Biz bu filmi daha önce Kunming'de seyretmiştik...

Çin Komünist Partisi (ÇKP)'nin en önemli propaganda araçlarından bir haline gelen "China Global Television Network" (CGTN), 2 Nisan 2021 tarihinde internet üzerinden adına "The War in the Shadows: Challanges of Fighting Terrorism'in Xinjiang" dedikleri 55 dk. 12 sn'lik, anlaşılan Hollywood'a özenerek ciddi paralar da harcadıkları, tamamen hayal ürünü ve algı oluşturmaya yönelik, konuyu ve Çin'i bilmeyenleri inandırabileceklerini sandıkları bir belgeseli dolaşıma soktu.

Belgeseli ilk seyrettiğimde aklıma 1 Mart 2014 tarihinde Çin'in Kunming şehir tren istasyonunda gerçekleşen ve 29 kişinin öldürüldüğü, 130'dan fazla kişinin yaralandığı terör saldırısına dair ÇKP yönetimin nasıl bir algı oluşturma işine giriştiğine dair yaptıkları aklıma geldi. Kunming olaylarına dair ÇKP yönetiminin anlattıkları anlaşılan miadını doldurmuş veya çok tartışılır hale gelmiş olmalı ki, yeni bir algı süreci için yeni yalanlara başvurma ihtiyacı hissetmiş.

ÇKP yönetimi anlaşılan bu sefer daha iyi hazırlanmış, biraz da paraya kıymış, lakin artık "mızrak çuvala sığmıyor" olsa gerek bu belgeselde de çuvallamış olduğunu en başında ifade etmeliyim;

Nasıl mı?

Buyurun beraber değerlendirelim.

İlk olarak yukarıda da ifade ettiğimiz üzere belgeselin Hollywood tarzında, büyük bütçeli yapılmış olup, oyuncu ve figüranlarının tamamen rollerini iyice ezberledikleri hatta birçok defa ön ve alışma çekimleri yaptırıldıkları anlaşılmakta.

Belgeselin 6,39. dakikasında Almira Muhter'ın gözyaşları içinde pişmanlığını anlattığı ifadelerini iyice tetkik ettiğinizde ne kadar seri ve akıcı bir kompozisyon içinde hazırlandığını göreceksiniz. Daha ilginci senaryoda aynı kızın hapishanede bile olay çıkartmaya, adam öldürmeye teşebbüse etiğini, 2035 yılına kadar kesinleşmiş cezasının olduğunu seri ve akıcı bir kompozisyon içerisinde öğreniyorsunuz.

Çin gibi katı kuralları olan, hele de bütün insani hislerin bir tarafa bırakıldığı Doğu Türkistan'da, hapishanede olay çıkarmak, adam öldürmeye teşebbüs etmek propagandasını kime inandıracaklarına bir anlam veremediğimi ifade etmeliyim. Doğu Türkistan'da hapiste veya kamplardaki tutumlara dair şahitliklerin birkaç tanesini okumanızı tavsiye edeyim sadece. Tamamen kurgu, tamamen algı oluşturma, tamamen yalan üzerine kurulu bir belgesel.

Bir sonraki konuşmacı sözde suçlu Abdul Tursuntohti'nin konuşması da aynı senaryoları görmek mümkün. "Kim bilir hangi şartlarda bu ifadeler alınmıştır acaba?" demeden edemiyor insan.

Bakınız burası daha enteresan; belgeseli hazırlayanlar muhtemelen seyredecek herkesi aptal yerine koymak istemiş

Nasıl mı?

Belgeselin 16.29. dakikasında Hoten şehri Karakaş ilçe eski emniyet müdürü Shirzat Bawudun'un itiraf sahnesi. Güya Shirzat Bawudun "2005'te Hoten Büyük Cami hatibi Ablajan Bakri vasıtasıyla Mısır'da yaşayan Tahir Abbas adlı Doğu Türkistan İslam Partisi'nin sorumlusu ile temas kurmuş ve mali yardımda bulunmuş, bununla da yetinmemiş daha sonra yurtdışında da kendisiyle görüşmüş.

Kulağa hoş ve akla makul gelebilir, lakin ben ilk seyrettiğimde "pes… bu kadar da olmaz" dedim ve inanın gülmemek için kendimi zor tuttum.  Bir defa o mevkide birisi yurtdışına yanında bir Çinli olmadan çıkamayacağını söylemem yeterli olur sanırım.

Terörist ile görüşmek mi?

İhtimal vermiyorum, lakin şayet görüşülmüşse ÇKP'nin bilgisi dahilinde görüşülmüştür ama Çinlilere yaptıkları gibi işi bitince çöpe atılmış demektir.

Aralarda boş boş konuşmaları geçtim ama 30,31. dakikadan başlayan Milli Eğitim eski müdürü Sattar Sawut'un Yalkun Rozi gibi akademisyenleri kullanıp, sözde eğitim kitaplarında bölücülük propagandası yapmışlar yalanına herkes gülebilir. 

Neden mi?

