Son 250 yıl savaşla geçti.
Savaşılmayan küçük ara dönemler ise Türk topraklarında kışkırtma, provokasyon ve ayaklanma faaliyetleri devam etti.
En dostane görünen dönemlerde bile emellerinden asla vazgeçmedi.
Kimden mi bahsediyorum.?
Tabi ki Rusya’dan…
Daha eskiye gitmeyeceğim.
Ama son iki yüzyıldır Rusya’nın emel, istek, gizli/açık husumetinde bir değişiklik yok.
Şuanda "kadim dost" tanımlamalarıyla hitaplar oluşsa da; gerçekten buna inanıyorsak, sadece kendimizi kandırmış oluruz/oluyoruz.
Muhacerat yani Göç…
Göçe maruz bırakılanlar için de, göçün hedefi olan ülke için de en büyük sorun.
Dramatik, trajik ve soykırımsal bir olgu.
Göçedilen ülke için demografik bir problem.
Günümüzde elli bin, yetmiş bin, yüz bin sayılarda mülteci/sığınmacı almak zorunda kalan koca koca Avrupa ülkelerinin feveran ve feryatlarını görünce olayın vahametini daha iyi idrak edebiliriz.
Peki günümüz dünyasının en büyük sığınmacı akınıyla karşı karşıya kalan ülke kim.?
Beş-altı milyon mülteci/sığınmacı almak zorunda kalan Türkiye/Anadolu.
Ve hatta çok yakın zamanda İdlib’den gelmesi olası iki-üç milyon mülteci riski de cabası…
Gelin bir de 18 ve 19. Yüzyılda mülteci/sığınmacı hareketine ve buna neden olan sebeplere bakalım.
1783 Çarlık Rusya’sının Kırım’ı ele geçirmesiyle başlayan Kırım-Tatar göçleri,
1. Dünya Savaşına kadar yaklaşık 2,5 milyona yaklaşan Çerkes göçleri,
1828-29 sonrası başlayan Gürcü göçleri,
Sonra Bulgaristan’dan, Afganistan’dan gelenler,
Sonra Balkanlardan gelenler,
Tüm bu göçlerin sebebi kim…
Tabi ki Rusya..
Hatta İkinci Dünya Savaşı sonrası Kafkasya’dan, Kazakistan’a, Sibirya’ya ve Sovyetler Birliğinin farklı bölgelerine sürgün edilen Kafkas-Müslüman halkların durumu zaten herkesin, tüm dünyanın malumu.
Sürgün esnasında insanların yarısının ölmesi/öldürülmesi ayrı bir dramatik vakıa.
Düşünün; 1878-79 savaşı (93 Harbi denilen savaş) sonrası göçe zorlanan Çerkeslerin bir milyona yakını bu muhacerat esnasında açlık, hastalık, işkence ve kötü muamele nedeniyle hayatlarını kaybediyor.
Bu vahşetin, soykırımın, demografik değişimin, gayrı insani muamelenin sebebi kim…
Tabi ki Rusya..
Hatta 1831 de Türkiye’ye gelen ve bugün Polenezköy dediğimiz yerde bir kısmı hayatını devam ettiren Polonyalı göçü var.
Bunun nedeni de yine Rusya.
Kısaca ve özetle son 150 yıl içinde Anadolu’ya göçün en büyük nedeni bu ülke.
(Bu dönemde gelen ve şuanda ülkemizin temel taşı mesabesinde olan vatandaşlarımızla ilgili olumsuz bir şey söylediğimi sakın düşünmeyin. Sadece bu dramatik tarihsel hadisenin oluşumunda Rusya’nın gözü dönmüşlüğüne vurgu için hatırlatıyorum)
Peki bugün Suriye’den sığınmacı akınına uğramamızın nedeni hangi ülke…
Amerika, Avrupa, Esad Rejimi…
Ama emin olun ana aktör yine Rusya..
Huylu huyundan vazgeçmez denir.
Rusya da böyledir.
İki-üç yüzyıl önce stratejisi "böl-parçala-yut" idi.
Bugün ise; "Non Linear War yani Kirli Savaş yani Bulanık savaş yani Hibrit Savaş"
Geçmişteki taktiğinin günümüz şartlarına uyarlanmış, teknoloji ve bilişimle soslanmış/cilalanmış ve ama değişmeyen mantalite ve emellerle sahneye sürülmüş hali…
Değişen hiçbir şey yok.
Akrep misali; Rusya'nın "huyu bu"…