-Beyin nedir Troyalı…
-Bütün omurgalılar ve çoğu omurgasızların sahip olduğu bir organ.
Organ yani, organ… Öyle mi…
Solungaç gibi, mide gibi, karın gibi bir organ…
Bazen uzattığın sonra kesip attığın tırnak gibi, saç gibi, sakal gibi yani…
-Ne biliiim..!
-Bilmezsin tabi, bilemezsin Troyalı…
Ortalık "beyinsiz beyinli"den geçilmiyor.
-O ne demek..?
Organ dedin ya, organ…
Mideleşen, işkembeleşen ve böylece işlevini, fonksiyonunu kaybeden bir beyne sahiplik durumu…
Hani sakatatçılar vardır ya Troyalı…
İşkembe çorbası olan.
Beyin salatası yapılan…
İşte orda satılanlar gibi bir şey galiba…”
"Beyinsiz beyin" sahipliği öyle güzel bir şeydir ki;
Huzura erdirir insanı…
Rahatlatır,
Ferahlatır,
Kuş gibi hafifletir…
Hatta böylelerine "kuş beyinli" bile derler.
Çünkü bunlar düşünmezler, düşünemezler.
Düşünme zahmetine katlanmazlar.
Düşündüğünü düşünenler ise başka organlarıyla düşünürler.
Bu yüzden huzurludurlar; en korkunç anda bile,
En umutsuz halde bile…
Omurgasız halde,
Organik-inorganik beyinlerle…
Ama bir de; melal, ıstırap, kaygı çeken,
Melali bilmeyen nesle aşina olmayan,
Düşünce hamalları, düşünme sevdalıları, düş'ü olup düşünenler,
Düşünüp üzülebilenler, düş'üne koşanlar, düşündürtenler,
Düşündükçe çıldıranlar, çıldırıp susanlar, susup ağlayanlar, ağlayıp yıkılanlar vardır ki…
Eyvah ki eyvah onlara…
Azınlıktalar, yalnızlıktalar, tazyikteler,
Kıyıdalar, köşedeler, sindirilmek istenikler....
Mutsuzlar, umutsuzlar, huzursuzlar…
Çünkü görüyorlar;
Yalancı baharı,
Aldatıcı huzuru,
Umutsuz umudu…
Müdrik, muteriz, mustarip ve muazzep…
Zulme baş kaldıran, diklenmeden dik duran,
Gidişatın elemiyle "Quo Vadis" diyebilen,
Soyu tükenmiş, sayıları azalmış,
O güzel atlara binip gitmemiş,
Ne haliniz varsa görün demeyen, güzel insanlar…
Bu halde olanlardan bir Sayın Hocam, "gerçeğin" ölümünü, ahlak'ın iflasını, merhametin bitişini;
Kısaca, "beyinsiz beyinli" olmanın faziletini (!) şöyle dillendiriyor;
"Tam da böyle bir (aldatıcı) huzur içinde işliyoruz; en büyük günahları.
Tam da böyle bir (aldatıcı) huzur içinde yiyoruz; milyonların hakkını.
Tam da böyle bir (aldatıcı) huzur içinde kendimize hak görüyoruz iki yüzlülüğü, riyakarlığı, çifte standardı.
Tam da böyle bir (aldatıcı) huzur içinde yüzüp, arınıyoruz; yalan havuzlarında.
Tam da böyle bir (aldatıcı) huzur içinde utanmadan, sıkılmadan,
Hesap vereceğimizi umursamadan,
Hatta bunu hatırlamadan;
Hazreti Allah'ın dinini, mayalı hamur misali beyinsiz beynimizle, çıkarlarımız öyle gerektiriyor diye, kalıptan kalıba sokuyoruz.
Tam da böyle bir (aldatıcı) huzur içinde,
Hala tertemiz, ak-pak,
Zemzemle yıkanmış misali kutsanmış sayıyoruz; kendimizi.
Tam da böyle bir (aldatıcı) huzur içinde..!!!
Artık çok huzurluyuz,
Çünkü bütün bunları muhafazakar-Müslüman kimliğiyle yapıyoruz.
Şu muhafazakar olmayanlar, ne kadar acınası(!) haldeler.
Herhalde huzuru hiç tadamıyorlar.
Neyse ki biz huzurluyuz….
Çünkü "Cuma" günü ölüyoruz..!"