Merkez sağ seçmen ihmale gelmez

Bu partiler, Cumhur ittifakı kurduklarını çok önceden açıklamışlardı. Bu partilere BBP’de destek vereceğini açıkladı. BBP Milletvekili adayları Ak Parti sıralarından aday gösterilecekler.  İlk günden bu yana Hüda Par’ın da Cumhur İttifakında yer alacağı söyleniyordu. Ancak şu ana kadar bu konuda bir gelişme yaşanmadı.

Muhalefet cephesi ise, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda kendi adaylarını destekleme kararı aldılar. Bundaki amaç ise, her partinin kendi oy oranlarını muhafaza etmesi. Bu partiler ikinci turda ise, Recep Tayyip Erdoğan dışındaki adayda birleşecekler. 

Bu cephede ittifak vekil seçimlerinde olacak.

Kendilerince oldukça makul bir strateji. Muhalefet, ilk turda, seçmen kitlelerini koruyup ikinci tura ulaşmayı arzu ediyorlar.

Muhalefet bloğunda tek strateji var. O da Recep Tayyip Erdoğan’sız bir Türkiye dizayn etmek. Erdoğan olmasın da kim olursa olsun.

Yurtdışına çıktığımda bir taksiye binmiştik. Taksi şoförü, bizim Türkiye’den geldiğimizi ve benim ismimi (Erdoğan) duyduğunda, ilk söylediği şey: “OOO President Erdoğan- Başkan Erdoğan. Büyük ülkenin büyük lideri.” lafı olmuştu.

Anlaşılan, muhalefete “Dünya 5’ten büyüktür” lafı ağır geldi. Büyük ülkenin büyük lideri olmak çok zor. “One Minute” demek ise rüyalarında bile göremeyecekleri bir şey.

40 yamalı bohçayla bu ülkeyi nasıl yöneteceğiz? Hangi politikaları uygulayacağız?

28 Şubat’ın düşman kardeşleri SP-DP-İP (Eski DYP’li Meral Akşener) ile CHP nasıl bir araya geldi?

Onları bir araya getiren saik sadece vatana hizmet saiki mi?

Üstelik bu bloka, ikinci tur olursa HDP’de katılacak.

Elbette basiretli Milletimiz bu soruların cevabını düşünecek ve en doğru kararı verecek.

Bu aşamada, Cumhur ittifakı yetkililerine bazı şeyleri hatırlatmakta fayda umuyorum.

Ben iktisatçıyım. DPT Uzmanıyım. Planlamacılık ve iktisatta, kıt kaynakları en optimum bir şekilde kullanmak esası vardır.

Zaman ise en önemli kaynaktır.  3 Mayıs itibariyle, seçime 51 gün kaldı. Az zamanda, kaynakları en doğru şekilde kullanmak lazım.

Medya, sosyal medya, anketler ve taban yoklaması ile belirlenecek adaylar bulmak önemli. İşçi ve işverenler, esnaf ve çiftçiler gibi büyük toplumsal kesimler kendilerini listelerde bulabilmeli.

İş ve meslek seçimi ile karşı karşıya gelen gençler ve kadınlar için özel ve yeni politikalara, projelere ihtiyaç var.

16 Nisan Referandumunda alınan evet oylarının sadece yüzde 51.41 olduğunu hiç unutmayın.

Halbuki 1 Kasım seçimlerinde AK Parti ile MHP’nin oy oranı (yüzde 49,49 ile yüzde 11,90) yüzde 61,39’du. Yüzde 10’luk bir düşüş söz konusu.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlayalım. Ağustos 2014 tarihinde yapılan seçimde ise, 2014 yılı yerel seçimlerinde yüzde 15,2 oyu olan MHP karşı tarafta olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüzde 51,79 oy çıkmıştı.

1 Kasım seçimlerinde yüzde 0,54 oy alan BBP, Muhsin Başkan’a duyulan vefa ve özlemden dolayı “Milli ve Yerli” ittifakta kesinlikle olmalı. Aynı şekilde en son seçimlerde yüzde 0,23 oy alan Hüda Par ise dindar kürt seçmenler ve Doğu Güneydoğu Anadolu’daki oyların muhafazası ve terör örgütünün propogandasını önlemek için elzem olan partiler.

Lakin bu iki partiyi, hatta 1 Kasım’da yüzde 0,68 alan Saadet Partisini de hesap edin, bu üç küçük partinin oy oranı sadece yüzde 1.45.  Her oy kıymetli. Hep bunu söylüyoruz.

Ancak, Ak Parti ve hatta MHP’li idarecilerin atladığı bir husus tekrar hatırlatmak istiyorum.

O da Merkez sağ seçmen.

