Siyasetin, insan ilişkilerindeki zehirli etkisini mi yaşıyoruz yoksa…
Dostları düşman eden fikir ayrılıkları, bizlere tezgahlanan hain oyunun sonucu değil mi?
Bu kadar nasıl körleştik de; göremiyoruz saçılan ayrılık tohumlarını, sırtımıza saplanan hain hançeri.
Büyük planlar düzenlendi, yüzyıllar boyu.
Vatan hainliği devlet düşmanlığı öyle bir popülerlik kazandı ve “çağdaşlık” haline getirildi ki…
Hainlik ve ihanetin şehvetine kapılmanın hizmet ettiği terörün sonucunda;
Askerlerimizin şehit olmasına alıştırdılar, bizi milletçe.!
Sahi; biz, ne zaman “biz” olma özelliğimizi bu kadar unuttuk?
İşte, vahametin doruk noktası ve söz konusu yenilgi burada başlıyor .
Aralıksız devam ediyor ihanet,
Sanki tarih tekerrür ediyor.
Başlıyor konuşmaya; X partisinin milletvekili, güya “milletin vekili”, ama sanki vekili olduğu asılı aşağılamak için vekalet almış..!
Geçmişin manda meraklıları, İngiliz sevicileri, Yunan hayranları, Fransız sevgilileri, çağdaşlık ve batıcılık jargonuyla devam ediyorlar ihanetlere.
Post-modern satılmışlıkla kusuyorlar; alçak ihanetlerini, nefretlerini, kinlerini.
İfşa ediyorlar el pazarında, olmayan kişiliklerini.!
Partinin yönetim kademesine seçilmiş kişinin açıklamalarına bakıyorum;
Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim; 'Şehitler ölmez Vatan bölünmez'den tiksindiğim kadar” diyebiliyor.
Bir başkası; “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” söyleminden rahatsızlık duyuyor ve; “yoldaşıyım” diyerek sanki Ulu Önder Atatürk’e asker olmayı ayıplıyor..!
Başka bir vekil ünvanlı, milliyetsiz; “İran’la savaşsak, İran’ı tutarım” deme küstahlığında bulunabiliyor.
Densiz, şuursuz ve milli olmayan bu hain fikirleri kim soktu, ihanet fıçısı kafalarınıza sizin.!
Sen, ailen ve sevdiklerin rahat uyusun diye şehit olan, Mehmetçiklerimiz hakkında nasıl bu açıklamayı yaparsın?
Mustafa Kemal’in askeri olup olmamayı tartışmak senin haddin mi.!
Bu ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içip, bir de milletin vekili olarak; savaş anında İran’ı tutarım diyebilecek vatansızlık ve kahpeliği kim soktu olmayan beynine.!
Devam ediyor bu bahsettiğim kişiler gibi, şerefsizliğin kervanına katılan sürüngenler!
Sadece ülkemizin içinde mi var bu virüs, kene ve yılanlardan..
Hayır… Başka bir ihanet borazanı da KKTC’den havlamaya devam ediyor
Bu soysuz; zevzekçe ve hadsizce, tuvaletten farksız olan ağzıyla, Türkiye ve Türk’lüğü eleştiriyor...
Küfre varan kelamlar ediyor.
Sadece sormak istiyorum sizin gibi aşağılıklara;
Biz Türkler ne yaptık size?
Türkiye ve Türk’ler topraklarınıza geldiğinde, zorla dininizi mi değiştirdi.?
Zorla değerlerinizi mi yok etti?
Evlerinizi mi yağmaladı?
Taciz, tecavüz ve katliam mı yaptı.?
Veyahut, bunları yapmadık diye mi; çağdaş Firavun’lara, Nemrut’lara, zalimlere ve onların alçak emellerine hizmet ediyorsunuz ?
Tekrar soruyorum...
Lütfen… İçim yanıyor !
Bu siyaset midir ?
Gazetecilik midir ?
Hepsini geçtim; insanlık mıdır?
Yoksa… Bu ihanet midir, kalleşlik midir, kahpelik midir..!
Akılları, zihinleri, vicdanları rahatsız eden bir başka konu ise;
Dünyanın hiçbir yerinde, siyasetin vatandaşları bu kadar esir aldığı görülmemiştir..
Devleti yönetmeyi, mahalle muhtarlığı haline getirmiş olan bu zihniyeti de ayrıca kınıyorum.
Milletçe siyasi düşmanlıkların, hızla devlet düşmanlığına taşınma şuursuzluğuna yöneldiğini gözlemliyorum.
Dikkatli olmalıyız. Bölünmez bir bütün olup birbirimize daha çok kenetlenmeliyiz.
Bugün, takım tutar gibi fanatizme kayan siyasi parti taraftarlığı, yıllar sonra ülkeyi yönetenlerin ve malesef bu cefakar milletin sırtına yük olacaktır.
Siyasetçilere millet olarak şans vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bırakalım siyaseti, siyasetçiler yapsın…
Bizler yalnızca vatan bekasını konuşuyor olalım.
Unutmamalıyız ki;
Vatan bekasında,
Bayrak altında,
Devlet çatısında,
Milletin birliğinde, taraf olmazsak;
(Allah Korusun) Bertaraf olmamız kaçınılmaz olur..!!
Bir sonraki yazımızda görüşmek ümidi ile
Saygı ve sevgilerimle...