Devlet suçla mı, günahla mı mücadele eder..!

Dolayısıyla devletin ölçüsü günahlar değildir.
Devletin ölçüsü suçtur.
Devlet günahla mücadele edemez.
Devlet suçla mücadele eder.
Günah  suç oluşturuyor ise o zaman onunla mücadele edebilir.
Aksi takdirde mücadele edemez.
Bu çerçevede kamu gücü kullanan insanlar sözlerine dikkat etmeli.
Anayasal değerleri dikkate almalı ve bu çerçevede söylem geliştirmelidir."

Bir şey ancak bu kadar güzel ve veciz ifade edilebilir.
Hayret ve hayranlıkla izledim; Mustafa Yeneroğlu’nu…
Kişinin nereden geldiğinin, nereye gittiğinin, hangi partiden hangi partiye geçtiğinin inanın hiçbir önemi yok.
Sadece sözlere, söylemlere odaklanın; ismin üstünü kapatın.
"Devlet-Din-Günah-Suç" paradigmasını öyle güzel, öyle anlaşılır, öyle sarih anlattı ki…
Kör göze  sokarcasına…
TV’lere çıkıp; akademik jargonla, teolojik felsefeyle, afili sözlerle ahkam kesenler duysunlar, dinlesinler dercesine..
Bence defalarca okusunlar, dinlesinler…
Okusunlar ki; öğrensinler, doğru anlatsınlar.
Ve inandıkları gibi konuşsunlar, ki; akıl karıştırmasınlar, toplumu germesinler, kutuplaştırmasınlar.
Gerçi öğrenip doğruyu konuşurlar mı.?
Hiç sanmıyorum…
Çünkü karnından, göbeğinden, midenden, cebinden bağlanmışsan,
Beslemeysen,
Külfetsiz nimetten istifade edensen;
Konuşamaz, söyleyemez, ikrar bile edemezsin…
Halbuki ne kadar yalın ve sade değil mi…
"Günah suç ise, devletin mücadele alanına girer."
Takdir ettim…
Helal sana  "adam"…
Nasıl da belli; rezervin ve bagajın olmadığı, çiğ yemediğin, bağımlılaşmadığın…
Nasıl da belli; siyaseti kazanç kaynağı ve beslenme aracı görmediğin…
Nasıl da belli; "hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilemez" inanmışlığın…
Hani Necip Fazıl der ya;
Son gün…  Olmasın;  dostum, çelengim, top arabam,
Alıp beni götürsün;  tam dört inanmış adam...
İnanmışlık, inandığın gibi yaşamışlık, inandığına adanmışlık böyle bir şey olsa gerek…

"Üstad" diyerek andığımız, şiirlerini okuduğumuz ve yıldönümleri kutladığımız Necip Fazıl’ın bahsettiği "dört inanmış adamı" mumla arasak bulabilir miyiz, sizce…

Sanmıyorum…
Sanan varsa beri gelsin…
Nur içinde yat; Ey "Necip Fazıl", Ey "Güzel İnsan"…
Ama mahcubuz sana…
Galiba kemiklerini sızlatıyoruz…
Bu arada programı ve kanalı tebrik edecektim.
Fakat vazgeçtim.
Utandım çünkü…
İşi bu olanı, yaptığı doğru işten dolayı tebrik utandırıcı geldi.
Ne hale gelmişiz,
Garebetimize bakın…
Vay bize vay...
OGÜNhaber