20 günde 21 şehit verdik!..
Arkadaşlar!Bir tek şehit bile versek bu normal ve kabul edilebilir değil ama bu defa durum farklı,
Bu defa farklı şeyler oluyor!
Son PKK sızmaları ve maalesef şehit verişimiz terör örgütünün tek başına yapabileceği bir şey değil.
Evet, terörün arkasında hep ve her zaman Türkiye düşmanları vardı,
Hep besleyenler oldu,
Hep birileri arka çıktı.
Ama bu defa daha organize bir düşmanlık ve sistematik bir organizasyon var.
Başta istihbarat/teknoloji ve kurmay akıl olmak üzere terör örgütüne sağlanan katkı, bugüne kadar olandan çok daha tehlikeli ve derin…
Bu destek konjonktürel/dönemsel ve Türkiye'nin birilerinin ayağına basmasının misillemesi şeklinde filan değil!
Bakın arkadaşlar!İçeride yaşanan ama sıradan gibi görünen bazı olaylar benim kafamı karıştırıyor.
Birisi Atatürk'e hakaret ediyor,
Ve o şahsın mahkemesinde Adliye koridorları
"şeriat isteriz" sözleriyle inliyor.
Ben, başta Sayın Erdoğan olmak üzere devlet hassasiyeti olan üst düzey devlet adamlarının bundan hoşnut olduklarını düşünmüyorum.
Hilafet tartışmalarının zamanlamasını normal görmüyorum.
Birilerinin Anıtkabir'de alayiş yapmasını münferit bir hadise olarak karşılayamıyorum.
Peki ne oluyor?Birileri bir yerlerde bir şeyler yapıyor ve hedef ne şu ne bu; sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti…
Arkadaşlar!12 Eylül 1980 Darbesini iyi hatırlarım.
Ülkeyi, darbeye getiren koşulları/sağ-sol çatışmasını dün gibi hatırlıyorum.
Ne olmuştu son tahlilde?Sağcısı da solcusu da aynı hücreye tıkılmıştı.
Aynı hücreye tıkılan sağcı da solcu da aynı el tarafından çatıştırılmıştı.
Sonuç; yüzlerce gencimizin ölmesi/hapse tıkılması/ülkenin zayıflaması ve toplumsal huzurun kaybolması…
Keza 28 Şubat Süreci…
O dönemde de
"şeriat/hilafet/cemaat/tarikat" tartışmaları had safhadaydı.
Bir anda medyatikleşen Ali Kalkancı'ları/Müslüm Gündüz'leri ve diğerlerini hatırlayın lütfen…
Sincan'da yaşananları ve sonrasında tankların yürümesini aklınıza getirin…
Sonrasında ne olmuştu?Post-modern Darbe…Daha dün olanları nasıl unutabiliriz; 17-25 Aralık Sürecini ve akabinde yaşanan ve belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş derecede ülkemizin varlığına kasteden 15 Temmuz Darbe Girişimini…
Arkadaşlar!Unutmak, aynı şeyleri yine ve yeniden başa getirir.
Unutmak rehaveti getirir,
Rehavetse, mahvolmaya götürür!
Ben, başta Erdoğan olmak üzere, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın/MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın/İç İşleri Bakanı'nın gelişmeleri ciddiyetle takip ettiğine ve gerçek okumalarla tedbirli olduklarına inanıyorum.
Ama ekstra bir dikkat, ilave bir tedbir ve nevi şahsına münhasır bir mücadele stratejisi olması gerektiği konusunda ısrarcıyım.
Ve bunun hemen başlaması gerektiğini söylüyorum!
Bakınız,Hamas İsrail'e saldırdı ve başta İsrail olmak üzere destekçi ülkeler
"Bu İsrail'in 11 Eylül'üdür" dediler.
Öyle miydi?Sadece bir açıdan öyleydi.
11 Eylül'de, Amerika'da ikiz kulelere saldırı da bir oyundu,
Hamas'ın İsrail'i vurması da…
Adamlara bakar mısınız; kendi kurdukları oyun sonrası bu saldırıları bahane ederek katliamlar yaptılar.
Bunu sadece ben demiyorum; pek çok Amerika'lı yazar/okur/yorumcu da diyor.
Afganistan'ı/Irak'ı/Yemen'i/Suriye'yi ne hale getirdiler!..
Hamas saldırısı üzerinden Gazze ne hale geldi ve dünyanın gözü önünde İsrail saldırganlığı/soykırımı hala nasıl da devam ediyor.
Bakın bunlara ve iyi görün!
Elin oğlu, kurgu bir olayı kendine milat yapıp saldırırken/öldürürken/işgal ederken, biz terörün gerçek mağduru ve hedefi haline gelmişiz; duracak mıyız!..
