Memleketim memleketim,
Canım benim canım benim…
Başkalarının memleketlerinde oluyor mu bilmiyorum ama bizde olduğu kadar "İlginçlikler Komedyası" yaşandığını hiç sanmıyorum.
Neymiş; Dilan Polat avukatı aracılığıyla astroloğuna haber gönderip hapisten ne zaman çıkacağını sormuş.
Avukatı da zaten farklı bir alem,
Adam sürekli televizyonlarda ve avukat değil de sanki Dilanist bir imajmaker…
Öyle bir konuşuyor ki sanırsın avukatlık kanununa yeni bir ek yapılmış; medya üzerinden algı operasyonu yapma ve mağdur yaratma algısı, savunmanın olmazsa olmaz şartlarından birisi haline gelmiş…
Bir an "Yargı Dizisinden" bir avukatı izler gibi hissettim kendimi…
Uzatmayayım,
Bunu duyar da medyamız durur mu; bir avuç tuz eşliğinde koşmuşlar Astrolog Hilal'e…
Astrolog "yooo" demiş!
"Herkese konuşmam! Hele bir reytinglerinizi getirin göreyim.
Ben bu noktaya gelmek için yıldızlara, aya, güneşe ne kadar seyr-ü sefer eyledim haberiniz var mı" diye yükselmiş!
Algoritmik ve astrolojik analizleri sonrası konuşmaya değer görmüş olmalı ki Habertürk'e konuşmuş.
Ne mi demiş?
"Haritasına baktım,
Şubat mı desem, Mart mı desem, Nisan mı desem bilemedim ama üç vakte kadar çıkacak" demiş…
Çıkar mı?
Burası Türkiye; çıkar,
Şaşırmam.
Hatta bir vakte kadar bile çıkar,
Ocak'ta bile çıkar…
Vay be…
Dinine yandığımın memleketi vayyy….
Ulan arkadaş,
Kadrolu astrolog dönemi başlamış da; şeyimizden haberimiz yok.
Ne geldi aklıma biliyor musunuz,
Hani, medyaya yansıyan telefon kayıtlarında Seçil Erzan bir ablasından dua isteyip "ne olacak benim halim" diyordu ya…
Seçil Erzan da "duacı abladan bir şey çıkmadı ve şimdi hapisteyim" diye ezoterik-duasal ablayı azlederek, Dilan'ın referansıyla Astrolog Hilal'le kontrat imzalarsa hiç şaşırmam…
Astrolog Hilal artık ünlü ve Seçil Erzan onun ücretini nasıl mı karşılar?
Sorun yok; ne de olsa kerizi bol, parası pul, meşhur olması kolay memleketimde sporsal-salaksal para stokları çok…
Bunlar olurken başka ne oluyor memleketimde?
Neler konuşuluyor?
—Yeni fenomenimiz Sadık Abi,
Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan'ın apartman görevlisi Sadık Abi…
—Mecliste "Haydi kış kış…" eder gibi vekillerini genel kuruldan çıkartan grup başkanvekili konuşuluyor.
—Bütçe görüşmelerinde bir diğerine "nasıl koyduk ama…" tarzında hitapsal şehvete kapılan hatipler ve "kayıtlara geçsin sayın başkan!" diye haykıran umursuz şovmenler konuşuluyor.
—Teröristbaşı Öcalan'a "Sayın" demeyi en büyük ve en önemli Kürt Sorunu gören DEM'lenmiş baron ve baroniçeler konuşuluyor.
—Kürsüde kalp krizi geçiren vekile ve ahalinin yaşadığı yoksulluğa rağmen meclis bahçesinde mangal partisi veren ehl-i keyf muhteremler konuşuluyor.
—115 üniversitenin bağlı olduğu Üniversiteler Konseyi Başkanı'nın sahte akademisyen çıkması konuşuluyor.
