E-Ticaret…
Herkesin ve hepimizin rutini haline geldi.
Nasıl mı?
Daha basit anlatayım;
Yediğiniz yemekten giydiğiniz kıyafete,
Elektronik eşyadan diğer ev gereksinimlerine,
Market alışverişinizden, bir dostunuza alacağınız doğum günü hediyesine kadar; her şey ama her şeyi sipariş ettiğimiz platform…
Özellikle Pandemi döneminde olağanüstü büyüyen bir piyasa…
Hal böyle olur da birileri durur mu!
Saldırdılar tabi,
Ama piyasa koşulları ve olağan rekabet içinde değil,
Bağlantıları kullanarak,
"Al/ver" ilişkileri oluşturarak,
Ve, tüm bel altı vuruşları sahaya sürerek…
Ne oldu sonra?
Piyasa koşulları çerçevesinde varlık oluşturamayan, müşteri kazanamayan ve teveccüh görmeyenler için tek bir alternatif kalmıştı;
E-Ticaret Kanunu üzerinden bindirmek, sindirmek ve piyasayı ele geçirmek…
Evlere şenlik bir kanun değişikliği yapıldı.
Bence, devlet algı ve olgusuyla mütenasip olmayan ve kamunun, kanuni itibarını yerle bir eden düzenlemeydi.
Değişikliğe dair önce yavaştan sonra hızlanarak nihayetinde ise ayyuka çıkan söylentiler başlamıştı.
Duramadım ve bunları Ticaret Bakanına sordum.
Hatta epeyce açık bir dille sordum.
Ama artık suçluluk psikolojisinden mi yoksa sağıra yatmak en iyisi diyerek mi herkes sus pus!
Fakat devletin kurumunun başındaki kişinin duyarsızlığına rağmen piyasa durmuyor,
Şükür ki hala bazı konuları dillendirecek medya ve yazarlar da var.
Benim yazımdan sonra Dünya Gazetesinden Emre Alkin ve Habertürk'ten Güntay Şimşek konuyu gündeme getirdi.
Hem de teknik detaylarına kadar...
Sadece onlar da değil; İhlas Haber Ajansı bile, "E-Ticaret platformlarının büyümesine lisans bedeli engeli" başlıklı haberiyle konuyu gündeme getirdi ve kanun değişikliğinde görülen sakatlık ve aksaklıkları duyurdu.
Alkin'in kanun değişikliğine dair, " …konvansiyonel ticaret üzerine yatırım yapmış ve bu konuda ciddi paralar harcamış olanların lobi faaliyeti neticesinde ortaya çıkmış gözüküyor." değerlendirmesi oldukça manidar.
Bu tespitini, bakanlık nereye koyuyor acaba; çok merak ediyorum doğrusu!
Keza, Habertürk yazarı Şimşek'in yaptığı şu eleştiriler oldukça önemli;
"…Ticaret Bakanlığı öyle bir lisans ücreti düzenlemesi yapmış gibi, bazı şirketlerin direkt zarar etmesini sağlıyor.
…E-Ticaret Kanunu'nda yapılan değişikliklerle dünyanın hiçbir yerinde olmayan uygulamalar getiriliyor.
…Kanunda bazı şirketlerin önünü kesmek, bazılarının ise büyümesine destek vermek için özel düzenlemeler yapıldığı dikkat çekiyor.
…Rekabet Kurumu'na paralel biri yapı oluşturuyor.
…Piyasada rekabeti ortadan kaldıracak düzenlemeler içeriyor…."
Tüm bunlara rağmen Ticaret Bakanı ve Bakanlığının sağıra yatmasına/sus-pus haline ve duymazdan gelmesine hayret içindeyim.
Önceki yazımdaki soruları yeniden tekrar etmek istemiyorum fakat kulağıma gelen ve oldukça mide bulandırıcı ve bakanlığı, dolayısıyla devleti bile küçük düşürücü duyumları söylemek ve sormak zorundayım!
Aynen şöyle;
E-Ticaret Kanununda yapılan değişikliğe "yanlıştır-piyasaya zarar verir- taraflıdır" gibi malumu anlatan, yazı yazan/görüş bildiren/yorum yapanlardan bazılarına, değişiklikten müstefit olduğu düşünülen firmanın birinden telefonlar geldiği ve yazılardan duyulan rahatsızlıkların dile getirildiği söyleniyor.
Ve en önemlisi bununla da kalınmıyor;
Bu sindirme ve manipüle etme işlemlerini yapanların, "bakan adına/bakanlık bilgisiyle arıyoruz" diye söyledikleri ortalıkta dolaşıyor.
Duyunca inanmak istemedim,
Ama sonra; olur mu olur dedim,
Neler olmadı ki!..
"Bakan bizim adamımız/biz getirdik onu" diyenler, bunu da hayda hayda yapar diye düşündüm.
Ama şimdi farklı bir kesimin dikkatini çekmek istiyorum.
Bu değişiklikte dahli olan bürokratlara birkaç sözüm olacak.
Hanımlar beyler,
Mahkeme kadıya mülk değildir,
Siyasiler, eninde sonunda giderler ama siz bürokratlar orada hancısınız ve kalırsınız.
Tehdit filan gibi sakın algılamayın,
Bürokrasiyi iyi bilen birisinden dost tavsiyesi gibi düşünün.
Siz ne yapıyor, nelere alet oluyor ve yıllardır oluşan itibarınızı bir çırpıda yok ettiğinizin farkında değil misiniz!
Kendi bakanlığınıza bağlı kurumları bile ötekileştirdiniz.
Siz elinizden geleni ardınıza koymadan tam gaz devam etseniz de; uzun ağaç ucuna kadar yanmaz!
Yarın-bir gün emin olun ki; yanlış hesap Bağdat'tan olmasa da; yeni bir bakan gelir ondan geri döner ve yaptıklarınızdan dolayı hesap sorulur!
Bakın,
Yeni bir iktidar demiyorum,
Yeni bir bakan gelir ve sorgu sual başlatır diyorum.
Hemen yanı başınızda bir Tarım Bakanlığı var.
Orada Bakan değişti ve önceki Bakan Yardımcısı ve pek çok bürokrat hakkında soruşturma açıldı, suç duyurusunda bulunuldu!
Hem de "yolsuzluktan" dolayı…
Benden söylemesi…
Gerisi sizin bileceğiniz bir şey…