Beka…
Herkesin hassasiyet, özen ve itina gösterdiği, olur olmaz yerde/şekilde söylemekten de imtina ettiği bir kavramdı.
Çünkü "beka" varoluş, ayakta kalış, bağımsız duruştur.
"Beka sorunu" ise sönüş, çöküş, bitiş, yokoluş tehlike ve riski demektir.
Yani "yakıcı" bir kavram.
Avuçtaki kor parçası gibi.
Hatta ve hatta her ne suretle olursa olsun; kullanmadan önce -avami deyişle- kırk kere abdest alınması ve salavat getirilmesi gereken bir kavram.
Çünkü bir devletin, ülkenin ve milletin varoluş kutsiyetinin tek kelimeyle ifadesi gibidir.
Ama sıklıkla kullanılmaya başlarsa,
Her olaya "bekasallık" atfedilirse,
Herkesin dilinde dolaşırsa,
Hatta grupsal savunma aracına dönüşüp,
Siyasetin galebe enstrümanı haline gelirse,
"Beka" beka olmaktan çıkar ve çok acıdır ki, sıradanlaşır.
Beka’da beka sorunu başlar.
Bu noktada, "Beka"dan mülhem iki farklı kavramın birlikte iş tutmaya başladığını görürüz.
-Yarar/Fayda
-Popülist Yönetimler
İşte bu "Popülist Yönetimler" kendi yarar/faydaları için her türlü enstrümanı kullanmaktan kaçınmazlar.
Özellikle de "Sağ Popülist Yönetimler"…
Bu süreçte "beka" sıradanlaşır ve sübjektif bir anlama kavuşturularak "yarar/fayda" yerine kullanılmaya başlanır.
Aslında pirim de yapar.
Ama sürekli değil.
"Beka- Beka Sorunu" gibi "alî/yüce/azim/ulvi" bir kavramla canlanan ve konsolide edilen kitlelerde, biraz da kavramın "sakızlaşması" sonucu, bir süre sonra beklenen etki görülmez hale gelir.
Her sorunu "beka"laştırmak, muhalefet edeni "beka karşıtı" göstermek ve hatta bekayla ilintili "hain-ihanet" söylemlerini sıklıkla kullanırlaştırmak toplumda "sahicilik" sorununa dönüşür.
"Acaba öyle mi..?
Gerçekten bekamız tehlikede mi, yoksa siyasal bir oportünizm mi yapılıyor..?
Bekamız nasıl bu kadar çok ve çabuk sorunla karşılaşıyor..?" gibi soru işaretleri oluşmaya başlar.
Bu konuda örnek verecek olursak;
Mesela Trump…
Çin'i, Meksika sınırına duvarı, gelen göçmenleri ABD'nin "Beka Sorunu" olarak dillendirdi.
Ve kendisini de bu beka sorununu giderecek, çözecek ve bekayı güvenceye alacak kişi olarak dile getirdi.
Son tahlilde kendisinin başkanlığı ile ABD'nin bekasını eş tuttu.
Halbuki;
"Meksika sınırına duvar çekmekte ve göçmenleri kontrol ve denetim altında tutmakta ABD için "yarar/fayda" var.
Yükselen Çin'i dizginlemek ABD'nin yararına/faydasınadır…
Bu yararlı/faydalı işleri de en iyi ben yaparım, bana desteğinizi devam ettirin…" dese, daha inandırıcı, samimi ve sahici olmaz mıydı…
Olurdu ama yapmadı.
Sonuçta kaybetti ve gitti/gidiyor…
Peki Trump gitti diye ABD'nin bekası tehlikede veya büyük bir sorunla karşı karşıya mı..
Yahut da iddia edilen tehlike sonlandı mı..?
Hiç sanmıyorum ve eminim siz de sanmıyorsunuzdur.