Müslümanları Mekke'de istemiyorlardı.
Hazreti Peygamber ve Sahabelerin tüm fedakarlık ve direnmesine rağmen Mekke'de İslam'ı yaşamak artık mümkün görünmüyordu.
İslamiyeti farklı yerlere yayma konusunda engel ve imkansızlıkları da gören Müslümanlar Medine'ye Hicret kararı verir.
Yani, daha iyi için,
Daha uygun ortam için,
Daha aktif olmak ve dinin gereğini yapabilmek için……
"Allah bizimledir,
Allah iyilerle beraberdir,
Allah, nasılsa kafirleri kahreder…" deyip yatmadılar.
Sadece dua edip oturmadılar; günün şartlarına uygun eylem planı oluştururdular.
Ki o an, orada Allah'ın, "Ey Resulüm, sen olmasan ben bu cihanı yaratmazdım" lütfuna mazhar olmuş Hazreti Peygamber de var.
Buna rağmen hal, ahval, durum ve koşulların gereği istişare edip Hicret'e karar verdiler.
Alınan karar gereği Sahabelerin (Müslümanların) büyük kısmı, Medine'ye gider.
Artık Peygamberimiz de gidecektir ama müşrikler öldürme kararı almışlardır.
Peygamberimizin başına ödül bile koymuşlardır.
"Ben nasılsa peygamberim; nasılsa Allah beni korur" demez ve tedbir için sebepleri de yerine getirir.
Bu bağlamda;
Hz. Ebubekir'le plan yapar.
Plan gereği bir kılavuz bulurlar ve onu üç gün önceden buluşma noktasına gönderirler.
(Kılavuz ise Müslüman değildir. Ama işini iyi yapan; liyakat ve ehliyet sahibi biridir.)
Hz. Peygamber, ayrıldığı zaman evi kontrol edebilecek müşrikleri yanıltmak ve kendisine emanet bırakılan bazı eşyayı sahiplerine geri vermek üzere Hz. Ali'yi görevlendirir ve gece yarısı Hz. Ebubekir'in evine gider ve daha sonra yola çıkar.
Peygamberimizi evinde bulamayan müşrikler her tarafta arama başlatırlar.
Peygamberimiz ve Hz. Ebubekir Sevr dağında bir mağaraya saklanır.
Neden peki..?
Çünkü bir grup kelle avcısı müşrik, iyice yaklaşmıştır ve yolculuk yapma imkanı sıfırdır.
Saklanma en makul alternatiftir.
Yani hal ve durumun gereğine göre hareket edilmiştir.
Katiller mağara civarında dolaşırlar.
Sesleri duyulacak kadar yakın, hem de.
Hz. Ebubekir kaygılanır ve "Ey Allah'ın Resulü! Eğilip baksalar bizi görecekler" der.
Peygamberimiz ise; "Üzülme, Allah Bizimledir…" diyerek, teskin eder.
Neden anlattım…
Hicret için önce istişare yapılmış,
Karara varılmış.
Sonra, hicretin taktik ve stratejisi oluşturulmuş.
Kademeli bir göç planı başlatılmıştır.
Hazreti Peygamber ve Hz. Ebubekir'in gidişi ise akıl ve akılcılık içeren, her süreci çok iyi hesaplanmış, ince ince düşünülmüş beşeri bir plandır.
Hatta planda müşriklerin olası hamleleri ve tuzak kurabilme ayrıntısı bile gözden kaçırılmamıştır.
Tüm bunları yapan kim..?
Hazreti Peygamber.
Peki, neden bu kadar zahmete girmiş,
Plan yapmış,
Taktik ve strateji geliştirmiş,
Müşriklerin muhtemel reflekslerini bile plana dahil etmiş…
Allah -haşa- Peygamberini koruyamaz mı idi..!
Müşriklerin gözlerini göremez edemez miydi..!
Peygamberimiz ve Ebubekir'i görünmez kılıp, o yolculuğu turistik bir seyahate çeviremez miydi.!