Yiğidim Aslanım, Canım Şehid'im...

Merhaba Sevgili OGÜNhaber okurları, bugünkü PORTRE'miz, 2 gün önce katil pkk tarafından katledilen Şehitlerimiz ile ilgili.. Bu acı olayı bir de biz kendi gözümüzle biraz da duygusal kaleme aldık, sözü uzatmadan yazımıza geçelim...

Eledim eledim, höllük eledim
Aynalı beşikte yavrum bebek beledim
Büyüttüm besledim asker eyledim
Gitti de gelmedi yavrum buna ne çare
Yaktı yüreğimi canan buna ne çare....


Artık bu türküyü dinlemek de istemiyorum, duymak da istemiyorum…
Yeter artık bitsin, daha ne kadar akacak kınalı kuzularımızın kanı…

Dağarcığımda kelime bulamıyorum artık bu canilerin vahşetlerini dillendirmek için…

Lügatım iflas etti söyleyecek sözüm kalmadı, kalbim acıyor çünkü… Artık itidal sözcükleri söyleyemiyor dilim… Çünkü içim yanıyor, yüreğim kanıyor, gözlerim doluyor, dilim dönmüyor, hissettiğim sadece ruhumdaki ızdırap….

Hep söyleriz ya; biz bu toprakları şehitlerin kanlarıyla vatan yaptık ve “Vatan Sağolsun” diye… ama artık bu sözü şehitlerimiz geldikçe söylemek istemiyorum,

Evet yine gururla diyorum: “Vatan Sağolsun”… ama ellerine kına yakarak, düğüne gönderir gibi askere yolladığımız kınalı kuzularımızı lanet olası teröre kurban vermeden söylemek istiyorum “Vatan Sağolsun” demeyi…

Artık dayanamıyorum, gönlüm hüzün, ruhum keder içinde, boğazım düğüm düğüm oluyor…. Korkuyorum artık ertesi günün oluşuna, güneşin yeniden doğuşuna, çünkü yine kaç yavrumuz şehit oldu haberini duyacağıma…. Korkuyorum ve yüreğim yanıyor….

Bazen isyan noktasına geliyorum ve, Ya Rabbb…. Yetmez mi artık diyorum, yetmez mi bunca şehit, yetmez mi bunca keder, bunca acı diyorum….

Ruhumdaki acı öyle büyüyor ki bazen, Vatan toprağımıza dönüp; Ey Vatan Toprağı, sen eğer uğrunda ölen varsa vatansın diyorum ama sonra, uğrunda verdiğimiz canlar yetmedi mi artık, bitmesin mi artık sulandığın şehit kanı demek geliyor içimden….

Bazen Mehmet Akif gibi;

Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
"Yandık" diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!.....


Demek geliyor içimden… duruyorum, yutkunuyorum, hayır dur söyleme diyorum kendi kendime…. Ama içim yanıyor, artık kaldıramıyorum ey devletim, artık dayanamıyorum ey ordum, artık gözlerime dolan yaşlar isyan ediyor eyyy Anadolum….

Şehit cenazelerini görüyorum, analar ağlıyor, masumlar ölüyor, yuvalar sönüyor, çocuklar yetim, kadınlar dul kalıyor ve ben yine teenni ve itidal gösteremiyorum, yine kalbim isyankar halde M. Akif gibi feryat ediyor:

Mâdem ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın!


Diyerek dişlerimi sıkıyorum, tüm kinimle katilleri lanetliyorum…

Ama sonra silkiniyorum, toparlanıyor, tüm hırsımla bitecek diyorum, bitecek, biteceksiniz köpek sürüleri, sizler de biteceksiniz. Çünkü ben Anadolu'yum, ben Türkiye'yim, ben Vatanımın kendisiyim diyorum ve dilimden dökülüyor tüm hıncımla kalleşlere;

Bu dağ ne rüzgarlar gördü
Ne çığlar, ne karlar gördü
Beni hiç tanımamışsın
Kaç yağmurda ıslanmışım
Ne alevlerde yanmışım
Beni hiç tanımamışsın...


Evet yedi düvele karşı kurtuluş savaşı veren, manda ve himaye kabul etmeyen, özgürlüğünü kaybetmektense ölmeyi tercih eden bu vatan, asla ve asla sizlere de aman vermeyecektir.

Unutmayın ki bu ülkenin sahipleri, bu toprağın vefakar insanları, “ bir ölür bin dirilir” o minik beyinlerinize sokun bunu, ölümü yaklaşan köpekler….

Artık sizi, kalleş ve şerefsiz dış destekçileriniz, içerdeki maşalarınız sizi tetikçi olarak kullanan sinsi efendileriniz de kurtaramayacaktır, döktüğünüz kanda boğulacaksınız…

Artık haddinizi aştınız ey kahpe Terör cellatları, artık yaptığınız “Gayretullah”a da dokunmaya başladı, bu milletin kahrı ve gazabı sizi Kahhar-ı Zülcelalle birlikte kahredecektir…

Artık sonunuz yaklaştı, siz de içerdeki sinsi işbirlikçi köpekler de, bu memleketin ekmeğini yiyen, suyunu içen ve size destek olarak da, ekmek yediği su içtiği kaseye pisleten, sinsi “köpekcik”lerde sizle birlikte biteceklerdir….

Bre gafiller, unutmayın ki bu millet şahlanışı iyi bilir, kükremeyi iyi bilir, zalimi kahretmeyi iyi bilir… Bekleyin ki sonunuz yaklaştı, hatırlayacaksınız bu milletin celalini, gazabını, hışmını…

Dağdaki eşkiyalar size sesleniyorum; bu millet, bu devlet, üç buçuk soysuza meydan vermeyecektir, hepiniz yakında leşlerinizle kargalara yem olacaksınız…

Size sesleniyorum içerdeki işbirlikçi köpekler; sizler “sayyad­_ı bi-insafa(insafsız avcıya) hizmetten zevk alan köpek”lersiniz, ama Allaha Andolsun ki, hain iflah olmaz sözündeki gibi; sizin de ihanetiniz cezasız kalmayacaktır, pişman olacaksınız dağdaki köpeklere verdiğiniz kalleş desteğe….

“Zulm ile abad olacağını sanan caniler, canileri yemleyen şehirli çakallar, dahili ve harici bedbahtlar” biliniz ki; kahr ile berbat olacaksınız, ihanetinizin bedelini yudum yudum ödeyeceksiniz…

Şunu unutmayın ki, bizim şehidimize içimiz yanar, yüreğimiz kanar, gözlerimiz dolar,

Ama biz o anda bile “kan tükürür, kızılcık şerbeti içtik” deriz ve şehitlerimize;

"Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, sana âguşunu açmış duruyor Peygamber" deriz ve acımızı içimize gömer, yumruğumuzu sıkar, tüm hırsımızla artik siz zalime balyoz gibi vurmaya başlarız…

Haftaya yeni Bir Portrede umarız şehitlerimizin intikamı alınmış yazılarda buluşmak ümidi ile sağlıcakla kalın...

 

 

OGÜNhaber