—Yeşilay'ın bir il başkanının uyuşturucudan yakalanması ve eski bir İçişleri Bakanıyla çekilmiş fotoğrafı konuşuluyor.
—Sigarayla mücadele panelinde verilen sigara molası konuşuluyor…
Daha sayacaktım ama iki günde verdiğimiz 12 şehit haberini duydum,
Ve sustum!
Çünkü ne desek boş!
Söylenecek her söz, dilenecek her taziye ve konuşulacak her konu artık nahoş!..
Peki tüm bunlar olurken,
Her türlü absürtlükler yaşanırken,
Ama her şeyden önemlisi 12 aileye ateş düşmüş, anaların yüreği cayır cayır yanarken muhalefet partileri ne yapıyor?
Yok yok; saçını taramıyor ama çatır çatır muhalefet de yapmıyor!
Değişim isimli oyuna devam ediyor,
Birbirini yiyor,
Ebabil kuşu olmaktan geri durmuyorlar!
"Değiştim" diyen Özgür Özel'li CHP, "değişmez/partinin gediklisi ve adeta teneşirlik CHP'lileri" belediye başkanı adayı yapmayı değişim sanıyor,
Babacan, "ben demiştim" nakaratını dilinden düşürmüyor,
Davutoğlu, 2028'de başkan adaylığı rüyası görüyor!
İYİ Parti cenahı ise tam bir düğün dernek havasında…
Akşener, boş atıp dolu tutma idmanında!
Memleket yanıyormuş, absürtlükler yaşanıyormuş, şehitler geliyormuş; zerre umurunda!
Varsa yoksa operasyon sanrısı, savaşacağım ütopyası ve Don Kişot'laşma paranoyası…
Buyurun işte,
Size, memleketimde yaşananlardan birkaç kuple ve insan manzaraları…
Günün Sözü Bir Sokak Röportajından…
Yavvv…
Hırsız girmesin diye köpek aldım; köpeği çalmışlar!..
Günün Ağıdı
Kuzey Irak çukurdandır,
Hava sisli tuzak vardır!
Zenginimiz bedel verir,
Şehidimiz fakirdendir!..
Baba evi kerpiçtendir,
Şehit verince görülür!
Giden gittikten sonra,
Hemen onaralım denir!..
Günün Kahrı
Şehitler vermişiz,
Kahır içindeyiz ama çare olması gerekenler oyunda oynaşta,
İmzaladın/imzalamadın diye sidik yarışında!
Şaşırdık mı?
Hayır ama yine de koyuyor be ya…
Ulan!
Şehitlerimiz daha defnedilmeden düştüğünüz hale bakın!
Kahrınız, mateminiz bu kadar mı!
Şehitlerimizin değeri bir A4 kağıdına yazılan "kınama metni" kadar mı!..
Cemi cümlenize ne söylenir ki!
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!..
CHP'ye gelince:
Sayın Özgür Özel!
Sakın ola ki iktidarın, seni ve partini terörle özdeş göstermesine alınma kızma,
Sen, bunun için yapılması gereken her şeyi yapıyor, her malzemeyi iktidarın emrine amade ediyorsun.
Ne olurdu ortak metne imza atsaydın…
Engel miydi atacağın imza; CHP'ye özel, yeni ve farklı bir metin kaleme almana!..
Israr ve inatla,
Neden ve Niçin'i belli olmaksızın,
Yaşanan siyasi hezimetleri hiç yaşamamış ve siyasal aklı kaybetmişçesine DEM Parti ile kendini bir tutacak noktalara savruluyorsun!
Bitti arkadaş bitti!
Bunu anlatamazsın, açıklayamazsın, savunamazsın!
Olayın özü itibariyle de,
Siyasal fayda bağlamıyla da, elle tutulur bir yanın yok yok yok!..
"Ama" diye başlayan cümlelerle boşuna feryat etme!
Yuhalanırsın, kovulursun, dışlanırsın!
Çünkü bu çukuru sen kazdın!..