Yol yakınken…

Çin ile ikili ve ticari ilişkiler sadece Çin lehine gelişiyor,

İthalat-ihracat dengesi 1'e 10 Çin lehine,

İnternet üzerinden alışverişlerde Çin firmaları sülük gibi kanımızı emiyor,

Çin'in Türkiye'de aldığı proje veya ihaleler her yönüyle Çin lehine,

Büyük projelerle Çin hem verdiği kredilerle bizi borçlandırıyor, hem halkına istihdam sağlıyor hem de üretimini bu projelerde kullanarak ticaret yapıyor,

Madenlerimize dadanması, stratejik limanlarımızı uzun süreli kiralaması cabası,

Hele "Bir Kuşak Bir Yol" projesi var ki, akıl tutulması yaşatıyor bize.

Önceleri adı "Tarihi İpek Yolunun Hızlı Tren Hatlarıyla Yeniden İhyası Projesi" idi. Bu ad Çinli stratejistler tarafından muhtemelen çok "Türkî" (!) bulunduğu için sonraları "Bir Kuşak Bir Yol" olarak değiştirildi. Aklıevvel Çinli stratejistler bu sefer de "bir" kelimesinin tekelciliği düşündüreceği ve projenin çok da Çin merkezli oldu izlenimi uyandıracağından, sanki değilmiş gibi, dem vurarak nihayetinde "Kuşak Yol Projesi"nde karar kılmışlar gibi.

Tabi mevzubahis Çin olunca yarın ne yapacaklarını kestirmek oldukça güç olsa da, genetik kodlarını ve azıcık tarihi süreçleri takip edildiğinde görülecektir ki, Çin kendine benzemeyen, 1'e 10 lehine olmayan veya kendine benzetemediği her şeye öteki gözüyle bakar ve onu düşman olarak beller.

Kanaatimce, yapısı objektif olarak incelendiğinde, üzerinden geçtiği ve etkilediği coğrafyalar düşünüldüğünde bu projenin adı "Erderha Kuşatması" olması daha gerçekçi olacaktır.

Evet, belki daha kısa sürede, daha az maliyetle daha fazla kazanırım mantığıyla hareket edenler için bulunmaz fırsatlar sunduğu düşünülen bu proje, yakın gelecekte ülkemizi ve geçtiği coğrafyaları Çin'in kalitesiz dahası sağlıksız ürünlerinin satıldığı birer çöplüğe dönüştürecek, yerli üretimi tamamen bitirecek ve nihayetinde Çin'e bağımlı enkaz ekonomileri ortaya çıkaracaktır.

Ejderha, başta Türkistan coğrafyası olmak üzere Doğu Türkistan'dan Pakistan'a, Pakistan'dan Türkiye'ye, Türkiye'den Afrika'nın balta girmemiş ormanlarına kadar geniş coğrafyalardaki millet ve devletleri kuşatmaya başlamış durumdadır. Süreç bu şekilde devam ettiği takdirde milletlerin dini ve milli değerlerini zamanla kaybedecekleri, dahası demografik yapılarının Çinliler lehine değişeceği korkunç bir sona doğru ilerleyecektir.

Son virüs olayları aslında yıllardır anlattığımız bu gerçeğin biraz daha net görülmesini sağladı. Çin'de birçok bölgenin karantinaya alınmış olması, bir nevi dünyanın mamul tedarik üssü haline gelen Çin'in bizleri de nasıl kuşattığını görmemize imkan sağladı.



Sipariş edilen malların limanlardan çıkamaması veya çok az bir kısmının çıkışına izin verilmesi olaylarını sosyal medya üzerinden paylaşan firma yetkili ve çalışanları başta ülkemiz olmak üzere Çin'e ne kadar bağımlı hale geldiğimizi de yakinen görme imkanı bulduk.

Adına süslü kelimelerle "Kuşak Yol Projesi" denilen bu "Ejderha Kuşatması Kapanı"na maalesef bilerek veya bilmeyerek düşmüş durumdayız.

Neymiş efendim Pekin'den kalkan bir yük treni ülkemizi boydan boya geçerek Avrupa'ya gidecekmiş.

"Eee, bunun bize faydası ne" diye sormak hiç mi aklımıza gelmiyor. Kuşak Yol projesi ülkemizde fabrikalar açılmasını mı sağlıyor veya istihdama katkı mı veriyor da biz bilmiyoruz?

Yoksa hiçbir alanda rekabet edemeyeceğimiz devasa üretim ağı ve bedava işgücü ile üretim üstüne üretim yapan bir devletin, hem de ihracatımızın %50'sini oluşturan bir pazara geçmesini sağlayacak bir köprü mü olacağız sadece?



Bunlar birer hakikat maalesef.

Biz şimdilik ki, umarım şimdilik, en büyük pazarımıza, en büyük rakibimizi kendi elimizle buyur ediyoruz.

Aslında her konusu yakın gelecekte bizleri Çin'in çöplüğüne çevirebilecek argümanlarla dolu yaşananlara bir de Çinlilerin ülkemizde vatandaşlık ucuz ve prosedürü azmış kabilinden propagandaları yeni bir safha açmış durumda. Dahası önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye'de, başta liman şehirleri olmak üzere, 10 milyon Çinli vatandaş olma hedefi artık alenen konuşulmakta, vatandaş olabilmek için belirlenen 250 bin Dolarlık gayrimenkul alma şartında Çinlilerin kendilerine özgü taktikleri ile 100-150 bin Dolara işi çözme siyasetlerini de unutmamak gerekir.

Maalesef Doğu Türkistan'da durum bütün vahametiyle devam etmekte ama Çin tehlikesi Doğu Türkistan sınırlarını aşmış, Ülkemizde hanemizden içeri girmiş durumda. Sarımsaktan pirince, oyuncaktan bilumum kalitesiz mamule hayatımızın her alanında Çin ürünleri ile kuşatılmış durumdayız. Aldığımız her Çin malının, Doğu Türkistan'da iffetleri kirletilen, aşağılanan, dini ve milli değerleri ile alay edilen ırk ve soydaşlarımıza yapılan zulme destek vermek anlamı taşıyacağı hatırdan çıkartılmamalıdır.

Okuyucularımızın işin içinden çıkış yolu nedir diye sorduklarını duyar gibiyim…

Tek bir çıkış yolumuz var ve o da, yol yakinken, "Yerli Üretim Yerli Tüketim Projesini" ivedilikle hayata geçirmekten geçmektedir. Kalite Birliği Başkan Vekili değerli dostum Mustafa Karaman beyin dediği gibi;

"Milli ses vermezse bu millet,

Asla kalkınamaz bu memleket!"

OGÜNhaber