Yaşadığımız devir; Teröristten bir devlet başkanı, devlet başkanından bir terörist çıkartan değersizlikler çağı…

Maduro…
Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış bir ülkenin meşru bir devlet başkanı.
Ama şimdi gayrimeşru ilan edildi.
Bir nevi terörist yani…
Ahmet Şara…
Bir yıl öncesine kadar başına ödül konulmuş bir teröristti.
Ama şimdi meşru ve makbul bir devlet başkanı.
Maduro-Venezuela, Şara-Suriye…
Bu örneği neden verdim?
Küresel yozlaşma/değersizlik ve değersizleştirmeye dikkat çekmek için.
Dünyanın halini düşünebiliyor musunuz?
Trump’ın iki dudağının arasında…
O, “bu devlet meşru veya şu devlet başkanı gayrimeşru” diyor; göstermelik birkaç laf salatası haricinde kimsenin gıkı çıkmıyor.
Neden?
Çünkü küresel bazda olası bir kıyamet öncesi mahşer yaşanıyor ve her ülke/her lider kendi derdine düşmüş vaziyette…
Hiçbir ülke/hiçbir coğrafya/hiçbir lider garantide değil…
Adama bakar mısınız ya…
Lafı eğip bükmeden “Somalililer kokuyor/Afganlılar gitsin/Venezuelalılar uyuşturucu kaçakçısı” diyebiliyor.
Yeniye kadar, Amerika dünyaya enflasyon/kriz/askeri darbe ihracı yapardı.
Aslında hala da devam ediyor.
Şimdi buna bir de “değersizlik ihracı” eklendi.
Değersizlikten kastım şu:
Yaklaşık bir yüzyıldır dünya sistemi aksak-eksik, az veya çok, iyi veya kötü bazı değerler/ilkeler ve genel-geçer kurallar üzerinden işliyordu.
Küresel sistemin resmi beşli çetesi/Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi üyeleri olan “Amerika/İngiltere/Fransa/Çin/Rusya” kendi menfaatlerine göre ihlaller yapsa da, bu kadarı ne görülmüş ne de yaşanmıştı.
Şuanda yapılan, insanî/diplomatik/siyasi/toplumsal tüm değerleri değersizleştirmek…
Bunu yaparken de; kendi ülkesi olan Amerika’yı ayrı tutmuyor. Orada da öyle saçma, öyle manipülatif, öyle akla ziyan tasarruflarda bulunuyor ki adeta tüm dünyaya “istisna yok” dercesine.
Misal, Epstein Dosyası…
Çocuk yaştakilerle seks skandalı dosyası…
Normal şartlarda insanoğlu insan hiç kimsenin kabul edemeyeceği hatta dile gelse hayvanat aleminden herhangi bir türün bile reddedeceği kadar rezil/sefih ve adi olaylar zinciri her gün konuşuluyor ama aslında konuşuldukça önemsizleşiyor/herhangi bir yaptırımı kalmıyor maalesef.

Arkadaşlar!

