Doğu Türkistan'ın nüfusuna dair…

2020 yılı Kasım ayında başlayıp Aralık ayında biten nüfus sayımlarının aradan 6 ay geçmesine rağmen açıklanmamış olması dolayısıyla 8 Mayıs 2021 tarihinde, bu köşede "Türk Milleti 'Hayallerdeki değil hakikatteki Çin'i bilmeyi hak ediyor" başlıklı bir yazı kaleme almış ve bu gecikmenin sebebini sorgulamıştık. Sorgulamalarımızdaki haklılığımız verilerin açıklanmasından sonra daha da anlaşılır oldu.

Yine malum olduğu üzere, hemen hemen her konuda olduğu gibi rakamlar konusunda da güvenilmez olan ÇKP yönetiminin ayrıntıya girmeden Doğu Türkistan ile alakalı verdiği bilgiler ise ayrı bir tartışma konusu oluşturacak durumda. "Rakamlar üzerinden algı oluşturmada dünya üzerinde ÇKP yönetimin eline kimse su dökemez" demek abartı olmayacaktır.

Çin İstatistik Kurumu’nun 11 Mayıs’ta açıkladığı sonuçlara göre Çin’in nüfusu 1.411.780 kişi imiş ve bu sayının en önemli özelliği dünyanın nüfusu en kalabalık ülkesini Çin yapması. Yine bu sayının bir başka özelliği ise dünya nüfusunun %18’ine tekabül etmesi. Diğer bir ifade ile dünyadaki nerdeyse 5 kişiden 1’i Çinli.

ÇKP’nin, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere ayrıntı paylaşılmamış olan son nüfus sayım sonuçlarına göre Doğu Türkistan’ın toplam nüfusu ise 25 milyon 852 kişi imiş ve bu sayı Çin nüfusunun %1.83’üne tekabül etmekteymiş. Yapılan açıklamada ayrıca 2010 nüfus sayımına göre % 0.2’lik bir artış yaşanmış.

ÇKP resmi makamlarının yaptığı bu açıklamalarda izaha muhtaç birçok husus olmakla birlikte dikkat celbeden birkaç tanesini burada zikretmek yerinde olacaktır.

Analistlere göre Doğu Türkistan’da nüfus artış hızı 2017’den buyana kesin bir şekilde düşüş göstermekte. Burada ise belirleyici faktör hiç şüphesiz Doğu Türkistan’da tam teşekküllü faaliyete geçirilen sözde eğitim özde “soykırım” kapları. Bölgede 2017-2019 arasındaki doğum oranı %15,88’den % 8.14’e düşmüş. Buna etki ise soykırım kamplarında belirli bir süre kalmış olan birçok şahidin tanıklıklarındaki ne idüğü belirsiz ve insanların rızaları dışında vurulan iğnelerin bir sonucu olarak görülmekte. Doğum oranlarında iki yılda görülen düşüş nerdeyse %50 seviyelerinde. Bu durumu 1948 yılında kabul edilen "soykırım suçu" maddeleri arasında görmek ve değerlendirmek yerinde olacaktır. Doğum oralarına dair bir başka veri ise doğal nüfus artışının da aynı dönemde %11.4’lük seviyeden 2019 senesinde %3.69’a düşmüş olması.

Doğu Türkistan’ın demografik yapısını değiştirmeye matuf hamlelerden en önemlisi ise bölgeye yapılan nüfus transferleri oluşturmakta. Yine son 5-6 yılda yüksek imtiyaz vaadi (bu imtiyazları ev, arazi, maaş ve bir kısım sosyal haklar olarak ifade etmek mümkün) ile Çin’in iç bölgelerinden Doğu Türkistan’a 2015-2019 yılları arasında 840.000 Çinli yerleşimci getirilmiş. Bu sayının da kamuoyuna yansıyan halinden çok daha fazla olduğunu söylemek mümkün.

