Canımı sıkıyor..!

Yetkililer haklı ve olması gerektiği şekilde ve vurguyla; "Evde Kal" diyor.
Tamam, iyi hoş da,
Ne zamana kadar.?
Meçhul…

Evde kalmaktan, dışarı çıkamamaktan ziyade; belirsizlik, ümitsizlik ve bilinmezlik, canımı sıkıyor.
Trump bile "150-200 bin ölümle süreci kapatırsak başarılı sayılırız" diyorsa,
Onların da en büyük önlem önerisi "Evde Kal" ise,
"Ölüm-kalım savaşındayız" diyecek bir noktadalarsa;
Salgın mücadelesinde devleti, önerilerini, çabalarını sorgulamak,
Sağlık Bakanlığı’nın verdiği rakamlara ve söylemlerine şüpheyle bakmak,
Devlet yapabileceği her şeyi yapıyor, yapmaya çalışıyor demek, manen bile olsa destek olmak, hiç olmazsa dua etmek yerine; iktidar muhalifliğiyle, devletin ciddiyet ve samimiyetinin aşağılanma ve yargılanması yaklaşımı, canımı sıkıyor.

Almanya, ABD ve pek çok başka devlet "İban" soruyor; destek olmak için.
Bizde ise devlet "İban" veriyor; destek almak için…
Başladı başlayacak; "devlet dileniyor" söylemli müzmin muhaliflik.
Ama olması gereken bu.
Kimse kusura bakmasın; herkes taşın altına elini koyacak, koymalı, ve zorunda.
Hal böyleyken, olması gerekeni yaparken, herkesin elinden geleni ve hatta gelmeyeni bile yapması gerekirken;
Usulü konuşup esasın unutulması,
Ve kampanya uygulamasına dair acemicelik, canımı sıkıyor.
Bu kritik günlerde belediyeler destek kampanyası başlatıyor.
Her olay ve organizasyonda "öküz altında buzağı aramaya" gerek yok.
Kontrol, denetim, kurallara riayet mekanizması elinde.
Alıngan kaynanalar gibi içerlenip yasak getirilmesi, canımı sıkıyor…
Olması gerektiği şekilde Cami’lere gitmeyin deniyor.
Diğer yandan Diyanet’in kerameti kendinden menkul ve dini-manevi-milli esprisini bir türlü izah edemediği "Özel Cuma Namazı" kılması, canımı sıkıyor…

Salgın tam gaz sürerken kimi medya kanalının beyaza ak, aka beyaz tarzı yayınları ve iktidarı eleştirmek için her şeyden bir şey çıkartmaya çalışması, canımı sıkıyor…

Muhalefetin savaş baltalarını gömmesi gereken tarihi salgın dönemecinde her şeyde art niyet araması ve muhalifim muhalif yaklaşımı canımı sıkıyor…

Herkesin dilinde; maske eksik, tulum az.
Kamu açıklıyor; yeterli maske ve tulum var.
Var mı yok mu..?
Bir kararı yok mu bunun.?
"Devletin beyanı esastır" demeyip; maske üzerinden oluşturulan suni gündem, canımı sıkıyor..
"Hükümet, salgına bilimden önce dini refleksle yaklaştı" tarzı; altı boş, üstü boş, içi boş söylem ve iddialar, canımı sıkıyor…

Ama hükümetin de böylesi bir algı, imaj ve kuşkuyu umursamaz ve takmaz tavrı, böylesi azim ve dehşet içeren “yüzyıllık felaket” sürecinde bile "asgari toplumsal müşterek" kaygısı çekmemesi, canımı sıkıyor.

Güncele gark olmuş gündem, geleceği bile düşündürtmeyen virüs esareti, mikrobiyologların  bin bir çeşit virüs yorumu, canımı sıkıyor…

Dünün siyaset bilimci açık oturumcularının bugün Virüsoloğa dönüşmesi, canımı sıkıyor.
Yaşanan ölümleri bile gölgede bırakan virüs tarihçesi ve virüsün inzaline dair komplo teorileri, canımı sıkıyor.
Hayatımız tam markaj virüsleşmişken; "yapılan köprü yeri değiştirme ihalesi iptal edilmiştir. Böylesi bir süreçte yaşanan bu durumu biz de tasvip etmiyoruz" denmemesi canımı sıkıyor.

Çin ve 15 dakikalık test Kiti teranesi ve Çin’cileşmişlik canımı sıkıyor.
Millet zaruret, devlet kaynak taharrisi içindeyken; köprü, yol ve hastanelere  garanti kapsamında 20 milyar ödenecek olması, canımı sıkıyor.

Küçümsenen, aşağılanan ve köylüleştirilmiş kolonyanın bir anda popüler olması, canımı sıkıyor.
Ticaretin t’sini bilmeyenlerin maske ticaretine soyunması, canımı sıkıyor.
Hakkında çok şey söylenen, konuşulan ama hala ölümcül mü değil mi, sıcakçı mı soğukçu mu, gececi mi gündüzcü mü diye bile bilmediğimiz virüs denen meret, canımı sıkıyor…

Koronavirüs'ün "korona" kısmına dair yapılan baymış espiriler, canımı sıkıyor.
Virüs korkusunun virüsün önüne geçip, beynimizi paralize etmesi, canımı sıkıyor.
Gönülsüz de olsa zaten evdeyim. Konuştuğum eş-dostun sürekli "neredesin, sakın evden çıkma ha…" tembihlerine, canım sıkılıyor.

Ama tüm bunları görüp, yaşarken; canım neden sıkılıyor diye, canım sıkılmıyor artık…
Hani "borç bine çıkınca kuzu eti yiyeceksin" diye bir Anadolu deyişi var ya…
Galiba öyle olduk, biz de..!
OGÜNhaber