CHP'nin kurdu CHP'liler…

Battal İlgezdi,
CHP'nin üç dönemdir İstanbul/Ataşehir belediye başkanı,
Yani 15 senedir başkan...
Karısı Gamze İlgezdi 4 dönem CHP'den milletvekilliği yapmış,
Yani neredeyse 20 senesi milletvekili olarak geçmiş…
Ama bugünlerde bir şey olmuş: Battal İlgezdi yeniden başkan adayı yapılmamış…
Aman Allah'ım,
Sen misin bunu yapan…
Adam basın toplantısı yapmış ve başlamış sayıp döktürmeye:
"CHP'de kıyım var,
Alevi-Sünni ayrımcılığı yapılıyor,
Kılıçdaroğlu ile çalışanlar tasfiye ediliyor" filan falan diye demediğini bırakmamış!
 
Keza İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer,
Hakeza Eskişehir'in beş dönem başkanlığını yapan ve şimdilerde 86. yaşını yaşayan Yılmaz Büyükerşen
 
Sitemkar, kırılgan, burulgan ve saldırgan…
Neden?
Çünkü aday gösterilmemişler…
 
Yahu arkadaş,
Nasıl bir şey yahu; aday olursanız her şey güzel, 
CHP en demokratik parti,
Lider en demokrat kişi…
Ama aday yapılmadıklarında ise CHP bitmiş, tükenmiş, 
Lider kıyımcı, yanlış,
Ve parti, en antidemokratik…
 
Efendiler!
Ne olacaktı yani!
Ne bekliyordunuz!..
Sülalece ve ölene kadar o koltuklar size mi tahsis edilmeliydi!
Yok yok,
Bu da yetmez,
Çocuklarınızı da veliaht ilan edin bari de, tam olsun!..
Hatta Özgür Özel'i, Anıtkabir'e gidip Ata'ya şikayet edin!
Valla, CHP sanki bir parti değil de Ebabil kuşu yuvası…
Adeta kör tuttuğunu öpüyor!
Ve adeta, "…bu CHP mi alternatif olacak ve ülkeyi yönetecek" diyenleri doğrulamak için cansiperane gayret sarf ediliyor.
 
Özgür Özel'e bir tavsiye:
Tercih ve icraatlarına tepki geliyor ya; demek ki doğru yoldasın.
Ve sakın geri adım atma…
Eğer ki tepkiler fazla diye bir kez geri vites yaparsan; işte o zaman işin biter,
Kadrolu ebabiller seni öttürür,
Ne liderliğin kalır ne partisel otoriten…
Sakın durma,
Meyvesiz dalları budamaya devam…
Nasılsa, ne uzarsınız ne kısalırsınız!..
 
Bu arada;
Kılıçdaroğlu'na hiç olmazsa sus ve emekliliğin tadını çıkart,
Torunlarını sev,
Ve Ahmet Necdet Sezer'le tavla oynamanın keyfine var demiştim…
Ama nafile!
Durmuyor arkadaş,
İntikam peşinde,
Ve, ben yoksam CHP'de yok olsun havasında…
Yazık, çok yazık,
Sıfırladığı itibarını eksiye düşürmekte kararlı!...
 
Özgür Özel'e tarihi bir anekdot:
Süleyman Demirel,
40 yaşında idi ve 1964'de Adalet Partisi Genel Başkanı oldu.
1965'de hükümet kuracak…
Kabine listesini açıklıyor ama parti grubunda isyan var.
Kendini partinin sahibi sanan kıdemliler, Demirel geldiğinde ayağa bile kalkmıyor.
Bunu gören Demirel demoralize oluyor ve abi dediği Sadık Perinçek'e (Doğu Perinçek'in babası) dertleniyor;
Sadık abi,
Hata mı ettik yoksa,
Birkaç değişiklik mi yapsak acaba…
Perinçek ise şu cevabı veriyor;
Sakın ha sakın!
Eğer bir tanesini değiştirirsen lider olamazsın ve bundan sonra saygı bile göremezsin.
Kararının arkasında dur ve umursama!
En nihayetinde herkes haddini bilecektir!
 