Doğu Türkistan’ın 2010 yılındaki son nüfus sayımına göre nüfusu 21.82 milyon olarak açıklanmıştı. Konuyla alakalı Çin resmi kurum ve kuruluşlarının paylaşımları yanında yapılmış olan birçok araştırmada ayrıntı bulmak da mümkün. Önümüzdeki dönemde ÇKP yetkililerinin 2020 sayımına dair paylaşacağı ayrıntıları da takip etmekte fayda var çünkü yukarıda da ifade ettiğimiz üzere sayılar üzerinden algı oluşturma konusunda ÇKP yöneticileri ciddi mahirler. İşlerine gelen rakamı yüksek, işlerine gelmeyeni düşük göstermede mahir ÇKP merkezi yönetimin isteği dışında bir sayının yayınlanma ihtimali mümkün değildir.

Mesela 2010 sayımına göre 21.82 milyon olan bölge nüfusunun ayrıntısında nüfusun % 45.84’ünü Uygur Türkleri, % 40.48’ini Çinliler, %6.50’sini Kazak Türkleri, %4.51’ini Tunganlar (Çinlileşmiş Müslümanlar) ve %2.67’sini de diğer etnik unsurlar meydana getirmekteydi.

21.82 milyon sayısını doğru kabul edersek 2020 sayımına göre 25 milyon 852 olan nüfusun normalde ortalama %15 artması gerekirdir. Şayet 2010 verilerine göre nüfusun 21,82 milyon olduğu bölgede %0,2 oranında bir artış olmuşsa nüfus nasıl 25 milyona fırladı? Normal şartlarda bu artış hızı doğru ise nüfusun 22,25 milyon olması gerekirdi. Bu durumda verilen sayılarda bir uyumsuzluğun olduğu çok net ortada durmakta. Yine bu sayıları doğru kabul edersek, bölgeye, yukarıda ifade edildiği şekliyle 840.000 kişinin değil takribi 2,75 milyon Çinli’nin son 10 yılda yerleştirildiği ortaya çıkacaktır. Bu ise yıllardır yapılan demografik yapının Çinliler lehine değiştirilmesine ÇKP yönetimin durmaksızın devam ettiğini göstermektedir.

Bir başka husus ise ÇKP yönetimin ilkini 2006 yılında "Xinjiang Uygur Özerk Bölgesinin Dünü ve Bugünü", ikincisini ise 2010 yılında "Xinjiang’ın Dünü ve Bugünü" adlı dünyada 7 dilde basıp dağıttığı propaganda eserinde ise bölgedeki Çinlilerin nüfusunu % 43.1 olarak vermekteler. Bu oran ise diğer birçok çalışma ve web ortamındaki kaynaklarda % 40 olarak gösterilmekte.

1949’daki Komünist işgal öncesi bölgedeki Çinli nüfusun genel nüfusa oranı %2,5-5 seviyelerinden en iyimser ifade ile %40 sevilerine getirilmiş olması bile nasıl bir demografik soykırım yapıldığını göstermesi açısından kayda değer veriler olarak karşımızda durmaktadır.

Şahsi kanaatim zikredilen bu sayılar da doğruları yansıtmamaktadır. ÇKP’nin saklamak için her türlü manipülasyonu yaptığına inandığım nüfus sayı ve oranlarının Doğu Türkistan’da Çinliler lehine en az %50.01 seviyesine getirilmiştir. Bu durum öz vatanında Müslüman-Türk halkının sadece anayasada yazdığı şekliyle değil, fiiliyatta da azınlık durumuna sokulduğunu göstermektedir. ÇKP yönetimi muhtemelen önümüzdeki dönemde, aynen 1997’de Doğu Timor Devleti’nde olduğu gibi, Doğu Türkistan’da da yapılması muhtemel bir plebisit/halk oylamasına karşılık tedbir alma hedefine ulaşmış görülmektedir.

Merhum liderimiz İsa Yusuf Alptekin beyimizin dediği gibi "Çinliler işlerine geldiğinde 1’i 10, işlerine gelmediğinde 10’u 1 gösterirler". Son nüfus sayıları da bir kez daha merhum büyüğümüz İsa Yusuf Alptekin’i yine haklı çıkarmış görünmektedir. Bundan önceki sayımlarda da olduğu gibi "Bingtuan yapısı"yla veya "Kara Nüfus" ile ilgili herhangi bir bilgi de paylaşılmamıştır. Son nüfus sayımı sonuçlarının ayrıntılarının açıklanmasının yeni değerlendirmeleri gerektireceğini hatırdan çıkarmayalım.
OGÜNhaber