—Sen olsan, ne yapardın Troyalı?
—Birincisi;
Ben, sen değilim; onu sen düşün…
İkincisi;
Ben olsam, "ne yapmalı değil ne yapmamalı/neyi yapmamalı" diye sorardım..
Üçüncüsü;
Ne yapsan boş,
O yüzden, benim için hava hoş,
Sen ise, nereye koşarsan koş,
Zaten senin işin ve gidişatın yaş…
Hatta sana tavsiyem;
Artık yazma,
Olanları, oldurulanları ve olacakları görüp görüp azma,
Yani,
Yaz ama yazma…
—Yani Troyalı, yani!..
—Ota boka yazı yaz,
Börtü-böceği yaz,
Hiç olmazsa, derdi-tasası az…
Herkes halinden memnun, herkes kaz,
Aranan ve istenen tek şey; haz…
Çok dertlenirsen,
Şikayetlenir, dayanamaz ve yine yazayım dersen,
Birileri gibi yap;
"Kader"e yaslan, "fıtrat"a dayan,
"Allah böyle istiyor" de,
"Hikmet-i İlahi"ye ram ol,
Körleş, dinselleş,
Sürüye katıl, kemiyet ol,
Herkes-leş,
Güce tapın,
Yığın ol yığın,
Ve artık biraz uslan!
—Ama Troyalı,
Oyun aynı, oynaş aynı, sahne aynı…
Görmüyor musun olanları,
Milletin temsilcileri siyasal orgazm peşinde!
Millet yanıyor,
Devlet ölüyor,
Sahnelenense politik şiddet,
Siyasal şehvet…
İktidarı-muhalefeti, "…nasıl koyduk ama…" derdinde!
Hem sen, Sezen Aksu'nun;
"Sussan olmuyor susmasan olmaz,
Dil dursa hakim bey, tende can durmaz" şarkısını hiç dinlemedin mi Troyalı?
—Sana ne oğlum aksudan karasudan!
Sen, olsan olsan olursun; hapı yutan, altta kalan ve unutulan,
Kendini ne halt sanıyorsun sen!
Bazen seni anlamıyorum ben,
Nasıl bir devirdeyiz, farkında mısın sen!..
—Farkındayım Troyalı…
—Öyle mi?
Nah farkındasın!
Oğlum bak, seni severim,
O yüzden, kulak ver ve beni dinle!
Tursun Fakih der ki;
"Öyle insanlar göreceksin ki,
Kuzuyu yemek için;
Tilkiyle plan yapacaklar,
Kurtla birlikte kesecekler,
Çobanla birlikte yiyecekler,
Sahibiyle birlikte yas tutacaklar…"
Al sana hap gibi formül,
Parola ve şifre çözücü…
Yaşadığın her olaya uyarla,
Ne yazarsan, buna göre ayarla…
—Yoksa Troyalı?
—Yoksa yok,
Açların bile, karnı sana tok…
Kızdığınla ve yazdığınla kalmaktansa,
Yazmadığınla kal,
"Kaderin üstünde bir kader var"
Boşver; kendini sal,
Her şey olacağına varır; zevk al,
Ve, suskunlaş…