İlk iftarımızı Kocaeli, Adapazarı ve Bursa'dan gelen genç ülke aşığı kardeşlerimizle İstanbul’da Bostancı'da bir otelde yaparak başladık,
Onlarla, kardeşliğimizi pekiştirecek, hasret giderecek sohbetler ettik,
Bu defa Ramazan’ı manevi ruhuna uygun yaşamak için yollara düştük,
Ramazan’ın birleştirici, buluşturucu, kucaklayıcı rahmetinden istifade edelim dedik,
“Bütün müminler kardeştir” prensibiyle Ramazan yaşayalım istedik,
Son yıllarda din ve dindarlığın görselleşmesinden, yüzeyselleşmesinden, şeklileşmesinden uzaklaşmak istedik,
Kişisel Ramazanımızı lüks ve konfordan uzaklaştırmak, herkesle olup, herkesleştirmek istedik,
Ramazan’ın rahmetini, bereketini, hürmetini en tabii ve fıtri haliyle yaşamak istedik….
Ve yollara düştük…
Tekirdağ’da yaşadık Ramazan’ı,
Mehteran takımıyla milli ve manevi duygularımızı coşturduk.
Davetimize icabet eden herkesle,
O, bu, şu değil,
Çorbamıza Ramazan ruhu ve bereketliyle kaşık atan herkesle,
Soframıza besmeleyle teşrif eden her yaratılmışla,
Kimdir, necidir, kimlerdendir demeden “Mübarek Ramazan” diyen her Allah kuluyla.
Memleketim Kastamonu’ya gittik,
Belediyemizle ortak düzelediğimiz iftarımıza katıldık,
Gözlerde Allah’ın lütfu olan Ramazan’ın anlam ve idrakiyle,
Ruhları yumuşamış, şefkat, yardım ve merhameti kabarmış güzel gönüllerle,
Onlarla, yüzlerle, binlerle,
İcabetiyle şeref veren tüm hemşerilerimizle,
Hamdolsun Rabbimiz sana….
İstanbul,Beykoz/Çubuklu’da Beşevler Camii’nde,
Rahmetli babamın ruhuna Fatihalarla,
Yine yüzlerle iftar ettik,
İftar vaktinin o tatlı heyecanını yaşadık,
İnsanların yüzündeki o sıcacık tebessümle,
Sarıldık, kucaklaştık, Ramazan’ın bereket ve ihsanını yaşadık, hissettik.
1978 yılında inşaa ettiğimiz Beşevler camii ve buradaki cemaatin benim için ayrı bir yeri ve anlamı vardır.
Şükür bir yıl daha Rabbimiz nasip etti; onlarla beraber iftar yapmayı.
Yine Mehteran takımının gösterileri ile daha bir şenlendi iftarımız Çubuklu'da….
Daha sonra İstanbul - Ümraniye'de, Son Durak Kuran Kursunda minicik talebeler ve hocalarımız ile iftar yaptık, ilahiler okundu, Kuran ziyafeti verdiler. Bu masum yavrularımızla geçen iftar akşamının ruhumuz ve duygumuzda etkisi bambaşka oldu.
Mardin’e gittik,
Yıllarca terörden azap çeken o “güzel insanlarla” güzel ve özel bir Ramazan idrak ettik.
Ramazan’ın aramızdaki farkları kaldırdığını, bir ve beraber olduğumuzu hissettik,
Yüce Dinimizin birleştiriciliğini Ramazan sebebiyle derinlerimize kadar yaşadık, gördük.
Devletle halkın kucaklaşmasının sıcaklığını canlı canlı yaşadık,
Mardin’de güzel çalışan devlet temsilcilerinin halkla musalaha ve kucaklaşmasına şahit olduk.
Bu arada halkla iç içe ve yürekten çalışan Valimiz Mustafa Yaman’ın halk gönlünde sevilirliğini gördük,
Valimiz nezdinde devletin vatandaşını kucaklamasını ve Ramazan rahmetinin birleştiriciliğini yaşadık,
Devletimizin “beka”sı için yüce dinimizin ve özellikle Ramazan’ın nasıl güzelliklere vesile olduğunu, iftara icabet edenlerin gözlerinde gördük.
Mardin’de 2 gece 3 gün kaldık.
Bahsettiğim ve bahsedeceğim iftarlar dışında Ankara Gölbaşı ve İstanbul Kısıklı’da yaptığım iftarın benim için manevi olarak çok özel anlamı vardı.
Ramazanımız Rahmet Ayının ruhuna uygun şekilde geçti inşallah.
