Emperyalist dünyanın Doğu Türkistan’da iç ettiği bağımsız devletler-1

Üç bölüm halinde bu devletleri, önemlerini ve bugün Doğu Türkistanlılar ve bizler için ne anlam ifade ettiklerini değerlendirme gayretinde olacağız. Yazımıza konu devletler üzerine bugün yazmamızın sebebi ise son ikisinin kuruluş tarihlerinin 12 Kasım olmasından mütevellit olup, günün anlam ve önemini Kasım ayı içerisinde değerlendirmekten ibarettir.

Zikredilen devletlerden ilki 1863 (1865) tarihinde kurulup 1877 tarihinden Çin ve Rus işbirliği neticesinde yıkılmıştı. İkincisi 12 Kasım 1933 tarihinden kurulmuş, maalesef 1934 yılının Mart ayı itibariyle varlığı bitme noktasına, yine Rus ve Çin işbirliği ile, getirilmişti.

Son bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti yine bir 12 Kasım günü (1944) ilan edilmiş ve yine maalesef Rus ve Çin işbirliği ile 1 Ocak 1946’da (1949) ortadan kaldırılmıştı.

Bugün ki yazımızda son 1,5 asırlık dönemde Doğu Türkistan’da kurulan ilk bağımsız devlet olan Kaşgar Doğu Türkistan Devleti’ni ele alacağız. Zikredilen bu devlete "Kaşgariye Devleti" de denilmektedir.

Parlak Türk tarihinin hüküm sürdüğü uzun asırlardan sonra, bilhassa 18. yüzyıl ortalarından itibaren, Uluğ Türkistan coğrafyasında güçlü bir Türk devletinin olmaması, parçalanmış, birbiriyle mücadele eden bir nevi küçük şehir devletlerinin hüküm sürdüğü bir dönemin yaşanmasını beraberinde getirmişti. Zikredilen bu periyot, Uluğ Türkistan’ın batı kısmında Çarlık Rusyası’nın, Doğu kısmında ise Mançu Çin hanedanlığının cirit attığı dönemlerin yaşanmasına zemin hazırlamıştı.

Bilhassa 1759-1859 tarihleri arasında Doğu Türkistan şehirlerinde hüküm süren ve “Hocalar” olarak ifade edilen bu dönemde, Hocaların birbirleriyle mücadelesi, bölgeye Çin’in sirayet etmesine yol açmıştı. Hocalar arasındaki rekabeti körükleyen Çin, asırlardır göz diktiği bölgeye girebilmek için fırsat kollamaya başlamıştı.

1759-1859 tarihleri arasında Doğu Türkistan’da vuku bulan olayların baş aktörü Çin olurken kardeş kavgaları ülkeyi dışa müdahaleye açık hale getirmiş, aynı siyaseti Batı Türkistan’da mukîm Türk yurtları üzerinde Çarlık Rusyası uygulamaya koymuştu.

Zikredilen dönemin sonlarına doğru Batı Türkistan’daki Rus zulmünden bir nevi kaçarak Doğu Türkistan’a gelen Yakup Han Ba-devlet, 1863-1865 yılları arasında Doğu Türkistan’da birliği teşkil ederek Kaşgar merkezli bağımsız bir devletin kurulmasını sağlamıştı.

Yakup Han Ba-devlet’in kurduğu bağımsız devlet, Doğu Türkistan’da bir taraftan 14 sene barış ve huzurun yaşanmasına diğer taraftan da Rus ve Çin gibi iki emperyal gücün bölgeye girememesini sağlamıştı.

Yakup Han’ın iktidarda bulunduğu dönem aynı zamanda Osmanlı Devleti ile irtibat kurulduğu, İstanbul’a elçilik heyetlerinin gönderildiği, heyetlerin Sultan Abdülaziz tarafından kabul edildiği, hediyelerle geri gönderildiği, Doğu Türkistan’da halife adına hutbe okutulup paralar bastırıldığı bir dönemin yaşanmasını da beraberinde getirmiştir.

