Cumhuriyet'in 98. Yılı…
Kutlu olsun, mübarek olsun, hayırlı olsun…
Başta Atatürk olmak üzere, vesile olanlardan Allah bin kere razı olsun.
Böylesi kutlu/mutlu/kutsal bir günde öyle şaşkın ve üzgünüm ki…
Cumhuriyet Türkiye'sinde yaşıyoruz,
Cumhuriyet Türkiye'sinin vatandaşlarıyız.
Bir devletimiz-Cumhuriyetimiz-Ülkemiz var ama bunun kadrini, kıymetini bilmemek için öyle direniyoruz ki!..
Yahu arkadaş bugün öyle bir gün ki; Cuma Namazı'nın kılınabilmesinin zeminini oluşturan, imkanını veren ve Cuma Namazı'na özgür bir zemin hazırlayan mübarek bir gün!..
Hani şu son yıllarda moda olan Cuma mesajları var ya,
Onun gibi Cumacıllaşmış cumhuriyet mesajları atılıyor; "Atatürk ve Cumhuriyet" dememek için büyük bir çaba sarfediliyor.
Öte yandan da "kutladım işte, kutladım…" diyebilmenin şark kurnazlığı yapılıyor.
Bırakın bunları arkadaş, bırakın…
Lafı ne eveliyor-geveliyor, çeviriyor-yan pas yapıyorsun ki…
Yiğit gibi "Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun…" desen ne olur…
Be adam el insaf yahu,
Bugün Cuma Namazı kılınıyorsa; bu, Atatürk'ün rehberlik ve önderliğinde ilan edilen Cumhuriyet sayesindedir.
Aslında ne gördüm biliyor musunuz?
Neyi fark ettim; söyleyeyim…
"Laik"liğin, ne demek olduğunu, anlam ve önemini yeniden ve derinden fark ettim.
Daha önemlisi esas kime/kimlere lazım olduğunu yine ve yeniden gördüm.
Kendini "muhafazakar/İslamcı ve antilaik" diye tanımlayanlar var ya; laiklik asıl onlara lazımmış.
Devlet yönetiminde objektif ve adil olması gerekenlerin din/dil/inanç/mezhep ayrımcılığını görünce, kime lazım olduğunu daha iyi fark ettim.
Yeni mi fark ettin diyeceksiniz belki,
Evet, pek çok kimse gibi, ben de tam anlamıyla yeni fark ettim.
Geç kalmış da olabilirim.
Galiba bunun için de, bugünlerin yaşanması gerekiyormuş!..
Şimdi hemen "ama bu laik kesim-Atatürk'çüler-CHP'liler de…" diye başlayan, cümleler sıralanacaktır.
Geçin bunları geçin…
Atatürkçüyüm diyen birinin kötücül olması Atatürkçülüğünden değil; kendindendir.
Nasıl dindar/muhafazakarım diyen birinin kötücüllüğünün İslam Dini'ne mal edilemeyeceği gibi…
Hanımlar-Beyler şunu da unutmayalım;
Su-i misal, misal olmaz.
Bir kötülüğü savunmak için başka bir kötülüğü örnek gösteremezsin.
Diyanet hutbesinde, Cumhuriyetten bahsedilirken Atatürk'ün adı geçirilmemiş.
Geçirseler ve rahmet dileseler zaten şaşardım.
Dervişin fikri neyse zikri de odur.
Boş verin; altın yere düşmekle değeri düşmez.
Körlüğün tedavisi vardır ama nankörlüğün tedavisi yoktur.
Bu topraklarda o kadar çok Müslüman Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Atatürk ve arkadaşları için dua ediyor ki…
Diyanet ekabirleri etse neeee, etmese ne…..
Eğer birileri, dini kendi konseptine-işine-dişine göre formatlamışsa,
Kendini dinin sahibi sanmış ve Tanrı'dan el almış gibileşmişse,
Filanca iyidir, falanca kötüdür, feşmekanca kişi cehennemliktir gibi, İslam'da olmayan bir reflekse girmişse;
Boş verin arkadaşlar, boş verin,
O kişi veya kişiler ne rahmet dilesinler, ne de dua etsinler.
Ama şunu da unutmasınlar ki;
Allah'ın da sopası yok; ama onların gözleri görmüyor, kulakları işitmiyor, akılları akletmiyorsa da, Allah her şeyi görüp, biliyor…
Ve O'nun sopası yok belki ama; her şey ortada!..