Duramayız, durmamalıyız ve katili yok etmek/katile destek verenin desteğini kesmek ve mağduriyeti ortadan kaldırmak için harekete geçmeliyiz!
Sonuç:Hal ve ahval böyleyken,
Küresel gidişat ve birilerinin planladığı yeni dünya düzeni en acımasız şekilde devam ederken,
Ve artık Türkiye de, o birilerinin kapsama alanına girmiş ve hedefi olmuşken,
Ülkemizin yapacağı tek şey Savunma refleksini geliştirmek ve
"yılanın başını küçükken ezeceksin" sözünden hareketle; her türlü ihtilaf/fitne/kargaşa tohumlarını, terör saldırılarını ve terör gruplarını tavizsiz şekilde yok etmektir.
Bunun için diplomatik atağa geçmek,
Komşu ülkelerden başlayarak, ABD/Rusya/Avrupa Birliği ülkeleriyle konuşmak ve tavizsiz olacağımızı bildirmeliyiz.
Bence 20 günde verdiğimiz 21 şehit, Türkiye'nin 11 Eylül'üdür ve behemehal radikal bir şekilde ve kesin çözüm odaklı harekete geçilmelidir.
Evet, MİT ve diğer savunma birimlerimiz çok ciddi çalışmalar yapmakta; içeride ve dışarıda terör odaklarını noktasal ve organize operasyonlarla etkisiz hale getirmektedir.
Ama yetmez!Seçim/enflasyon/ekonomik kriz filan diyecek bir halde olmadığımızı iktidar da muhalefet partileri de görmeli, anlamalı ve daha büyük bir tehlikeyle yüz yüze olduğumuzun farkına varmalıdır.
21 askerimizi şehit verdikten sonra
"misliyle karşılık verdik" demek yetmez arkadaşlar yetmez!
Kim ne derse desin,
Kim karşı çıkarsa çıksın,
Kim ne ambargo/yaptırım uygularsa uygulasın, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak/karıştırmak ve zayıflatmak isteyenlere karşı topyekûn bir imha hareketi başlamalıdır!
Bu, Kuzey Irak'ta veya Kuzey Suriye'de yahut da her ikisinde birden de olabilir.
Eş zamanlı ve entegre şekilde içerideki terör yapılanmalarına/finansman sağlayanlara ve yabancı ülkelere ajanlık yapan veya yabancı ülke ajanlarına da yapılmalıdır.
Yine eş zamanlı ve entegre şekilde sığınmacılarla/kaçak yabancılarla ilgili de gerekli önlemler alınmalıdır.
Defalarca söyledim; ben tesadüflere inanmam ve olanlara spontane olaylar diyerek bakıp geçmem!
İsrail gibi yapalım demiyorum asla!
Zaten İsrail gibi hiçbir ülke olamaz ve kimse onlar gibi devlet terörü yapmaz!
O yüzden, kastettiğim devlet aksiyonunu kimse İsrail devletinin eylemlerine benzetmeye kalkıp; demagojik lafazanlığa soyunmasın!
Kritik eşikte ve son derece hassas bir noktadayız.
Eğer ki olayları küçümser ve henüz iş işten geçmemişken gerekeni yapmazsak; sonrası ağır bedellere sebebiyet verir.
Bir şey bilmiyorum/duymadım ama okumalarım, gözlemlerim, değerlendirmelerim ve bugüne kadar olanlardan olacaklara dair yaptığım projeksiyonlar çerçevesinde düşününce, burnuma pis kokular geliyor.
Bazıları gibi
"Darbe olacak" filan demiyorum
(Gerçi Amerikan elçiliğinin olduğu her ülke her zaman darbe riski altındadır gerçeğini de unutmayalım) ama birileri ülkemize/iktidara darbe vurmaya çalışıyor ve bu defa amaçları öncekilerden farklı olarak sadece iktidarı yıkmak değil; Türkiye'yi iyice istikrarsızlaştırmak!
Çünkü yıllardan beri ülkemizi yöneten Erdoğan'ın, geldiği noktada sergilediği tavır/küresel efendilere gösterdiği tepki ve deneyimsel liderliği birilerine çok batıyor ve hazmedemiyorlar.
Bu yüzden de her türlü enstrüman ve destabilizasyon organizasyonlarını kullanmaktan imtina etmiyorlar, etmeyecekler!
Lütfen
"21 askerimizin intikamını aldık ve misliyle karşılık verdik" demenin ötesine geçerek bu olayı milat yapalım ve yeni şehitlerimizin olmaması için artık kangren olan parmağı kesip atalım!
Yüzyılın Sözü"Dünyada darbe olmayacak tek ülke Amerika Birleşik Devletleri'dir...Çünkü bir tek orada Amerikan büyükelçiliği yok!"Evo Morales, Bolivya Devlet BaşkanıBir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.