Doğu Türkistan davasının mümtaz ve bayrak şahsiyeti İsa Yusuf Alptekin, bundan tam 24 sene önce Hakk’ın rahmetine kavuşmuş, davası, çağını aşan fikirleri ve yaptıkları ise hâlen daha sevenleri veya sevmeyenleri tarafından kulaktan kulağa anlatıla gelmiştir.
Bu vesile ile ebedi âleme intikal etmiş Büyüğümüz İsa Yusuf Alptekin ve dava arkadaşları Mehmet Emin Buğra ve Dr. Mesut Sabri Baykozi nezdinde Doğu Türkistan davasına bir nebze de olsa hizmeti geçmiş tüm merhum Doğu Türkistanlı şehit ve gazilerimizi de rahmet ve minnetle yâd ediyor, aziz hatıraları önünde saygı ile tazimde bulunuyorum.
İsa Yusuf Alptekin ve dava arkadaşlarını anlamadan Doğu Türkistan davasını, bölgede yaşananları, Çin başta olmak üzere Rusya, ABD, Japonya gibi devletlerin geçmişte veya bugünkü emellerini anlamanın mümkün olmadığına inanan bir kişi olarak, birkaç yazı ile İsa Yusuf Alptekin’i ve yüce davasını siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istedim.
İsa Yusuf Alptekin, 1901’de Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya geldi. Babası Yusuf Bey, Yenihisar’ın Saylık köyünden Kasım Hacı Muhammed Ali’nin oğludur. Annesi Ayşe Hanım ise Yenihisar'a bağ1ı Yeniösten köyünden Hasan isimli bir zatın kızıdır. İsa Bey, ailenin hayatta kalan üç çocuğundan en küçüğüdür. Tahsil hayatı Çin Okulu, okuduğu birkaç medrese ve Meşreb Meclisi ile sınırlıdır. Onu, görevli gittiği Batı Türkistan’daki tecrübeleri yetiştirmiş ve kararlı bir lider haline getirmiştir. Çin mektebinde okuduğu yıllarda çalışma hayatına da adım atmıştır. Toprak vergisinin toplanması sırasında vergi memurlarına yardımcı olma, 1923 yılında Yenihisar’a kaymakam olarak gelen Çin De-li’ye Türkçe öğretme ve bu iş sırasında yabancılar arasındaki anlaşmazlıklara bakan haricî irtibat memurluğu görevini yapmıştır. Aynı yıl Fatma Hanım ile evlenmiştir.
İsa Yusuf Alptekin, Endican ve Taşkent’te üçer yıl olmak üzere altı sene (1925-1931) Batı Türkistan’da yaşamıştır. Doğu Türkistan’da yaında çalıştığı Çinli memur Çin De-li’nin Konsolos olarak Özbekistan’a tayini çıkması üzerine İsa Bey’i yanında görüşmek isteğini bildirmiştir. Dünyayı gezme, tanıma, bilgi ve tecrübesini arttırma hayalini gerçekleştireceğini düşüncesiyle İsa Bey bu teklifi kabul etmiştir.
Bu görev sayesinde İsa Bey, Batı Türkistan’da Rusları ve komünizmi yakinen tanımış, burada bulunan Türkistanlı milliyetçi/mukaddesatçı kişilerle görüşmüş ve işbirliği yolları aramıştır. Batı Türkistan’da görevli olduğu yıllarda Özbek Türklerinin millî şairi Süleyman Çolpan ile yaptığı yarı gizli denilebilecek görüşmelerinde onun: “İsa Bey, ne çektiysek adamsızlıktan çektik. Gerek bizim gerekse sizin için yapılacak tek şey, her şeyden anlayacak adam yetiştirmek; Türkiye’ye, Almanya’ya çok miktarda talebe göndermek lazım” sözlerinden etkilenmiştir.
İsa Yusuf Alptekin, 1931’de Kumul merkezli başlatılan istiklal hareketi üzerine Çinli yetkililer ile temasa geçmiş, Doğu Türkistan’daki Çinli idarecilerin halka yaptığı zulümlerin, keyfi uygulamaların ve hakir davranışların önlenmesini, aksi takdirde hareketin yayılacağını ve bölgede Rus işgalinin söz konusu olacağını bıkıp usanmadan anlatmıştır.
Nitekim 1931’de Doğu Türkistan'ın Kumul şehrinde başlayan bağımsızlık girişimi Doğu Türkistanlı Müslüman Türkleri, endişe ettikleri bu tehditle karşı karşıya bırakmıştır. Çin, ancak komünist Rusya’nın desteği ile bu girişimi bastırabilmiş ve 1934-1937 yılları arasında ardı ardına yaşanan kıyamlardan sonra Doğu Türkistan, iktidara gelen Çinli despot idareci Şın Şı-sey eliyle fiilen Sovyet hâkimiyetine girmiştir. Şın Şı-sey dönemi bir nevi Doğu Türkistan'ın Sovyet peyki olarak idare edildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde Sovyet cumhuriyetlerinde yaşanan işkence ve eziyetlere Doğu Türkistanlılar da maruz kalmıştır.
