Aslında AB kendi içinde besleyip büyüttüğü aşırılıkların kurbanı oluyor:
Uç Akımlar,
Aşırı Sağcılar,
İslamafobiya’lar,
Mülteci ve Göç aleyhtarlığı,
Kibir, bencillik, Narsistik bir Egoizm…
Tüm bu nedenlerle Avrupa, başka ülkelere bilhassa da Türkiye’ye vazettiği “çağdaş ve medeni” değerleri kendi bünyesinde uygulamamasının bedelini ödüyor. Çünkü kendisi -sözüm ona- “evrensel değerler, demokratik kalite, insan hakları ve ayrımcılığa karşı olmak vb. gibi” olgularla aleme nizam verirken, içindeki uç ve uçuk refleksleri görmezden geldi. Ama bu bir kaderdir, ki; döner gelir ve sonunda seni de vurur.
“Ele verir talkını, kendi yutar salkımı” sözü şimdilerde cuk diye oturmaktadır gediğine.
Türkiye ile ikili diplomatik görüşmelerde başka şeyler söyleyin, Türkiye’yi istiyoruz deyin, güzel ve olumlu laflar edin; ama sonra onulmaz bir oportünizm içinde medyaya, vitrine bambaşka şeyler dillendirin…
1963’ten beri bir AB hayaliyle yaşadık durduk. Kriterler koydular, onları yaptık. Bu defa yeni kriterler koydular. Ortalama bir insan ömrümüz gitti bu mücadele ve hayalle. Ama hiç bitmedi ölçütleri, kriterleri, ödevlerimiz…
Artık konjonktür değişti, düşünmesi gereken Avrupa Birliği. Çatlak başladı, ekonomik sıkıntılar baş gösteriyor ve İngiltere çekiliyor… On milyona yakın mütecaviz mülteci AB kapısında… Şuana dek buna Türkiye’nin çabaları bir ölçüde teskin edici oldu. Ama nereye kadar, herkesin sabrının bir sınırı var…
Çok yakın zamanda akın akın mülteciler Avrupa kapısına dayanınca bakalım ne olacak ey AB…
Kendileri yıllarca biz ve bizim gibi ülkelerde terör ve teröristi desteklediler. Şimdi bumerang gibi döndü kendilere. Kendi içlerinde ortaya çıkan uç akımların terörize olmuş boyutlarda eylemlerine bakalım ne yapacaklar.
Çünkü bu böyledir; senin terörün kötü, benimki iyi şeklinde bir yaklaşım bitirir, yanlıştır, vahim ve tehlikelidir…
Almanya, Fransa, Belçika, İtalya, Avusturya, Hollanda ve diğerleri….
Artık siz düşünün; öyle görülüyor ki şimdiye dek bize attığınız ve attırdığınız bomba artık kendi elinizde, kendi evinizde …
Bakalım ne olacak hep beraber göreceğiz…
Domino taşları gibi yakında yıkılmaya başlayan bir Avrupa efsanesi görülürse hiç şaşırılmasın. Çünkü; kendi içlerinde oluşturdukları “nefret söylemi, acımasız ve vicdansız bencillik, evrensel hümanistik tavrın altındaki sinsi kalleşlik” tavırları önü alınmaz bir "Eurofobiya" oluşturdu.
Bunun sonunda kendi elleriyle oluşturulan bu algı artık karşıt bir ateşe ve mütekabil bir nefrete dönüşmeye başladı.
Çünkü böyledir toplumsal ruhun evinimi ve dönüşümü…
Nefret nefreti çağrıştırır…
Ve işin en ilginci de Avrupa’yı; o gözlerde büyütülen efsanevi AB varlığını, yine Avrupa’da yaşayan “dışlanmışlar, nefret edilenler, horlananlar, şarklı, oryantal diye vasıflandırılanlar” yerle bir edecek ve başlarına bela olacaktır.
Ne ekersen onu biçersin...