Uyuşmayan genç nesil için

Naçizane genç bir kardeşiniz olarak; Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "..Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz." sözlerine layık olmaya çalışıyorum. Fakat bireysel düşünmenin bu millete hiçbir faydası olmayacağını da bilerek fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum...

Tarih boyu, Türklerin dostu pek az olmuştur. Bu nedenle, bugün bizim üzerimizde planlanan ve oynanan oyunları, gençler olarak fark etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bununla beraber, atalarımızdan yadigar kalan vatan topraklarının değerini siyasi düşüncelerin rüzgarına kapılarak unuttuğumuz kanaatindeyim.

Yıllardır, farklı etnik kökene sahip bir milletin anayurdu olan bu vatan topraklarında, kendi içimizdeki siyasi ayrışmaları devlet düşmanlığına asla taşımamalıyız.

Sosyal medya-internet ağını yıllardır bilinçli ve hassasiyetle aksatmadan takip ediyorum. Genç kardeşlerimin, okumadan araştırmadan, bu sosyal ağ platformları vasıtasıyla yapılan algı operasyonlarıyla galeyana geldiklerini görüyorum. 

Bu noktaya gelmek operasyon çekenlerin tuzağına düşmek, onların tam da istediklerinden başka bir şey değildir. Bu yalan ve yönlendirmeci haber ve bilgilerle galeyana gelmek anarşizmin ilk adımıdır. Bu noktadan sonra atılacak her adım; artık millete ve milletin geleceğine zarar verecek, algı operasyonu çekenleri de sinsi emellerinde amaçlarına ulaştırmış olacaktır.

Bir genç kardeşiniz olarak bu noktadaki tehlike ve tuzağa önemle dikkat çekmek istiyorum. Ayrıca, bir başka boyut ve görüşle; genç nesil son yıllarda, bir boş vermişlik, umursamazlık ve amaçsızlık bumerangıyla iç içedir. Ve bu durum maalesef yeni jenerasyonu uyuşturucu denen illete yöneltmektedir.

Uyuşturucuya olan meyil, kullanma yaş aralığının düşmesi, ebeveynlerin bu konuda duyarsızlıkları bu lanet tehlikeyi her geçen gün daha da arttırmakta ve tetiklemektedir. Emniyet Güçlerinin son dönemlerde uyuşturucuya karşı vermiş olduğu mücadeleyi takdirle karşılıyorum. Bu belanın musallat olduğu yaş kuşağından bir genç olarak bütün irade ve inancımla destekliyorum. Fakat yapılan mücadele yeterli mi derseniz, maalesef ve ne yazık ki; yeterli olmadığını düşünüyorum.

Özellikle, Güneydoğu'nun birçok yerinden İstanbul'a uzanan bir uyuşturucu imalat ve ticaret ağı oluşmuştur. Her şeyden önemlisi; yine karşımıza gençliği esir alarak, etkileyen sosyal medyanın uyuşturucuyu, önemli ve özendirici kılan bir tarafı da karşımıza çıkmaktadır. Belirli dozlarda kullanımına izin verilen bazı ülkeler ve oradaki bazı ünlü simaların bu alışkanlıklarının, sosyal medyada sempatik ve özendirici şekilde paylaşım yapılması da; genç kardeşlerimizin bu illete karşı yoğunlaşmalarını ve yakınlaşmalarını tetiklediğini düşünüyor ve gözlemliyorum.

Uyuşturucu illetine dair basitleştirme, sıradanlaştırma öyle bir hal aldı ki; Adı hepimizce bilinen bir popçu vatandaş, bu işin ticaretini yaptığı için yapılan mahkeme sonrası hüküm alıp içerde yatıyor.
Ne acıdır ki; bu kişinin eylemi, şiddetle kınanmak yerine, sanki bir mağdur ve mazlummuş gibi daha çok destek verilmiş, arka çıkılmıştır. Tahliyesi sonrası ise, halk kahramanı gibi karşılandığına hep beraber şahit olduk. Sadece bununla bitmiyor, halka mâl olmuş birçok ünlü isminde uyuşturucu sebebiyle gözaltına alındığını biliyoruz.

Bugün, köşe başlarında ''Torbacı'' diye adlandırılan çapulcular, çakallar ve zehir tacirleri cirit atıyor. "Kırsal kentlerde", ağzından köpükler çıkarak, baygın halde dolaşan sahipsiz insanlar, gün geçtikçe fazlalaşıyor.

Sadece düşünelim ve şuurlu bir şekilde hareket edelim. Gelecek nesillerde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bahsettiği gençler ne yapıyor olacak? Gün geçtikçe bu durumun vahimiyetinin artmasından korkuyorum.

Bugün bu durumla mücadele içerisine girmez, aksine destek verirsek, veyahut 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' ifadesini bu durum içinde uygularsak, yarınlarımız, gelecek nesillerimiz nice olur. Genç kardeşlerime hatırlatmak isterim ki, gün çalışma, araştırma, geliştirme, okuma ve var etme günüdür. Gün, Atalarımızdan bizlere emanet kalan bu Cumhuriyetin yükselmesi için (gerçek anlamda!) çalışma günüdür.

Yine gözlemlediğim kadarıyla; Son yıllarda Dünyadaki karışıklıklar ve yeni kurulan Dünya düzeninde söz sahibi olma mücadelesinde, Türkiye Cumhuriyeti'ne içeriden ve dışarıdan saldırılar yapılmasından kaynaklı olarak, bazı aksaklıklar olduğunu ilgililere bildirmek isterim... 

Devlet, siyasi yoğunluklar ve terör ile mücadele ederken, gençlik kaybolma riski ile cebelleşiyor ve arka sokaklara doğru ister istemez eğilim başlıyor.

Uyuşturucu ile mücadele dernekleri hiçbir faaliyet göstermiyor, gösterenlerde yeterli olmuyor.

En önemlisi; Bu zararlı maddelerin gelirleri teröre maddi imkan sağlıyor ve harcanan her kuruş para, askerlerimize kurşun olarak geri dönüyor.

Genç kardeşlerimizi şuurlu olmaya ve Acilen Devlet görevlilerini ve emniyet güçlerini bu konuda daha hassas ve temkinli olmaya davet ediyorum.
 
Bir sonraki yazımızda görüşmek ümidi ile...
OGÜNhaber