddianamesine ahali ne diyor?
Yüzde 55-60 ve hatta 65 oranında itibar etmiyor…
Siyasi operasyon,
Ve,
Yargısal taciz diyor…
Bu kadar mı?
Tabi ki değil…
Ahalinin yüzde 65-70 civarı “ekonomi kötü/düzelme ihtimali yok veya daha kötü olur” düşüncesinde…
Daha da önemlisi,
Ahalinin kahir ekseriyeti,
CHP’li belediyelerin, AKP’nin artık yapmadığı veya yapamadığı veya umursamadığı hizmetleri yaptığı için iktidar saldırılarına maruz kaldığını düşünülüyor…
Zurnanın zırt dediği nokta tam da işte burası,
Ve,
Burası çokomelli:
İktidar için olumsuz, CHP için olumlu tüm bu geri dönütlere rağmen,
Bir iktidar nasıl olur da bu kadar basiretsiz davranır veya intihar kabilinden kendi topuğuna sıkar?

El cevap:
Görünmez elin görünür maharetleri…
Galiba
Birileri, Özgür Özel ve onun CHP’sinin ekmeğine yağ sürmek istedi.
Bunun içinse,
İktidarın yağını CHP’nin ekmeğine, iktidara sürdürmeyi tercih etti.
Hem de,
Bir taşla birkaç kuş vurma avantajı…

**********

Siyaset Adası: İmralı
Nihayet Öcalan’la Meclis heyeti görüşmüş…
DEM ve Bahçeli’ye göre başımız göğe erecekmiş…
Demedi demeyin;
Yakında,
Suriye/Rojawa bölgesi YPG komutanı Mazlum Abdi ile de görüşme yapılırsa şaşırmayın.
Nasıl olacak?
Step by step…
Tıpkı,
Öcalan görüşmesi gibi alıştıra alıştıra…
Önce,
“İstihbarat teşkilatımız, zaten görüşmesi gerektiğinde görüşüyordu” denecek.
Sonra,
Dışişleri veya MSB bakanımızın veya MİT başkanımızın resmi bir Suriye ziyaretinde Mazlum Abdi de Suriye heyetinde yer alacak,
Ve,
“Suriye bağımsız bir devlet. Mazlum Abdi de o devletin bir komutanı. Görüşmeyiz mi diyecektik!” denecek ve hatta açık görüşme kanalının taşları döşenecek…
Daha sonra ise,
Tıpkı Barzani’ler gibi,
Tıpkı geçmişte Salih Müslim’in davet edilmesi gibi,
Mazlum Abdi de, resmi davetli olarak Türkiye’yi ziyaret edecek…
Şunu da söyleyeyim;
Böyle olursa yanlış oldu der miyim?
Kesinlikle hayır…
Bana göre,
Ülkesel menfaat söz konusu olduğunda,
Düşmanla barışılabilir, dostla da hasım olunabilir…
Hatta,
Gerekirse şeytanla bile görüşülebilir…
Bu bağlamda,
Katil denilen Sisi ile ve görüşmem denilen Kral Selman’la görüşülmesine,
Hatta,
Ülkesel menfaatler gerektirirse Netenyahu’yla bile müstakbel bir görüşme ayarlanmasına “…ama neden ve nasıl yani” diye asla demem.
Tek tavsiyem;
Devlet yöneticisiysen çok keskin ve büyük laflar etmeyeceksin arkadaş…
Bir kapıyı kapatmadan önce o kapıyı yeniden çalma durumunda kalabileceğini unutmayacaksın!
Mevzubahis ülkesel menfaatler olunca,
Düşmanlık diye bir şey mevzubahis olamaz…
Devlet yönetiyorsan,
Doğru ve yanlışın kriteri sadece şudur:
Kişisel değil ülkesel menfaatler…

DipNot:
Kılıçdaroğlu…
Artık işin şeyini çıkartmaya başladı.
Sabır, saygı, vefa esastır ama o da bir noktaya kadar…
Çandarlı Kılıçdaroğlu Paşa tahammül mülkünü yıktı…
Özgür Özel…
Artık,
Nezaketli imaları bırakmalı,
Keşke sussan bile dememeli
Ve,
Dikleme dalarak; kangren olmuş Kılıçdaroğlu parmağını kesip atmalıdır!
Eğer,
Gerçekten bir lider ise,
Bunu yapmaya,
Şerri defedip fitne ateşini söndürmeye mahkumdur.
72 defadır,
Eylem çağrısına icabet edip meydanlara koşan seçmenine boyun borcudur…

EnDipNot:
Bir teknik Direktör takımın lideridir.
Lider ise,
Gerek jest ve mimikleriyle, gerekse söz ve eylemleriyle önderlik edebilendir.
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk…
Adam hep buruk, jest ve mimikleri hep buruşuk…
Galatasaray yönetimi,
Liderlik dersleri aldırsa diyeceğim ama boşuna; kumaşında yok…
Dün,
Adını hatırlamadığım bir takımla oynuyorsun,
Ama,
Daha maçın başında,
Sanki uzatma dakikaları oynanır gibi oyalama bir oyun…
Gazozuna maç olsa, bu kadar olmaz yani…
Okan Buruk…
Hırslı bir takım malzemecisi gibi…
Takımını oynatmayı unutmuş; eli hep havada, hakemle sarı kartçılık oyununa tutuşmuş…
Sarı kart görecekken de
Kulübenin köşesine kaçıp pusmuş…
Demek ki,
İyi bir futbolcu iyi bir teknik direktör olamıyormuş.
Velev ki olsa ve başarı da kazansa;
İyi bir lider olabilmek başka bir şeymiş…

OGÜNhaber