1987'de Özal da Seçim Kanunu'nu değiştirmişti…

1986'da % 30'a kadar düşmüş olan enflasyon, 87'de yükselişe geçmiş ve % 50 bandını aşmıştı.
Mevcut koşullarda düşecek gibi de görünmüyordu.
Bilakis artış eğilimindeydi.

Zamanın Başbakanı Özal, bir şeyler yapmalı ve yine iktidarda kalmalıydı.
Çareyi Seçim Yasası'nda değişiklik yapmakta gördü.
Öyle bir değişiklik yapmalıydı ki; oyları düşse bile, meclis çoğunluğu kendinde kalmalı ve yeniden iktidar olabilmeliydi.
Ve 1987'de seçim yasasını değiştirdi.

Bir Anayasa Referandumuyla da, Demirel-Ecevit-Erbakan ve Türkeş'in siyasi yasakları kaldırıldı.
İstediği zeminin oluştuğunu gören Özal hemen erken seçim ilan etti.
Siyasi yasakları kalkan liderler toparlanamamışlardı bile…
Özal % 36 oy aldı,
Oyları 9 puan düşmüştü,
Ama 292 milletvekili çıkartarak iktidar oldu.

Seçim kanununda yaptığı kurnaz değişiklik kendini yeniden iktidara taşımıştı.
Ama daha güçlü meclis çoğunluğuna sahip olmak Özal ve partisinin kan kaybını önleyemedi.
Enflasyon artmaya devam etti,
1990'da, % 60-70'ler bandına geldi.

Geldi 20 Ekim 1991,
Vakit seçim zamanı…

Seçim kanunundan gelen avantaja rağmen,
Ve, 1989'da Cumhurbaşkanı olan Özal'a rağmen, Anavatan Partisi iktidar olacak çoğunluğu elde edemedi.

Ne oldu?
İki zıt parti olan DYP ve SHP koalisyon olarak hükümet kurdu.
Yani, Demirel ve Erdal İnönü gibi iki hasım, Özal'a karşı ve partisini iktidar etmemek için bir araya geldi.

Bunu neden anlattım?
Tarih tekerrür ettiği için.
Bugünle benzerlik arz ettiği için…

Şimdi de,
Enflasyon artıyor,
Kurlar yükseliyor,
Kamunun borçları artıyor,
Vatandaşın alım gücü düşüyor,
Ve hatta, 1987'den daha beter bir ekonomik kriz yaşanıyor!..

Kısa vadede düzelme ihtimali var mı?
Yok.

Bu durum, doğal olarak iktidarın oylarını düşürüyor,
Düşürmeye de devam edecek gibi…
Ama iktidar, kendini iktidarda kalmaya mecbur hissediyor.
"Bırakmamalıyım-bırakamam" diyor.
Çare olaraksa "Seçim Kanunu"nu değiştirmek diyor.

Çare olur mu?
Bence, iktidar o krediyi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişikliğinde kullandı.
Yani, 2019'da…
Ama yine de "ince ince yasemince" tarzından, seçim kanununu değiştirdi.

Sonuç verir mi?
Verebilir ama bence tersi etkiye de sebebiyet verebilir.

Muhalefetin safları daha da sıklaştırmasına, daha bir hırslanmasına ve iktidarı düşürmeye, daha çok odaklanmasına yol açabilir.
Ki, öyle de görünüyor sanki!..

Neden?
Çünkü iktidarın seçim kanununda ve kendi lehine olacak şekilde değişiklik yapmaya yönelmesi, bir çaresizliğin işaretidir.
Başka bir çözüm yolu bulamadığının delaletidir,
Daha önce seçim kazandıran tüm unsurların iflasının ifşasıdır,
Ve, "her ne olursa olsun; yeter ki kazanayım, yeter ki iktidarda kalayım" refleksinin, paniklemiş halidir.
Buradan böyle görünüyor…

***

Ver Coşkuyu


Maliye Bakanı Nebati:
"En sevmediğim konu şu yatırımcılara zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir.
Hep beraber kavga edelim,
Bürokrasiyi alaşağı ederiz,
Arkamızda Cumhurbaşkanımız var, rahat olun,
Mevzuatı da değiştiririz…"

Ama sormazlar mı Sayın Bakan;
20 senedir bunu neden yapmadınız,
Yoksa iktidar başkası mı idi,
Mevzuatı değiştirmek şimdi mi aklınıza geldi,
Yoksa, senden önceki mevzuat ve bürokrasiyi muhalefet mi oluşturmuştu,
Erdoğan, daha öncekilerin arkasında değil miydi,
"Alaşağı ederiz" dediğin bürokrasi, senin ekibin-çalışma arkadaşların değil mi; bu kadar mı kötü, bu bürokratlar?...

Son olarak,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Maliye Nazırı olarak, böyle bir üslup kullanmayı doğru buluyor musunuz,
Ve, hitap ettiğiniz yabancı yatırımcılar bu üslup ve söyleminizi yedi mi, sizce?..

OGÜNhaber