Doğu Türkistan'da bütün yayınlar, ders materyalinden gazete, dergi veya herhangi başka bir neşriyatın direk merkezi Pekin'deki birimlerin kontrol ve iznine tâbi olduğunu herkes bilir. Şayet eğitim ders veya yardımcı der kitabı olarak kullanılan bu kitapları hazırlamakla ismi geçen şahıslar bölücülük yapmışsa, buna izin veya göz yuman Çinli yetkililerin akıbetlerini sormayacak mıyız?

Soramayız çünkü ÇKP'ye göre Doğu Türkistan'da suç işleme ihtimali olan sadece Müslüman Türk olanlardır. Gerçi o Müslüman-Türkler, Çin'in iç bölgelerine getirilse de durumları veya ÇKP tarafından kendilerine bakışın değişmediğini de bu vesile ile ifade edelim.

ÇKP'nin ve onun Doğu Türkistan'daki uydularının maksadının topluma önderlik edebilecek kim varsa yerinden yurdundan etmek ve ömürlerini bir daha dışarı çıkamadan zindanlarda çürütmek olduğunu biz çok iyi biliyoruz da bilmeyenlere, bu vesile ile, bir kez daha duyuralım.

Video'nun en bomba ve tabi ki en saçma iddiasını ise en sona sakladım.

Gerçi Çinliler mal bulmuş mağribi gibi belgesellerinin neredeyse en başına koymuşlar ama olsun, saçma olduğu için biz en sona sakladık.

Videonun 3,19. dakikasında emniyet yetkilisi Kadir Memet'in açıklaması:

Sıkı durun ama sakın ha gülmeyin: Kadir Memet inanıyorum eline tutuşturulan dahası ezberletilen bir metini okumuş, çünkü okuduğuna kendisinin de inanmadığını beden dili göstermekte. Neymiş efendim; "22 Mayıs 2014 tarihinde Urumçi'deki bombalama olayı Hoten'de planlanmış, internette bomba yapımını öğrenmişler, yetmemiş internet üzerinde kimyasal malzeme almışlar ve binlerce kilometre ötedeki Urumçi'ye getirip olayı gerçekleştirmişler"…

Pes doğrusu, aynen Kunming olayında olduğu gibi.

Bilindiği gibi Çin'de youtube ve whatsapp gibi yabancı sosyal medya programları kullanımı yasaktır. Bunun yanında Çin'in sosyal medyayı nasıl kontrol ettiği herkesin malumu, Ne hikmetse olayın Hoten'de planlandığını öğrenen dahası Doğu Türkistan'da uçan kuşu bile kontrol eden Çin, diğerlerini es geçmiş…

Hal böyleyken birisi bütün bunları nasıl yapabilir? Binlerce kilometre öteden yüzlerce kontrol noktasını nasıl atlatır? Bomba yapmak için satın alınan malzemelere neden ses çıkartamaz? … vs vs.

Emin olun emniyet birimlerinin göz yumması olmadan bu olayların geçekleşmesinin mümkün olmayacağını takdir edersiniz. Azıcık ÇKP tarihi bilenlerin, iktidarda kalabilmek adına nasıl zalimlik ve gaddarlıklar yapabileceğini de bilir.

Bu olayı da emin olunuz ÇKP yönetimin Doğu Türkistan'daki derin yapısı Bingtuan ve onların akıl vermesi ile emniyetin de içerisinde olduğu bir yapı organize etmiş, senarist yazmış ve Kadir Memet de seslendirmiştir.

Ne de olsa bir taşla birkaç kuş vurma potansiyeli olan bir düzmece olaydan bahsediyoruz;

  • İçerisinde biraz halk olsun,
  • Olayı Uygurların üzerine yıkmak en basit kurgu,
  • Böyle bir olayla Çinlilerin şovenist milliyetçiliğine tavan yaptırılması ve devlete bağlılıklarının kuvvetlendirilmesi cabası,
  • Dünyaya bu olay üzerinden iyi bir propaganda malzemesi elde etmiş oluruz,
  • Bu olay üzerinden Doğu Türkistan'da istediğimiz gibi at koştururuz.

Hesap basit ama tam da ÇKP anlayışına da uygun.

Doğu Türkistan'da 2016 sonrası ÇKP eliyle yaşatılan olayları bir de bu gözle değerlendirmekte fayda var diye düşünüyorum.

Belgeselde dikkatimi çeken bir başka husus ise Uygurların isimlerinin tam da bizlerin anlayacağı tarz da yazılmış olması. Halbuki ben bile normal şartlarda Çince Uygurların isimlerinin yazılmasını anlamakta zorlanan birisiyim. 

Mesela Belgesel'de geçen Dilnur Guan Fengbao'nun Çinli mi, Uygur Türkü mü, Hui mı olduğunu anlayamadığımı da ilave etmeliyim.

Hülasa baştan sona güzel bir tiyatro ortaya konulmuş, emin olun Doğu Türkistan'da Müslüman-Türkler hakkında arzu edilen netice elde edilince sıranın Huilerin ve diğer azınlıkların başına da geleceğine adım gibi eminin, tabi final Çinlilerle kapatılacaktır sananlara da duyuralım; sıra Kuşak Yol güzergâhı üzerindeki halklara böyle senaryolar hazırlamakla devam edecektir, hazırlıklı olun derim…

OGÜNhaber