Seçim sadece bir seçimdir diyebilmek…

Şakanın da şeyini çıkarmamak lazım deriz…
Neden?
Çünkü doğan sonuç öyle tahripkârdir ki olayın şaka olması gölgede kalır.
Şaka unutulur ama şakalamak için çakılan çivinin izi kalır.
 
Seçime gidiyoruz…
Yine her şey sahaya sürülmeye başlandı!
"Atatürkçülük, Din, Milliyetçilik, Beka, Laiklik, Sen-Ben Didişmesi ve İtişmesi…"
Her şey ama her şey mübahçasına…
Neden böyle bir giriş yaptım?
 
Arkadaşlar!
Ben tesadüflere inanmam.
Sadece Türkiye için değil, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir spontane olayın bile tesadüfî olmadığını düşünürüm.
Küresel ölçekte her şey bir şeye hizmet ediyor ve cereyan eden olaylar da o minvalde vuku buluyor.
Bunu bilir buna inanırım.
Yıllardır bu konuyu yazdım, anlattım ve uyarmaktan adeta dilimde tüy bitti.
Belki okurlarım bazı şeyleri sürekli işitmekten bıktı.
Ama ben anlatmaktan bıkmadım.
Çünkü tarihi yaşayanlar tarihî olayları rutinleştirir, sıradanlaştırır ve önemsiz görmeye meyyaldirler.
Daha doğrusu insanın fıtratı buna yatkındır.
Bunu bildiğim için yaptığım derin okumalarla /istişarelerle gözlemlerimi size sürekli dile getirdim durdum.
Somut örneklere gelelim:
Küresel etki bağlamında Hamas saldırısı ve sonrasında İsrail'in işlediği cinayete/yaptığı katliama ve soykırıma bir bakın!
Asla sıradan değil; özenle hazırlanan, özellikle yapılan özellikli bir soykırım!
Adeta bölgede hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının işareti gibi…
İran'da patlama oluyor; 100'den fazla ölü ve yüzlerce yaralı…
 
Türkiye'ye gelince:
Genç bir delikanlı,
Daha üniversite öğrencisi gidiyor Filistin mitinginde elinde Arapça yazılı bir bayrak taşıyan bir vatandaşa yumruk atıyor.
Yine İsrail'in Filistin saldırıları nedeniyle kimi kahveci ve hamburgercilere saldırılar yapılıyor,
Olmadık bir anda halifelik ve hilafet gibi şeyler konuşuluyor,
Anıtkabirde biri çıkıyor şeriat sloganları atıyor,
Fatih Camii'ne gelen birisi İmam'ı  bıçakla yaralıyor ve cemaate saldırıyor!
TV'deki bir dizi infiale yol açabiliyor!
Arabistan'da oynanacak bir maç garip bir şekilde skandala dönüşebiliyor!
Askeriye'de Atatürk rozeti taktın takmadın üzerinden gündem oluşturulabiliyor!
 
"Bunlar da ne ki,
Münferit olaylar,
Daha önceleri de hep oluyordu…" diyebilirsiniz.
Ama öyle değil işte!
Sadece bu kadar da değil.
CHP'nin başına bir anda Özgür Özel'in geçmesini de,
Akşener'in "hür ve müstakil" söylemini de,
CHP'de İmamoğlu'nun etkinliğini artırmasını da,
İYİ Partiden istifaları da,
Zafer Partisi Başkanı Özdağ'ın söylemlerini de,
Yeni hükümet kurulmasından bu yana İçişlerince yapılan operasyonlar ve yakalanan organize suç liderlerini de,
Hatta TV kanallarında (muhalefet veya iktidar yanlısı farketmez) bir anda popüler hale gelen ve garip bilgilerle öne çıkan kimi yorumcuları/gazetecileri de tesadüf olarak görmüyorum, düşünmüyorum!
 