Öyle böyle değil; normalde, Trump’ın söylem ve eylem tutarsızlık ve çılgınlığına/azgınlığına taşın çatlaması gerekir ama olan şey sadece “aman bana bir şey olmasın da ne olursa olsun” bencilliği…
Gidişat nereye?
Arkadaşlar!
İhlaller de yapılsa genel-geçer değer yargılarının olması, değersizliğin hakimiyetinden kesinlikle daha iyidir.
İhlal de olsa, bir sınırın olması sınırsızlıktan çok daha iyidir.
Uygulanmayan ama varlığı kabul edilen bir ilkesellik ilkesizlikten çok daha önemlidir.
Buradan hareketle;
Dünya büyük bir hızla İkinci Dünya Savaşı öncesine doğru ilerliyor.
Hem de, sadece siyasi/ülkeler arası veya askeri dengeler altüst olarak değil; yukarıda bahsettiğim gibi ve bu defa ikinci dünya savaşı öncesine artı olarak tüm değerlerin de altüst olmasıyla…
Roller, fonksiyonlar, işlevler ve görünümler değişse de; format aynı ve çağın koşullarına muvafık/mutabık birkaç revizyon sadece…
İkinci Dünya Savaşında Avrupa’da doğan Hitler önce Avrupa ülkelerine, sonra da Rusya’ya yönelmişti.
Bugün ise Sovyetler Birliğinden doğan Putin önce Sovyet bakiyesi ülkelere (Örnek Ukrayna/Gürcistan/Çeçenistan) sonra da Avrupa’ya yönelmiş vaziyette…
Putin bir nevi günümüz Hitler’i gibi…
Amerika yine aynı Amerika; büyük abi, savaş oyunu kuran-savaştıran ve sonra da yeni düzeni oluşturan rolünde…
Avrupa ülkeleri ise yeni çağ trendi içinde savaştırılacak/istikrarsızlaştırılacak ve kucağa çekilerek Amerika’ya teslim olacak bir rolde…
İkinci Dünya Savaşı neden olmuştu?
Birinci Dünya Savaşı ile temelleri atılan ama üstyapısı henüz inşa edilmeyen yeni dünya düzeninin ete-kemiğe bürünmesi için.
Maksat hasıl olmuş muydu peki?
Kesinlikle evet…
Amerika büyük abi rolüyle 1944’de devreye girmiş savaşı bitirmiş ve “artık buyurun gelin Amerika’ya. Sizi, Hitler’den kurtardım. Artık devir yeni dünya düzenini kurma vaktidir” demiş ve herkes de sevmeye sevmeye de olsa tıpış tıpış Bretteon-Woods kasabasında toplanıp imzayı basmak zorunda kalmışlardı.
Şimdi de benzer bir süreçteyiz ve son birkaç yıldır hep bahsettiğim Yeni Dünya Düzeni steplerini yaşıyoruz.
Allah aşkına! Aklınız alıyor mu; Putin tüm Avrupa’yı tehdit ediyor ve naralar savuruyor.
“Eğer Avrupa savaşmak istiyorsa, biz hazırız…
Avrupa, Rusya ile savaşa girme kararı alır ve gerçekten bir savaş başlatırsa; çok hızlı bir şekilde işi bitiririz.
Avrupa, Moskova ile müzakere edecek kimseyi bile bulamaz.”
Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar?
“Ey Avrupa!
Sen daha ne olduğunun farkına bile varamadan nükleer silahlarla seni bitiririm.
Ateşkes için aracı sokmaya bile vaktiniz olmaz”
demektir.
Bu söylem ile Hitler’in savaş öncesi söylemleri arasında bir fark var mı?

Sonuç:
Öyle görünüyor ki tüm dünya bir “Değersizlikler Çağına” giriyor.
Yok insan haklarıymış/yok BM kriterleriymiş/yok ülkelerin bağımsızlıklarıymış/yok uluslararası hukuk veya yok bilmem ne imiş; bunların hepsinin yerle yeksan olduğu ve bilinçli bir şekilde daha da yoklaştırılacağı bir süreç yaşıyoruz.
Bu durum sadece Amerika’da yaşanan ve Amerika eliyle dünyaya yaşatılan bir realite/rezalet değil.
Aynı zamanda, ülkelerin de kendi içinde değer aşınmasına uğradığı/dini-ahlaki-toplumsal değer yargılarını önemsizleştirdiği bir süreçteyiz.
Bu acı gerçeklik;
Türkiye için de/Mısır için de/Avrupa ülkeleri için de ve hatta Rusya ve Çin için de geçerli kıyametvari büyük bir erozyondur.
Göreceksiniz veya hep birlikte göreceğiz ki;
2030’la birlikte devlet ve toplumlar için anlam manzumesi olarak görülen pek çok değer manzumesi nostaljiye dönüşecek ve adeta eski çamlar bardak oldu kabilinden sıfırlanacaktır.
Adeta değersizliğin değerleştiği ve yeni çağın popüler enstrümanları çerçevesinde tekno değerlerin/yeni nesil ahlak kurallarının öne çıkıp; yeni ve garip gelen pratiklerin gelenekleştiği bir çağın başlangıcındayız.

Özellikle benim gibi 65 yaşı devirmişler için söylüyorum; 2030’dan sonra dilimizden dökülecek cümleler şunlar olacaktır:
“Devir değişti dostum!
Kendi torunlarımızın dilini anlayamaz olduk.
Valla ne denir bilmiyorum; dünya, daha önce de pek iyiye gitmiyordu ama şimdi dünyanın gidişatı daha kötü…
Bu yeni devrin utanma/ayıp/din/ahlak/gelenek/milliyetçilik/beka/vatan gibi algıları bile bize çok yabancılaştı ve garip alışkanlıklar oluşuyor.
20-30 yılda çok şey değişti/her şey değişti.
Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…”

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

OGÜNhaber