Süleyman Soylu hamlesi, bu seçmenlerin bir kısmını Ak Partiye kanalize etti ancak yeterli olmadı. Ege bölgesinde, Akdeniz’de, Trakya’da  daha önce DYP’nin kalesi olan Balıkesir, Denizli, Manisa, Kütahya, Afyon, Adana, Mersin, Antalya, Tekirdağ, Edirne gibi şehirlerde merkez sağ seçmen, kendisini Ak Parti içerisinde bulamadıkları için MHP’ye yönelmişlerdi.  

Acaba, bu seçmenler Cumhur İttifakında da yer alacaklar mı?

Bana göre olamayacaklar.

İyi Parti, kendisine kızgın ve küskün MHP’liler ile merkez sağ seçmenden oluşan bir taban oluşturmaya başladı bile.

Merkez sağ seçmen ile ideolojik seçmen arasında çok farklar vardır. İdeolojik seçmen, fikri sabit seçmendir. Kendi partisinden başka bir partiye oy verme oranları son derecede düşüktür. Saadet seçmeni, BBP seçmeni, marjinal sol gruplar bu tip seçmenlerdir.

Bir de merkez seçmenleri vardır. Merkez sağ ve sol da yer alan seçmenler.  Çatışmadan uzak, kendilerinin ve ülkenin refahını düşünen, çok fazla ideolojik saplantıları olmayan seçmenlerdir bu kişiler.

Cumalarını büyük ölçüde kılarlar.

Oruçlarını tutarlar.

Ortam bulurlarsa da içerler.

İşte bu seçmenler belirler iktidarı.

Muhalefet CHP-İP-SP-DP ittifakını açıkladığı anda, hükümetten ilk tepki haberi gözüme ilişmişti.

Sayın Bekir Bozdağ tepkisinde “Necmettin Erbakan Hoca’nın kemikleri sızlayacak” tepkisini göstermişti.  Sayın Bakan elbette çok haklı. Büyük dava AdamI Merhum Erbakan’ı indirenlerle aynı safta bir Saadet Partisi görmek üzmüştür tüm Milli Görüş geleneğinden gelenleri.

Ancak, Merhum Erbakan’la beraber daha fazla ıztırap duyacak, daha büyük bir kesim var. O da Adnan Menderes Aşıkları.

Adına Demokrat Parti diyenler ile 28 Şubat’ta DYP’nin İçişleri Bakanı iken kendisine operasyon çekilenler, şimdi CHP ile Menderes’in katilleri ile bir araya gelmişler.

Adnan Menderes’in, Turgut Özal’ın “Yeniden Büyük Türkiye” hayalini engellemeye çalışıyorlar.

İşte bu açıdan da bakmak lazım konuya. Propogandanın temelini bu minval üzerine oturtmak gerek.

 

Başka bir konu daha var.

DYP’yi hatırlayın. Koskoca Demokrat Parti’nin devamı olan partiydi. İhtilaller yıkamamıştı.

Ancak, bu koca çınarı iki stratejik hata yıkmıştı.

Birincisi, her zaman milletten yana olan demokrat parti, nerden çıktığı belli olmayan A takımı ile bir Devlet partisi haline gelmişti.

İkincisi ise, köylü partisi konumundan bir türlü kurtulamamış kendini yenileyememişti. Sürekli köyden kente göç nedeni ile oyları sürekli düşmüştü.

Bir de ANAP’ı hatırlayalım.  Merhum Turgut Özal’ın vefatından sonra girmiş olduğu ilk seçimde, 1991 seçimlerinde iktidarı kaybetmesine rağmen, varlığını 2002 seçimlerine kadar muhafaza etmişti. 1999 seçimlerinde dahi, DYP’den daha fazla oy alabilmişti. (1999 seçimlerinde ANAP oy oranı yüzde 13,22, DYP yüzde 12,01)

ANAP’ın Mesut Yılmaz’a rağmen oylarını son dakikaya kadar korumasının sebebi, şehirli oylarıydı.

Değerli dostlar,

Hep söylediğim gibi, Artık şehirli bir Türkiye ile karşı karşıyayız. 2016 rakamlarına göre Toplam nüfusun yüzde 92,6’sı il ve ilçelerde yaşamaktadır. Özellikle 10 büyük şehri alamazsanız iktidar olamazsınız.

O nedenle, behemahal, büyük şehirleri rahatlatacak, uygulanabilir, büyük projeler kurgulanmalıdır.

Dediğimiz gibi, zaman en önemli sermaye.

Az zamanda, nokta atışlar ile daha verimli neticeler almak mümkün.

24 Haziran ülkemiz adına hayırlar getirmesi dileklerimle.

Her ne olursa olsun, sandıktan çıkan kabulümüzdür.

Allah Emanet olun.
OGÜNhaber