Sıra dışı bir Milletvekili; Selçuk Akıncı..

Eczacılıktan sonra 1980 ihtilalı ile birlikte siyasete atılan Selçuk Akıncı, Halkçı Parti ile başlayan serüvenine DYP ile devam etti. Çalışma hırsı, dostluğu Akıncı'nın farklı olmasını sağlıyordu.

Selçuk Akıncı'yı 1985 yılında tanıdım. O yıllarda kendisi Tekirdağ Milletvekili idi. Rahmetli Selçuk Akıncı'yı bana o yıllarda Hüsamettin Cindoruk'un yanında çalışan Avukat Mustafa Avlağı tanıştırmıştı. O yıllardan sonra kendisi ile çok iyi birer dost olduk.

Selçuk Ağabey gerçekten pırlanta gibi kalbi olan, bir insandı. Tekirdağ-Çorlu'da eczacılık yaparken 1980 ihtilalı sonrası ilk seçimlerde Halkçı Parti'den Milletvekili olmuştu. Daha sonra da DYP'ye geçerek siyaset hayatına devam etmişti.

Bu yıllarda tanıştığım bu dost insanla o kadar çok zaman geçirdik ki anlatamam sizlere.

Selçuk Akıncı bir sonraki dönem vekil olamadı, daha sonra DYP, SHP koalisyonunda ise Deniz İşletmelerine Yönetim Kurulu üyesi olarak atandı.

Selçuk Akıncı öyle bir dost canlısı idi ki, iki güzel kelime ile canını istesen verebilecek biri idi. Benim dışımda herkese maddi manevi destek oldu. Ben ise maneviyatta dostluk adına çok şey aldım.

Yıllar bu şekilde akıp gitti. DYP iktidardan düşünce Deniz İşletmelerindeki yerini kaybetti. Daha sonraki yıllarda ise Milletvekili emekli maaşı ve eczacılık diploması ile yaşamını sürdürmeye devam etti.

NEFES ALAMIYORDU
2002 yılında oldukça rahatsızlanmıştı. Aşırı kilo ve sigara denen illet onu iyice tıkamış nerede ise nefes alamıyordu. Açıkçası düzensiz yaşam ile bir de stres üstüne gelince kaçınılmaz sona doğru ilerledi Selçuk Akıncı ve sonunda o kaçınılmaz son onu aramızdan aldı.

Gencecik yaşta kaybetmiştik artık Selçuk Ağabeyi. 1949 yılında Edirne'de başlayan hayatı 2006 da son bulmuştu, tam 56 yaşında göç etmişti bu dünyadan.

SON YOLCULUK
Cenazesinin memleketim dediği Çorlu'dan kaldırılacağını öğrendim.
İstanbul'da vefat ettiği için, Meclis'te törene gerek görmemişler. Onu tanıyan tüm insanlara son yolculuğu için haber verdim. Çorlu Süleymaniye Camisi'nde cenaze namazı kılınacak ve burada defnedilecek diye.

Cenazesine gittiğimde, bu güzel insanın geçmişini ve o şaşalı yaşamını iyi bildiğimden gözüm hep eski güzel gün dostlarını aradı burada, ama onun kadim dostu olan CHP Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın dışında kimseyi göremedim. Bilemiyorum ama ya bu insanlar hiç ölmeyeceklerini düşünüyorlardı ya da çok önemli mazeretleri yüzünden gelemediler.

Cenaze namazında Çorlu'nun yurdum insanları, onu buradan tanıyıp seven bazı dostları, cefakâr eşi ve çocukları ile Erdoğan Kaplan ve ben ailemle orada idim. Ve o gün ki DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın çiçeği ile eski arkadaşı ve eski İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk ile eski DYP Genel Sekreteri ve arkadaşı Adnan Tufan'ın çiçeği vardı sadece son yolculuğunda.

Orada görmem gereken Sayın Cindoruk veya en azından çiçeği, Avukat Mustafa Avlağı, Şükrü Çakır gibi can dostları ile nice beraber Milletvekilliği yaptığı arkadaşları, beraber gezip dolaşıp iş yaptığı insanlar veya çiçekleri yoktu son yolculuğunda. Son derece iyi yürekli ve dost bir insandı Selçuk Akıncı, işte bu yüzden de ondan faydalanan ama onu son yolculuğunda bile yalnız bırakan tüm insanlara son sözümü o gün söyledim.

OLMASI GEREKENLER YOKTU
Cenazesinin başında ''Bir gün hepimiz burada Selçuk Ağabey'in yerinde olacağız ve oradan geriye bakıp vay be koca dünya diyeceğiz. Hatalarımız, günahlarımız ne olursa olsun bizler insanız bu dünyaya hatalar yapmak ve bundan af dileyerek günü geldiğinde yüce Yaratanın yanına gidip hesap vereceğiz. Peki, burada olmayan ve hiç olmazsa bir vakıf çiçeği bile yollamayan zalim dostlar, sizlerle Selçuk Ağabey hiç mi bir gün bir yerde buluşmayacaksınız? O gün ona ne mazeret söyleyeceksiniz? ''Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmamış ki size kalsın'' dedim içimden sonra Selçuk Ağabey ile vedalaştım. Bana göre çok daha iyi yolcu edilmeyi hak etmiş biri idi onu rahmet ve sevgi ile bir kez daha anıyorum.

Bu hafta belki biraz duygusal bir portre çizdim sizlere, belki de geçen hafta Ogün Gazetesi'nin 3.yaşına basması nedeni ile sayfamı onların kutlamalarına bırakıp, bir haftalık ''Bir Portre'' yazmamış olmamdandır.

Bu vesile ile yazı yazmayı onur kabul ettiğim Ogün gazetesine bugünün şartlarında bile yayın hayatına devam ettiği için bir kere daha kutluyorum ve nice yıllar diliyorum.

Haftaya yeni ''Bir Portre''de buluşmak dileği ile sağlıcakla kalın...

 

OGÜNhaber