Bazı isimler ve sürekli kullandığımız ama içeriğini dahi unuttuğumuz bazı kavramlar hep dikkatimi çekmiştir.
Mesela parti isimleri…
Cumhuriyet Halk Partisi
Kısaca CHP…
Cumhur nerede?
Süresiz tatilde.
Peki; isimdeki halk nedir, ne yapar?
Raf ömrü seçimden seçime güncellenen bir mefhumdur. Şimdilerde gözden ve gönülden ırak, yoksulluk ve yoksunluk girdabında debelenmektedir.
CHP şimdilerde ne âlemde ve hâlde?
Ebabil kuşu gibi yavrularını yemekle,
Kılıçdaroğlu'nun egosunu tatmine çalışıp
İktidar olmamanın dayanılmaz cazibesiyle meşk ediyor!..
İYİ Parti
"Kıratın yanında duran ya huyundan ya suyundan" derler ya…
Aynen onun gibi.
CHP ile geçirdiği ittifak günlerinin etkisinden çıkamamış olmalı ki "Küçük olsun, küçük kalsın ama sadece benim olsun." felsefesinden örnekler sunuyor.
Âdeta iyi demekle iyi olunmayacağını cümle âleme ilan ediyor.
Kaşının altında gözün var diyene "Ulan, senin kaşını gözünü!…" diye başlayan cümlelerle salvolar çekiliyor!
DEVA Partisi
Adı deva ama sadre şifa bir yanı yok.
İlacı olmayan kel gibi…
Adı deva ama devadan başka her şey var…
Hastalığa düçar olmuş birine "şunu yemeseydin, içmeseydin, yapmasaydın…" diye nutuklar irat eden yarım doktor gibi…
Dibine ışık vermeyen mum misali…
Gelecek Partisi
Geçmişe söven, gelmemiş geleceği öven ama bugünle işi olmayan bir gelecek sanki…
Ama Paşam,
Sövdüğün o geçmişin, yapı taşlarından birisi de sendin!
Daha önceleri neredeydin?..
Ölme eşeğim ölme!
Gelecek de bir gün gelecek!
Ve, o gelecekte bir de yaz gelecek, çayır çimen bol olacak der gibi…
Saadet Partisi
Sanki amaç, eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı sözünü teyit…
Temel Amca'ya asr-ı saadet, millete fakr-u zaruret,
Bu kadar yeter; dahasına ne hacet...
Adı saadet ama âdeta diyanet takviminde çocuğa isim gibi…
Söylemden ibaret bir saadet…
Düşünüyorum da; partiler acaba kendinde olmayanı veya olmayacak olanı özellikle mi isim olarak seçiyorlar ki?
Afili kelimeler,
Derin içerikler,
Ve aylarca araştırmalar sonrası koyulan isimler…
Sonuç: tabeladan ibaret partiler!
Bir dükkân düşünün:
Tabelası mekândan daha büyük…
Sanırsın içerisi deniz derya ama kendi himmete muhtaç!..
Baldır Bacak Aforizması
Bir diyanet yetkilisi kadın voleybolcularla ilgili baldır-bacak yorumu yapmış.
Yaptığı tarihsel metaforu geçiyorum.
Benim dikkatimi başka birşey çekti.
Diyor ki: "…O sporu oynayan erkeklerin elbiseleri daha uzun, kadınlarınki daha dar ve kısadır…"
Peki de muhterem,
Sen bunu nereden biliyorsun?
Görmemiş, izlememiş, bir terzi hassasiyetiyle incelememiş olsan bu cümleyi nasıl kurarsın?
Yoksa uydu kanallı televizyonunda zaping yaparken gözüne ilişti de oradan mı biliyorsun?..
Bu arada, şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Diyanetin muhterem görevlisi beyefendi bu sözleri Ekim 2022'de söylemiş ama sanki yeni söylemiş gibi bugün gündem olmuş.
Burası da önemli tabi…
Neden şimdi raftan indirildi?
Niçin ısıtılıp yeniymiş gibileştirildi?
Yurdum insanı işte…
Neylersin?
Lafı söyleyen farklı bir ahlak, eleştirenin niyeti başka bir laklak!