Bu dönemde Doğu Türkistan’da kurulan bağımsız bir devletin Halife’ye dolayısıyla İstanbul’a bağlılığını bildirmesi Çin ve Rusya gibi zikredilen dönemlerde Hindistan’da hâkimiyet kurmaya başlamış olan İngiltere’yi de ciddi manada rahatsız etmiştir.

Binlerce kilometre uzaklık olmasına rağmen Osmanlı Devletine bağlılığını bildiren bir devletin temayüz etmesi, Çarlık Rusyası açısından Batı Türkistan’da hâkimiyetinde bulunan bölge haklarına örnek teşkil edebileceği düşüncesiyle yok edilmesi gereken bir düşman olarak değerlendirilmiştir. Mançu Çin hanedanlığı ise bölgeye nüfuz edebilmek için Yakup Bey’i ortadan kaldırma siyaseti gütmeye başlamıştır. Hindistan’a yerleşmeye başlayan İngiltere ise aynen Afganistan’da olduğu gibi Çarlık Rusyası’nın güneye, sıcak denizlere inme siyasetine set çekmek için bölgenin daha zayıf Çin Mançu hanedanlığı yönetiminde kalmasına veya bölgenin kaotik ortamının devamına yönelik bir siyaset izlemeye başlamıştır. Entrikalar birbirini takip etmiş, 1877 yılına gelindiğinde, Yakup Bey’in hala sır perdesi aralanamayan vefatı üzerinden henüz iki yıl geçmişken, 1879 tarihinde, Çinli Komutan Zou Zong-tan, kadim Türk-İslam yurdu Doğu Türkistan’ı işgal etmiştir.

Bu işgalden beş sene sonra, 18 Kasım 1884 tarihinde Çin meclisinin aldığı bir kararla Doğu Türkistan ismi "Xin-jiang/yeni elde edilmiş toprak" olarak değiştirilerek, Çin’in 19. eyaleti olarak Merkeze bağlanmıştır.

Bu isim değişikliği, bugün hala varlığını, tüm acımasızlığı ile devam ettiren Çin mezaliminin resmen başladığı tarih olmuştur. Bu aynı zamanda Üsküp, Selanik, Gümülcüne, Filibe, Musul, Kerkük, Halep gibi Kaşgar, Hoten, Aksu, Turfan, Kumul veya Gulca’nın da birer Osmanlı, dolayısıyla Türk olan şehirlerinin işgal edilmesi anlamı taşımaktadır.

Yakup Han Ba-devlet’in İstanbul ile tesis ettiği ilişkiler, Doğu Türkistanlıların Hilafet merkezi İstanbul’a özel ilgi duymalarına, tam bir hac farizasını yerine getirmenin şartı olarak, ya giderken ya da dönerken İstanbul’a uğradıkları bir dönemin başlamasına da katkı yapmıştır.

Bu dönem aynı zamanda Doğu Türkistanlıların ülkemizi ikinci vatan olarak gönüllerine yerleştirdikleri bir sürecin doğmasına da katkı yapmıştır.

Doğu Türkistanlıların, aynı duygu, düşünce ve inançlarının günümüzde bile devam ediyor olmasının Doğu Türkistan konusuna sahip çıkmamız için birer dini, milli ve insani sorumluluk olduğu kadar, tarihi bir sorumluluk ve tarihi bir hak olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekmektedir.

Kaşgar merkezli, onbinlerce şehidin canı ve malı pahasına kurulan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak da tarihi haklarımızın baki olduğu Doğu Türkistan Kaşgar/Kaşgariye Devleti’nin kurulması ve yaşatılmasında emeği geçen tüm şühedayı, gazileri ve devlet idarecilerini rahmetle yâd ediyor, saygı ve hürmetle aziz hatıraları önünde eğiliyorum.

Bir sonraki yazımız "Emperyalist Dünyanın Doğu Türkistan’da İç Ettiği Bağımsız Devletler-2: 1933 Kaşgar Doğu Türkistan Türk-İslam Cumhuriyeti" yazımızda buluşmak ümidiyle sağlık ve senlikler diliyorum.
OGÜNhaber