​Referandum sonrası 'Yeni Sistem'

Türkiye’nin dört bir yanından insanlarla konuşuyorum.

Tabiki AK Partililerle de,

Son on gündür ülke çapında seyahatlere devam ediyorum.

Çalışmalara katılıyorum, konuşuyorum, dinliyorum, değerlendiriyorum…

Parti’nin kademelerinde görevlilerle de diyalogtayım,

Sadece gönül ve oy veren kesimle de beraber oluyorum.

Konuştuğum ve görüştüğüm insanlardan maalesef ki; genelde şikayet dinlemek durumunda kalıyorum.

“Sayın Cumhurbaşkanı’mız da olmasa” diye başlayan, “Cumhurbaşkanı’mız maalesef tek başına, AK Parti yönetimi ve belediye kadroları gereği şekilde destek olmuyor, Erdoğan yalnız” gibi cümleler duydum ve duyuyorum.

Tüm bunlarla beraber kendi gözlem ve değerlendirmelerimle tabloyu okuduğumda;

CHP’nin, HDP’nin, MHP’li muhaliflerin çalışmasıyla “Hayır” çıkmaz.

Bu referandum sürecinde, ne yazık ki; “AK Parti’nin rakibinin AK Parti” olduğunu söylemek zorundayım.

Kişisel istikbal peşindekiler güya “Evet” çalışması yapıyor ama “Hayır” çıksın temennisindeler,

Yozlaşma, kişisel kazanç hırsı ve halktan kopukluk maalesef had safhada,

FETÖ mağduruna sahip çıkmayan, FETÖ’cü olduğu bilinene gizliden yardım çabasında,

FETÖ mücadelesi bile sadece Erdoğan’a bırakılmış halde,

Nemelazımcılık  ve fetöcüleri gizleme ve koruma çabası almış başını gidiyor,halk bunu biliyor hatta yüksek sesle dillendiriyor da.

Pek çok ilde vekillerle ve yerel yönetici konumundaki,belediyelerlede halk birbirinden uzaklaşmış, yöneticiler kendi kişiselliklerinin peşine düşmüş halde,

Erdoğan’nın yüzüne yalakalık reveransları ama arkasından farklı tavırlar sergileyen iki yüzlülük almış başını gidiyor,

Ekranda, vitrinde, kamuoyu önünde hamaset nutukları, yalaka söz ve söylemler, iç alemlerinde ve kapalı kapılar ardında asıl sinsi emellerin ortaya çıkışı,

Tablo hiç de iç açıcı değil,

Samimiyetsizlik, ihlassızlık ve riyakarlık hakim…

“Biz” diye yola çıkan felsefe “Ben”leşmiş vaziyette….

Yine de ümitsiz değilim,

Oldukça ümitliyim,

Halkımızın Erdoğan’nın şahsında hissettiği güven duygusu hala dik ve diri,

Ve bu inanç ve inanışla Referandum’u da “Evet” oylarıyla aşacaktır.

Halk hala Erdoğan’a inanmakta ve güvenmektedir,

Ama bu defa bir beklentiyle, tabir caiz ise şartlı destekle “Evet” diyecektir.

Millet diyor ki:

"Sayın Cumhurbaşkanım, sana güven ve inancımız hala  mevcuttur. 

Senin siyaset okumalarına ve halkının yanında oluşuna güvenimiz tamdır. 

Ama sana vereceğimiz bu Referandum desteği sonrası sen de gereğini yapacaksın. 

Bize 2002’deki felsefeye uygun  bir “Yeni AK Parti” süreci başlatacaksın,

Siyasetten  Bürokrasiye, en yakınından en uzağına kadar gereken temizliği yapacaksın,

Korkakları, sinsileri, iki yüzlüleri, halkın oyuyla gelip halktan kopukları ve kopanları partiden ve belediyelerinden temizleyeceksin,

Halka tepeden bakan devlet görevlilerini, devlette bulunan FETÖ ve diğer terör örgütü mensuplarını, ihanet edenleri, devletin büyümesi için elini  taşın altına sokamayıp insiyatiften yoksun silik kişilikleri irade ve insiyatif makamlarından alacaksın.