Efendiler!
Dünya çok farklı bir düzlemde ve yeni bir dünya düzeni oluşuyor.
Bunun kurgusunu yapan "Güç ve Akıl Sahipleri" amaçlarına giden yolda her türlü eylem ve enstrümanları mübah görüyor.
Toplumsal kutuplaşma/kargaşa ve kaos da bu yöntemlerden birisi.
Geçen yazımda sıra İran'a geldi demiştim.
Ve başladı da İran'da…
Toplum fertlerden oluşur ve kimilerimizin münferit dediği olaylar bir süre sonra infiale yol açabilir.
Bunu sakın unutmayın.
İnanın seçim geçer; elbette biri kazanır biri kaybeder ama oluşan toplumsal kırılımın/ nefret ve husumetin bitmeyeceği gibi o birilerinin "Yeni Dünya Düzeni"ne taş taşımaya dolu dizgin devam eder!
O birilerine bir şey olur mu? 
Tabi ki hayır…
Toplumsallık arzeden bu tür olaylar dün onlara bir şey kaybettirmedi bugün de kaybettirmez.
Olan bize olur,
Hepimize olur!
FETÖ üzerinden darbe girişimi kime zarar verdi?
Bunu planlayan güçlere mi yoksa Türkiye'nin toplumsal barışına/inancına/inanışına ve huzuruna mı…
 
Sonuç:
Kritik bir kırılma noktasındayız.
"Ne olacak, ne olur/ne yaşanır/ne geçer ve kaldığımız yerden nasıl devam ederiz?" noktasını geçtik ve olacaklar geçmişte olanlardan çok daha kalıcı sonuçlar doğuracaktır.
Allah rızası için,
Türkiye'de yaşayanların ortak noktası,
Atatürk/Din/Spor/Milliyetçilik/Beka/Laiklik gibi herkese ait olan/aslındahiç kimseye ait olmayan inanç, değer ve olguları siyaset malzemesi haline getirmeyelim!
Kutuplaşmayı tetiklemeyelim çünkü toplumsal sabrın kredisi tükendi.
Zaten ülkesel ve bölgesel boyutta yeterince sıkıntılarla yüz yüzeyiz.
Küresel ekonomik krizin etkilerini ülkesel olarak iliklerimize kadar hissetmekteyiz.
Elin oğlu ülkemizi kevgir gibi karıştırıyor ve daha da karıştırmak için step by step ilerliyor.
 
Arkadaşlar!
1980 darbesi de dahil siyasal/yönetsel/kaotik çok fazla sürece şahitlik ettim.
Kimisinde olayların tam göbeğindeydim/kimisinde arka kapı diplomasilerinde yer aldım/kimisinde ise uzaktan okumalar yapıp gidişatın nereye evrileceğini acı acı takip edendim!
Yine öyle bir kavşaktayız ve ben olanlardan neler olacağına dair projeksiyon yapmaktan korkuyor ve ürküyorum.
Neden biliyor musunuz; ülke için/millet için/devlet için!..
Aksi takdirde, sonucun ne olacağını söyleyeyim size:
Yazımın girişinde bahsettiğim maksadını aşan şakanın nelere mal olduğu gibi/iz bıraktığı ve kırılma doğurduğu gibi bazı değerlerin sınırsız/umarsız ve kayıtsızca kullanılması telafisi mümkün olmayan sonuç ve kırılmalara çok muhtemel ve kaçınılmaz şekilde sebebiyet verecektir!
İşte o zaman yandı gülüm keten helva…
Kim kazanır?
Türkiye/Türk milleti ve Türk devleti haricinde herkes kazanır!
 
Not:
Kripto paralar dediğimiz coinlerle ilgili birçok kez yazmıştım.
Doğru söylüyorsun/iyi ki ikaz ediyorsun diyenlerin yanında bu konuda çok da eleştiri almıştım.
Şimdi ise başka bir şey söyleyeceğim.
Dinleyen dinler ama zahire aldanıp kazancın şehvetine kapılanlar biliyorum ki yine dinlemeyecekler.
Olsun,
Ben yine söyleyeyim:
Kripto piyasasında kullanılan "soğuk cüzdan" diye bir şey var.
Ve diyelim ki burada 100 adet coininiz var.
Türü önemli değil, bitcoin veya türevleri…
Bir sabah uyandığınızda 100 adet olan coinin 1 adete düştüğünü veya sıfırlandığını görürseniz ne yaparsınız veya yapabilirsiniz?
Kimi kime şikayet edeceksiniz?
Daha önce de dediğim gibi bir otoritesi/Merkez Bankası veya bir kontrol mekanizması olmayan kripto piyasasında bir Allah kulu kayıplarının hesabını so-ra-maz ve so-ra-ma-ya-cak-tır!
Böyle bir şey olur mu?
2024-2025 yılında olacakları iyi takip edin ve benim ne kastettiğimi işte o zaman görün!
Benden söylemesi ve uyarması!
Takdir ve tasarruf kriptoculara ve soğuk cüzdan sahiplerine kalmıştır!



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber