Hadi çık, işin içinden çıkabilirsen…
Kılıçdaroğlu söyledi, Akşener söyledi,
Hatta AKP içinden aklı selimini kaybetmemiş bazıları bile söyledi; "Esad'la görüşmek ve bu sığınmacı işine bir çözüm bulmak lazım" diye…
Dinleyen veya dikkate alan oldu mu?
Bilakis, tersine adımlar ve inadına söylemler peş peşe geldi!
Seçim kapıya dayandı,
Ekonomi kötü ve her geçen gün daha da kötüleşiyor,
Döviz darboğazı ve ödeme krizi kapıda…
Bölgesel sıkıntılar had safhada ve yeni bir sürece evrilmek üzere…
Ve biz, "yetmiş sente muhtaç" haldeyiz.
Çare olarak gördüğümüz alternatif ne?
Rusya ve Putin…
Kendi dününü, selefini;
Sovyetler Birliği'ni bile eleştiren, yerin dibine sokan ve kendine Çarlık Rusya'sını örnek alan Putin; hiç almadan verir mi?
Neler olduğunu veya nelerin olmadığını yaşıyor ve görüyoruz.
Putin Amca, olmayan zerafeti ve kendine has diplomatik üslubuyla, "Esad'la konuşursanız, Suriye konusundaki sorunları ve güney sınır kaygılarınızı daha kolay giderebilirsiniz" diye tavsiyede bulunuyor.
Sözüm ona tavsiye ama tam bir, "yersen, tek yol bu" emrivakisi!
Erdoğan'ın, Soçi'de Putin'le yaptığı görüşmede ortaya çıkan tablo bu…
Çar Putin söyler de, iktidar durur mu,
Hemen kamuoyuna mesajlara başladı;
"Zaten istihbarat örgütlerimiz görüşüyor…"
Bre mübarek, bu ülkede aklı selimi kaybetmemiş herkes, yaklaşık 10 senedir Türkiye'nin selameti için "Esad'la görüşülmeli ve sığınmacı sorunu birlikte sonlandırılmalı" demiyor mu idi!
Evet diyordu,
Ama Putin deyince iş değişiyor,
Çünkü Putin "kadim dost" ve kurtarıcı,
Yapacağı yardımlarla AK Parti'nin yeniden seçim kazanmasını sağlayabilecek tek kişi!
Şimdi geldik, zurnanın zırt dediği yere…
Neden mi?
Çünkü "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" çıkmaz sokağı…
Daha Esad'la görüşmeden, sınırın ötesindeki Özgür Suriye Bölgesi'nde tepkiler başladı.
Türk Bayrağı yakmalar, protestolar ve yükselen homurtular…
Şaşırdım mı?
Kesinlikle hayır…
Çünkü Esad'la görüşülürse hortumları kesilecek, imtiyazları kaybolacak, Türkiye'nin desteği sonlanacak!
Sen, paranın gücüyle ÖSO diye bir ordu kurarsan,
Terörize ve paramiliter insanları maaşa bağlar ve özerkleştirirsen,
Karakteri ve insanlığı, aldıkları para kadar olanlardan insanlık beklersen;
Paran biter ve Putin'e muhtaç hale gelirsin…
Beslediğin o güzel insanlar(!), Esad'ı satıp senin yanında yer alan vatanperverler(!), savaştan beslenen ölüseviciler gözünü çıkartmak için ilk fırsatta ayaklanır ve caz eder.
"Hop hop; orda bir dur,
Böyle geldi ama böyle gitmez" diye olmayan vefalarını en güzel şekilde gösterirler.
"Türkiye'nin Dostları" diye tariflenen bu kesimler, "Türkiye Düşmanı" olmaya ve birer terör örgütüne dönüşerek düşmanlık kusmaya başlarlar!
Yalnız burada çok önemli bir fark var.
Türkiye için ilave risk taşıyan bir fark…
İçeride beş milyondan fazla Suriyeli var ve Türkiye'nin kontrolündeki Kuzey Suriye'de olanlardan hızlıca etkilenip terörize olma potansiyeli oldukça yüksek…
Tam bu yüzden tehlike içeride, şehrimizde, mahallemizde, binamızda!
Bence artık, Erdoğan'la Esad konuşacak,
Yeniden kankalaşacaklar,
Kardeş gibileşecekler…
Bugün-yarın Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, "Erdoğan'la Esad arasında yapılan telefon görüşmesini" kamuoyuna ileteceğini çok muhtemel görüyorum.
Sonra ne olur?
Valla, bizde her şey olur-olunur ama rezil olunmaz, olunmuyor.
15 Temmuz Darbesini finanse eden "şerefsiz" Birleşik Arap Emirlikleri'yle yeniden iletişmeye başladık da ne oldu,
"Ben yaptım oldu" kabilinden bir durum oldu, oluştu.
Bana sorarsanız, Esad'la konuşmak için geç bile kalındı,
Çok çok daha önce konuşulmalı, görüşülmeli ve istişareler yapılmalıydı.
Açıkçası, 10-11 yıldır Türkiye'nin-Erdoğan'ın düşman tavrına Esad'ın bile bir anlam verebildiğini, somut bir neden bulabildiğini sanmıyorum.
Ben iletişim kurulmasını destekliyorum,
Ama gecikmenin bedelini ve ortaya çıkacak güvenlik sorunlarının maliyetini kim ödeyecek; doğrusu bunu çok merak ediyorum!
Kurt bulanık havayı sever derler,
Eğer ki, kazanılamayacak bir seçime gitmektense, bahsetmeye çalıştığım tehlikelerin de katkısıyla oluşabilecek destabilize ortamdan istifadeyle; "bir OHAL ilanı ve seçimin ertelenmesi zeminini oluşabilir" gibi, oldukça tehlikeli bir fırsatçılığın düşünüldüğünü, düşünmek bile istemiyorum!