Uzaya giden Türk
Alper Gezeravcı diye biri uzaya gitti.
Adam astronot mu yoksa One Man Showman mi belli değil…
Valla kişisel PR'ını müthiş yapıyor.
En son da basın toplantısı yapmış…
Vay arkadaş; uzay üssü mü yoksa reklam ofisi mi belli değil…
Belediye başkan adayı filan gösterilse, gelince kesin seçilir bence…
Daha da olmazsa, Cem Yılmaz'ın çekeceği AROG vari bir filmde yeri kesin hazır…
 
Diyarbakır Belediye Başkan Adayı
Seçim çalışması yapıyor,
Ortalık kalabalık…
Simitçi bir çocuk yaklaşıyor,
20-25 tane simit var tepsisinde…
Bunu gören başkan adayı ile çocuk arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
—Yav sizi öpmeden hele dur ben buna bir para vereyim, az bir şey…
Dur oğlum, bak bi dakka…
(Cüzdanından çıkarttığı 100 Lirayı uzatıyor)
Hadi oğlum dağıt hepsini…
—100 liraya simit gelmiyor ki…
—Haaa, 100 lirayı beğenmisen…
Peki bu durum neyi gösteriyor?
Kopukluğu,
Siyasetin gündemiyle halkın gündemindeki kopukluğu…
Bu muhteremin çok zamandır simit yemediğini veya simit almadığını,
Hatta simit fiyatının kaça geldiğinden ne kadar kopuk kaldığını,
Ve son tahlilde, çay+simit hesabıyla ekonomik değerlendirmenin iflasını gösteriyor!
 
Meral Akşener
Yahu arkadaş,
Birisi bu hanımefendiyi durdursun veya susarsa daha çok pirim yapacağını anlatsın.
Bir zamanlar, Erdoğan Kılıçdaroğlu'na Çarkçı Kemal derdi,
Akşener'in çarkedişlerini görünce; Kılıçdaroğlu'nun çırak kaldığını görüyoruz.
Her yeni gün, bir öncekini yalayan sözler,
Çelişkiler,
Tutarsızlıklar…
Ve her defasında da,
Yanlış anlaşıldım,
Manipüle ediliyorum,
Beni yoketmek istiyorlar,
Mağdureyim gibi laflar, lafı güzaflar!..
Yahu Sayın Akşener!
Senin neyine, hangi dediğine veya hangi demediğine inanalım!
Valla biz de şaşırdık!..
 
Et ve But Siyaseti
Muhalefetin Ankara Başkan adayı Yavaş "bir yılda 200 bin kişiye düzenli olarak et dağıttık" diyor.
İktidarın Ankara adayı Altınok ise "dağıttınız bir kilocuk etle mi övünüyorsunuz! Biz, but dağıttık but!" diyor.
 
Vay Arkadaş vay,
Ağlanacak halimize vay!..
Kimse, "neden et dağıtılacak hale gelindi" demiyor,
Ama dağıtılan etin miktarı ile propaganda yapılıyor!
Kimse "ekonomi iyi olsa, fiyatlar uygun olsa; vatandaş da etini gidip kasaptan kendi parasıyla alsa" demiyor,
Ama dağıtılan etin türüyle propaganda yapılıyor!
Demedi demeyin,
Seçime beş kala "biz biftek-bonfile-antrikot dağıtacağız" denirse,
Ve hatta "kazanırsak, başkan yardımcılarımızdan birisi bir kasap olacak" denirse sakın ha şaşırmayın!..
 
Bir Tavsiye
Anayasa Mahkemesi (AYM)
Nasılsa bir yaptırımı kalmadı,
Nasılsa aldığı kararlar uygulanmıyor.
Ve hatta, tam tersi bir pratik yaşanıyor!
Ben de diyorum ki;
Zaten binası da güzel,
Binanın yeri de hoş,
Otopark sorunu da yok…
Böyleyken, AYM AVM olsa nasıl olur?
OGÜNhaber