Sosyal medyada yapılan bir paylaşım haber oldu.
Tüm bültenlerde yer verildi.
Neydi o paylaşım?
Bir fotoğraf ve altına yazılan yazı…
Paylaşımdaki fotoğraf bir avukat hanıma ait,
Fotoğrafın çekildiği yer bir adliye ve bir savcının odası,
Fotoğrafın altındaki yazı oldukça kabadayıca,
Kodum mu oturturum cinsinden;
"Ben asla kaybetmem ya kazanırım ya öğrenirim"
Haberi görünce,
Bir an,
Acaba dedim;
Fotoğraf çekilen mekan "Kurtlar Ovası veya Eşkıya Uzayda Hükümran Olmuş" dizisinden, bir adliye sahnesi ve avukat rolü mü ki…
Değilmiş arkadaş değilmiş!
Bazı dizilerin başında veya sonunda "Bu dizideki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür." denir ya; işte bu öyle bir şey değilmiş; gerçekmiş…
Fotoğraftaki karakter de öyle böyle değil;
Dövmeli mövmeli, çizmeli mizmeli, derili merili kıyafetli bir avukatımız…
Adeta Zeyna dizisinden fırlamış amazon kadın karakteri gibi…
Renkli, reprenkli, gökkuşağı, gibi,
Adliyelerin sıcak yüzü de var dercesine paylaşım…
Bence bir mahzuru yok.
Çünkü mevzuatta bunu yasaklayan bir hüküm yok.
Üstelik avukat hanım riyakarlık etmemiş,
İçi başka dışı başka olmamış, farklı bir karaktere bürünmemiş;
"Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" dercesine arz-ı endam eylemiş!
Yargımıza bahar getirmiş…
Arkadaş,
Fotoğraf ona ait, fotoğrafı çektiren o, tüm mamalek onun; kime ne…
Yol senin varlık senin gerisi hep angarya,
Umursama, sallama, paylaşmaya devam Avukat Zeyna!..
Peki, paylaşım gündem olunca ne oldu?
Avukat Zeyna bir açıklama yaptı,
İlk cümlesi cesurca, harlı ve müthiş:
"Kanunda yasak mı var,
Savcının odasına istediğim gibi girer istediğim gibi çıkarım."
Heyttt be…
Kim tutar seni…
Değil mi; kapı açıksa girilir,
Kapatmayan savcı düşünsün!..
Buraya kadar tam bir yargısal hanımağa…
Ama sonraki sözleri hayal kırıklığı!
İniş, pes ediş, nedamet,
Ve, Kurtlar Ovası avukatı Zeyna'dan mağdure rolüne bürünüş!..
Güya o fotoğraf çekildiğinde savcı odasında yokmuş…
Hevesi ve isteği kırılmışmış…
Çekilen fotoğraf bir sadece bir hatıra imişmiş..
Yahu Avukat yoldaş!
Yapma, etme,
Özrün kabahatinden beter…
Eğer savcı odadayken girmişsen, o resmi çektirmişsen ve sosyal medyada paylaşmışsan vay ki vay!
Eğer savcı odada yokken odaya girip o resmi çekilmişsen ve üstelik paylaşmışsan iki kere vay ki vay…
Ama yine de boş ver Avukat Zeyna,
Şöhretin iyisi kötüsü olmaz!
Tasalanma, üzülme kederlenme!
Sakın çark etme!
Burası Türkiye,
Meşhur oldun.
Yalnız değilsin ve artık bir ünlüsün!
Dik dur eğilme,
Türkiye seninle…
Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan
Ahmet Hakan'la konuşmuş,
Konu neymiş?
Kiralar fazlaymış, ev tutamamış, annesinin yanına yerleşmiş!
Bu kadar mı?
Hayır,
Fiyatlar indi diyormuş ama Sadık Abi inmedi diyormuş…
Sadık Abi kim mi?
Başkan hanımın apartman görevlisi…
Peki Sadık Abi fiyatları nereden bilirmiş ki?
Markete mi gidermiş, alışveriş mi edermiş, maaşı mı düşükmüş de; bilmiş bilmiş söylermiş…
Ulan Sadık Abi,
Sen ne biçim adamsın!
Başkan Hanım indi diyorsa inmiştir,
İnmediyse de bakkal, manav, marketçi, simitçi, indirmemiştir.
Utanmaz mısın sen; başkanın sözünün üstüne söz söylemeye!..
Bence de başkan hanım haklı,
Sorun ekonomide, sorun fiyatları indirmesi gerekenlerde, sorun el yakan fiyat artışlarında değil; sorun sadece Sadık Abi'de…
Ulan…
Yoksa Sadık Abi, fiyatlar inmedi diye başkana diklenirken aradaki farkı cebellezi yapıyor da onu mu kamufle etmeye çalışıyor…
Öyle ya; koskoca Merkez Bankası Başkanı yalan mı söyleyecek yani…
Ev tutamamasına gelince;
Merkez Bankası Başkanının maaşı aşağı yukarı 200 bin TL…
Ama başkan hanım, kiralar yüksek olduğu için annesinin evine yerleşmiş!
Ah be Hafize Abla,
Keşke asgari ücretliye sövseydin de bunu demeseydin!
Pardon da, nasıl bir ev aramıştın da bu maaşla kirası yüksek geldi sana…
Haaaa…
Diyorsan ki; Amerika'da 80-90 bin dolar (iki buçuk-üç milyon TL) maaşım vardı,
200 bin TL de nedir ki; amenna,
Sözümüz yok,
Haklısın ama bu göreve gelirken maaşının ne kadar olduğunu zaten bilmiyor muydun!..
Son olarak;
Başkan Hanımın söylemlerinde siz de inceden bir Kemal Derviş'imsilik hissetmediniz mi…
Söylemleri ve beden dili samimi, içten ve doğaldı.
Ama gerçeklikle ne kadar bağdaşıyor; onu da siz takdir edin!...