Kabul buyursun Yüce Mevla’mız…
Yaşadığımız güzellikler inanın Ramazan ayının bir lütfu idi,
Allah’ın bir rahmeti idi,
Bizler, Ramazan ayını yeter ki, ruhuna uygun yaşamak isteyelim,
Rabbimiz bunu nasip ediyor,
Biz O’nun için bir adım gittiğimizde O’nun rahmetinin tecellisi on adım bize geliyor,
Ramazan’ı yaşamak kendimizi yaşamaktır,
Başkalarıyla paylaşmaktır,
Kulluğumuzu hatırlamaktır,
Fani dünyanın faniliğini hatırlamaktır,
Dünya’nın bir misafirhane, bizlerin ise; vazifesi çok birer misafir olduğunu bilmektir,
Fani alemde gönül kırmak yerine, gönül yapmanın asli vazifemiz olduğunu bilmektir…
Bu yaşlarımıza kadar yaşadık,
Kazandık, kaybettik, hiç ölmeyecek gibi dünya dedik,
Yaşadıklarımızı hep dünyevi gerçeklerle açıklamaya, görmeye çalıştık,
Dünya’yı fani hesaplardan, tuzaklardan, çatışmalardan ibaret sandık,
Bazen unuttuk; hesap yapıcıların en hesap yapıcı’sını,
Bazen unuttuk; Allah’ın rahmetini, gazabını, bereketini,
Bazen unuttuk; dünyanın fani olduğunu ve yolumuzdaki ölüm gerçeğini,
Kendimizi “la yüsel” (sorgusuz, sorumsuz) sandık,
Kendimizi dünyada ebedi sandık,
Ölümü öldürdüğümüzü, ölümsüzleştiğimizi sandık…
Ama heyhatttt….
Bir de baktık ki; doğan herkes ölüyor,
Hiç ölmez denilenler ölümü tadıyor,
Dünya benim diyenlerin yasına gidiliyor,
Şair’in dediği gibi;
“Dünya benim diyenin, dün gittik dün yasına” demek zorunda kalıyoruz…
Bu Ramazan bize hayatın ve ölümün bu gerçeklerini hissettirdi, gösterdi,
Değmez bu dünya, gönül kırmaya değmez,
Üzmeye, incitmeye, kavgaya değmez,
İyilikten başka bizimle gidecek bir şeyimiz yok,
Ne yaparsak yapalım “ölüm ve kabir” gerçeğini yok edemeyiz.
Allah’ın da, Peygamber’imizin de emrettiği gibi tek gerçek var;
“İyi İnsan” olmak…
İnanın başka bir şey yok elimizde,
Din budur, iman budur, inanç budur, Ramazan budur,
Allah Rasul’ü buyurur ki;
“Muhakkak ki ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”,
Peki Rasul’ün “Güzel Ahlak” dediği nedir..?
“İyi İnsan” olmaktan başka bir şey değildir.
Ramazan’da gördüğümüz, yaşadığımız, öğrendiğimiz tek gerçek budur.
Her şeyi unutalım,
Bu huzur ayı, mübarek Ramazan hürmetine, her şeyi bir kenara koyalım,
“İyi İnsan nasıl olunur”a bakalım,
Dünyayı bırakalım demiyorum,
Ama “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya’ya çalışırken”, kabrin ötesini de unutmayalım,
“Hemen ölebileceğimiz” gerçeğini asla gözardı etmeyelim diyorum.
Kırmadan, dökmeden, incitmeden, kul hakkına tecavüz etmeden,
Helaliyle kazanalım, paylaşalım, yaşayalım diyorum.
Sevgiyle, saygıyla, inançla; insanı sadece insan olduğu için, kötülükten uzak şekilde fani dünyayı idrak edelim diyorum…
Ramazan ayının manevi havasıyla, bayrama girelim ve bayram sonrasını da bu bilinç ve inançla sürdürelim diyorum…
Bu Ramazan başka idi benim için,
Bu Ramazan “manidar” idi,
Bu Ramazan “kul gibi kul” olmanın anlamı idi benim için.
Bu ramazan bana gösterdi ki;
“Kötülüğe maruz kalsam bile, kötülük yapan olmak” çok daha kötü bir şeydir,
Zulme uğramak zalim olmaktan daha iyidir,
Sırça köşklerde, fildişi kulelerde, riya akan lüks iftar sofralarında bir Ramazan yaşamaktansa, herkes olup, herkesle Ramazan’ı idrak etmek en güzelidir.
Sade ve basit yaşamaktır en güzeli Ramazan’ı,
Sıradan, herkes gibi, yaratılmışlık bilinciyle, bir kul gibi yaşamaktır Ramazan’ı,
Ruhen, kalben, manen inançla yaşamaktır en güzeli Ramazan’ı…
Rabbimiz bundan sonra da Ramazan’ın maneviyatına uygun, tevazu ve sadelik içinde yaşamayı nasip etsin.
Ramazan Bayramına birkaç gün kala; bütün milletin, ümmetin bayramını kutluyorum,
Allah şuurla idrak etmeyi nasip etsin.
Kul olduğumuzu unutturmasın,
Fani dünyanın cazibesine kaptırmasın.
Şimdiden; Bayram’ımız Mübarek Olsun...
Bu Anadolu iftarlarımızda, bizi yanlız bırakmayan, bize eşilik eden Valilerimize, Kaymakamlarımıza, Emniyet teşkilatımıza, Parti Başkan ve teşkilatlarına, Milletvekillerimize misafir perverlikleri için çok teşekkür ediyorum.
Bizi duygulandıran, hislendiren, Ramazan’ın maneviyatını idrak ettiren bu iftar imkanlarını sağlayan; Onursal Başkanı ve yazarı olduğum Gün Medya’ya çok teşekkür ediyorum.
Bir sonraki Bir portre yazımda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.