Etkili giyinin ve gülümseyin!

Şirketler, gülümsemenizin en güzel giysiniz olduğuna dair birçok reklam çalışması yaparlar.

Kişisel hayatımızda da girdiğimiz bir ortamda, hatta telefonda konuştuğumuzda bile karşımızdaki kişinin gülümsemesi bizlerin güne daha mutlu devam etmemizi sağlar ve enerjimizi yükseltir.

Günlük hayatımızda gülümsemek aslında bizlere birçok kapı açar, birçok konuyu daha pozitif değerlendirmemizi sağlar.

Aynı zamanda pozitif değerlendirilmemizi de.

Gülümsemek, bizim algılanan imajımızı yüksek oranda etkiler.

Peki, sadece gülümsemek yeterli olur mu?
Hayır.



Giyim, bizlerin daha şişman/zayıf, daha kısa/uzun veya daha iri gözükmemizi sağlayabileceği gibi daha profesyonel, daha özgüvenli/özgüvensiz, daha istekli/isteksiz gözükmemizi de sağlar ve hayatımızı tahmin edemeyeceğimiz kadar yüksek oranda etkiler.

Hatta girdiğiniz ortamın nasıl bir yer olduğunu, görüşmeye gittiğiniz şirketin bakış açısını, yeni tanıştığınız kişinin tarzını ve benzer daha birçok şeyi kişilerin giyimini inceleyerek tahmin edebilirsiniz.

Bu konuyu en doğru değerlendirmenin yolu, bu konunun bizim tecrübemiz/kişiliğimizle ilgili bir kıyaslama olmadığını kabul etmektir.

Birçok kişi iş yerinde özenli giyinen kişiden daha tecrübeli olduğunu, daha istekli olduğunu söyleyebilir. Doğrudur da.

Ancak bu iş yerinde oluşabilecek fırsatlarda değerlendirilen kişi genelde giyimine daha dikkat eden olur.

Çünkü birçok şirket, müşteriye gittiğinde/ziyaret edildiğinde daha profesyonel algılanmak ister.

İlk 30 saniye içinde kişilerle/şirketlerle ilgili bir önyargıya vardığımız gerçeğini göz önünde bulundurursak, şirketlerin bu politikalarını anlamak biraz daha kolaylaşır.

Hatta bu süre birçok araştırmada 30’un bile altındadır.

İşe alımlarda da giyim oldukça etkilidir.

Bir şirketin ön büro, müşteri temsilcisi, muhasebeci, vb. herhangi bir pozisyonda biri işe alacak olduğunu varsayalım.

Gelen adaylardan ikisi kısa listede, ikisi de çok uygun.

Biri tişört ve kot giyip gelmiş, diğeri kanvas pantolon ve gömlek. 

Şirketin giyim politikaları doğrultusunda, birini elemek bu tabloda oldukça kolay olacaktır.

İş görüşmesine bile kot ve tişörtle gelen biri müşteriye ne kadar özenip gidebilir, çok emin olamayız.

Abartılı giyim/kuşama hiç değinmeyeceğim bile.



Yani direk olarak tecrübe/kişilik kıyaslaması, kişinin giyimine göre yapılmıyor ancak aynı ek alınan eğitimler/sertifikalar gibi, giyim de kişiye artı bir değerlendirme kazandırıyor.

Veya bir iş görüşmesine gittiniz. Görüşeceğiniz kişi veya muhtemel yöneticiniz tayt üzerine kapüşonlu bir üst giymiş.

Sizi bilemem ama ben, kendimi o şirkette pek fazla geliştirebileceğimi düşünemem.

Bu konuya birçok insanın bakış açısı farklı, hatta inanın ülkeler arası bile fark gösterebiliyor.

Ama önyargıya varma istatistikleri bakış açısına göre farklılık göstermiyor.

İlk 30 saniye içerisinde algınız pat diye oluşturuluyor.

Bu kadar kısa süre içerisinde bütün tecrübelerinizi/kişiliğinizi aktaramayacağınız birine karşı, sırf kapüşonlu bir üst tercih ettiniz diye negatif bir algı oluşturmanıza değer mi?

Bence değmez.

Yıllar önce bir tanıdığım, katıldığı toplantılarda küçük gözüktüğü için fazla dikkate alınmadığını ve bu sebeple iş yerinde genelde saçını topuz yapıp, topuklu giymeye özen gösterdiğinden bahsetmişti. Ve gerçekten kendine bu şekilde özendiğinde kişilerin onu dinlemeye daha çok vakit ayırdığını, böylece tecrübelerinden daha çok bahsedebildiğini, doğal olarak kendini daha iyi geliştirebildiğini anlatmıştı.

İşte tam olarak bahsetmek istediğim bu.

Giyimi ne kadar güzel bir araç olarak kullanmış.

Dışarı çıkmadan önce giyimine/görüntüsüne bakıp, kendini beğenen insanların birçoğu gün içerisinde daha özgüvenli dururlar. Bu da kişilerin iletişimini kolaylaştırır.

Oysa maalesef, birçoğumuz koşuşturma içerisinde üstümüze ne bulsak giyip çıkarız.

Evet, giyimimiz özgüvenimizi arttırır!

Ve hayır, tercihimiz illa pahalı kıyafetler olmak zorunda değildir!

En çok yapılan hatalardan biridir bu.

Oysa marka/fiyat...bunlar da etkili elbet ama şık ya da iyi giyimli olmak için maddi gelirimizin çok iyi olması inanın gerekmez.

Şirketlerdeki giyim kodlarına bakalım mesela.
Birçok şirket smart casual, business casual veya business giyim politikasını benimser.

Smart casual: günlük, şık giyim
Business casual: kurumsal/resmi rahat giyim
Business: resmi giyim

Birçoğumuz giyim kodlarıyla ilk karşılaştığımızda korkuya kapılıyor ve yeterli imkanlarımızın olmadığına, zor olduğuna inanıyoruz.

Ancak hepsi sandığımızdan çok daha kolay.

Örneğin, smart casual giyimde aslında tek istenen aşırı spor, baskılı, ciddiyetten uzak giyim tercihleri yapılmamasıdır.

Düz renk tişört, kot pantolon ve günlük düz bir ayakkabı kombinizi tamamlamanıza fazlasıyla yeterli olur!

Polo yaka genel olarak daha şık görünmenize sebep olur. Bu nedenle tişörtten ziyade rahat bir gömlek veya polo yaka bir tişörtü daha çok tercih edebilirsiniz.

Bunlar için de tek yapmanız gereken aslında kıyafet alırken daha çok düz renk kıyafetler tercih etmeniz.



Kadınların bu konuda ek bir avantajı var; takılar!

Sade bir kıyafetinizde kullanacağınız büyük bir takı (büyük küpe, bronş, uzun kolye, fular) sizi oldukça şık gösterecektir.

Kıyafetiniz karmaşıklaştıkça (desenler, renkler) takılarınızı daha sade tutmanızı öneririm.

Yani sade bir bluz, şık bir etek ve güzel bir gülümsemeyle üstesinden gelemeyeceğiniz önyargı yok!

Veya;
Yani sade bir gömlek, kanvas pantolon ve güzel bir gülümsemeyle üstesinden gelemeyeceğiniz önyargı yok!

Son olarak unutmayın, şık bir giyimin altında mutsuz bir yüz varsa bu karşı tarafı asla pozitif etkilemez.

Herhangi bir sorunuz ve tavsiyeniz olursa bana her zaman ulaşabilirsiniz.

Sevgiyle kalın...
OGÜNhaber