Kısaca ve özetle bize Erdoğan’a yakışan bir “Yeni AK Parti” vereceksin."

Şimdi buradan halkımıza da birkaç şey söylemek istiyorum.

Meyus ve ümitsiz olmayın,

Karamsarlığa asla yer vermeyin,

Siz 15 Temmuz gecesi üzerinize düşeni fazlasıyla gösterdiniz,

16 Nisan sonrası ise sizin için neler yapılacağı sürecin başlangıcıdır.

Emin olun, Erdoğan her şeyin farkındadır,

Yukarıda zikredilen eksik ve aksaklıkların, riyakarlıkların, ihmallerin ve ihanetlerin farkındadır.

Referandum sonrası AK Parti eski AK Parti gibi kalamayacaktır.

Rehavet, atalet, ihanet bedel ödeyecektir,

Pandora’nın kutusu 15 Temmuz’da açılmıştır,

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Daha önce de demiştim; “Erdoğan dişini sıkarak, yumruğunu cebine koyarak bekliyor”

Devlet yönetmek zor zanaattır,

Erdoğan da bu ateşten gömleği giymenin zorluğunu yaşıyor,

Ama referandum sonrası hiçbir beklentiyi asla gözardı etmeyecektir,

“Hak namına haksızlığa” asla meydan vermeyecektir,

15 Temmuz ve bu referandumun bir turnusol kağıdı gibi olduğunun farkındadır, artık maskeler düşmüş asıl yüzler görünmeye başlamıştır.

AK Parti teşkilatları en tepeden, en küçük ilçe teşkilatına, beldelerine kadar sil baştan yeniden revize edilip elden geçirilecektir.

Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır.

Yeter ki siz necip milletimiz Cumhuriyet tarihimizin bu en kritik oylamasında ümitsizliğe düşmeden yine aklı selimle tercihinizi kullanın.

Ve inanıyorum ki; verdiğimiz Evetler karşılık buldu denilecektir.

Devletimiz “Milletin Devleti” olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti “milli ve yerli” motifle, “Ülkesellik” felsefesiyle, “yerelden evrensele” idealiyle  içeride ve dışarıda gurur duyacağımız bir hızla yoluna devam edecektir.

Referandum sonrası daha güçlü bir Türkiye olarak uluslararası arenada sözü geçen bir ülke olacağız.

Kurulan oyuna figüran değil Allah’ın izniyle Oyun kurucu olacağız.

Bu coğrafyada Bizsiz hiçbir şey yapılmayacağını cümle aleme göstereceğiz.

Cumhurbaşkanımız 16 Nisan referandumunun üstüne nasıl bir yük yüklediğini çok iyi biliyor ve yaşananların çoğundan haberli, sadece bekliyor. Ben kendisine canım pahasına inandım ve inanmaya devam ediyorum. Bugün dünden daha fazla Halkımıza ihtiyacı var, bu bilinçle sandığa gidip oyumuzu kullanacağız.

Kendisinin söylediği şu söz hiç kulağımdan silinmeyecek. “Ben tüm halkımın Cumhurbaşkanıyım ve EVET 'cide Hayır'cıda benim vatandaşım. Asla ötekileştirmeyeceğim onlara daha fazla nasıl layık olurum, çocukları, torunları, gelecekleri için neler yapabilirim hesabındayım. Ben faniyim tek arzum benden sonra arkamdan Allah razı olsun demeleri olacaktır.”

Allah bu devletin ve milletin yar ve yardımcısı olsun.

Kahrolsun yeis, (ümitsizlik) Yaşasın ümit….

Bir sonraki Bir Portre yazımda daha güzel ve ümitli yazılarda buluşmak dileği ile Alah'a emanet olun sevgili okurlarım.
OGÜNhaber