İsa Yusuf Alptekin, konsolos Çin De-li’nin görevden alınması üzerine 2 Haziran 1932 tarihinde Merkezi Çin’deki Çunkin şehrine gelmiştir. Burada Doğu Türkistanlı Dr. Mesut Sabri Baykozi ile bir araya gelen İsa Bey, 1933’te “Doğu Türkistanlı Vatandaşlar Cemiyeti”ni kurmuş ve aynı yıl “Çinî Türkistan Avazı” isimli mecmuayı çıkartmaya başlamıştır. 18 Eylül 1936 tarihinde ise Çin Millet Meclisi üyeliğine seçilmiştir.
1938’de Japon-Çin anlaşmazlığı konusunda İslam dünyasını bilgilendirmek üzere görevlendirilmiş, Hindistan, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan, İran, Afganistan ve Türkiye’yi ziyaret etmiştir.
İsa Yusuf Alptekin ziyaret ettiği ülkelerde pek çok devlet lideri, siyasetçi, yazar, akademisyen ve en önemlisi de Doğu Türkistan’dan göç etmiş kişilerle görüşmüştür. İsa Bey'in İslam ülkelerine ziyaretinin en önemli kısmını Türkiye oluşturmuştur.
1939 senesinde ilk defa geldiği Türkiye'de başta dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere üst düzey devlet yetkileriyle, sivil toplum kuruluşları, üniversite hocaları, hemşerileri, bürokratlar ve askeri yetkililer ile görüşmeler yapmıştır. Bu seyahat döneminde kazanmış olduğu dostlukları, 1949 senesinde başlayan ve 1952 yılı itibariyle 1850 Doğu Türkistanlının Türkiye'ye iskânlı göçmen[1] olarak kabul edilen büyük göç hadiselerinin neticelendirilmesinde birçok faydalı işler yapmasına vesile olmuştur.
Bu seyahat dönüşü Afganistan’da dönemin Türkiye Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal’ın yardımıyla bir araya gelen Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin birlikte Çin’e gidip mücadele etmeye karar verirler. 1942 yılında Çin’de bir araya gelen Dr. Mesut Sabri Baykozi, Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin’in faaliyetleri ısa zamanda meyvelerini verdiği siyasi bir harekete dönüşür. Tarihe “Üç Efendi Hareketi” olarak geçen bu dönem, kısa zamanda Doğu Türkistan tarihinde de izler bırakır.
Üç Efendiler Çin’de faaliyetlerini yürüttüğü dönemde Doğu Türkistan’da Çinli Genel Vali Şın Şı-sey’in ülkeyi tam bir Sovyet peyki gibi yönetmesi birçok sıkıntıyı beraberinde getirmiştir. 1940'da Doğu Türkistan Kazak Türklerinden Esim ve İris hanların Altay'da başlattığı istiklal mücadelesine Osman Batur Han da katılmış ve 1941 yılı itibariyle hareketin liderliğini ele almıştır.
Şın Şı-sey'in 1942 yılında Sovyetlerden ayrılıp Merkezi Çin'e yanaşma siyaseti gütmeye başlamasıyla, Osman Batur hareketini Moğolistan vasıtasıyla desteklemeye başlayan Moskova idaresi, istiklal mücadelesinin başarı sağlamasında etkili olmuştur.
Çinlilerin baskıları sonucu artan mücadeleler ve hareketin Doğu Türkistan'ın batı bölgelerine de sıçramasına neden olmuş ve 21 Eylül 1944’te Alihan Töre liderliğinde İli (Gulca)’de yeni bir ayaklanma başlamıştır.
Sonuç veren istiklal hareketleri 12 Kasım 1944 tarihinde "Şarkî Türkistan Cumhuriyeti" adlı bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Çin Devlet Başkanı Çan Kay-şek ayaklanmayı bastırmak için uzlaşma yolları aramış ve İli’den gelen bir heyetle görüşmeleri için Mesut Sabri Baykozi, Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin’in Urumçi’ye gitmelerine izin verilmiştir. Görüşmeler sonucu 2 Ocak 1946 tarihinde General Can Ci-cung başkanlığında Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin'in de aralarında bulunduğu bir Karma Hükümet kurulması kararlaştırılmıştır.
1949’a giden süreç, Komünist işgali ve Türkiye’ye avdet konularını bir sonraki yazımızda ele alacağız.
[1] (Kul & Tuncer, XX. Asırda Doğu Türkistan'dan Göçler, 2015, s. 222)’de1850 kişiye iskânlı göçmen olarak karar çıkmasına rağmen gelen göçmenlerin sayısının 542 aile ve 1.841 kişi olduğu belirtilmektedir.