Bazı okurlarımdan sürekli negatif yazdığım, ürkütücü şeyler söylediğim ve
"hiç iyi bir şey yok mu…" gibisinden yorumlar alıyorum.
Haklılar da…
Ama çok üzgünüm ki, bu senenin kalanı ve önümüzdeki sene için, iyi denebilecek bir şey yok maalesef.
Buna rağmen dikkatinizi çekmiştir; yine de, krizin nasıl az hasarla atlatılacağını ve hatta Türkiye açısından, bir fırsata nasıl dönüşebileceğine dair düşüncelerimi de paylaşmaktan geri durmuyorum.
Ama gerçekleri inkarla/görmemekle veya acı gerçeğe gözünü kapatmakla negatif gelişmeler ortadan kalkmıyor.
Arkadaşlar,Ben siyaset yapmıyorum,
Objektif şekilde öngörülerimi/okumalarımı/gözlem ve değerlendirmelerimi yazıyorum.
Benim görevim ve tarzım, zor bile olsa/acı da gelse/acıtacak da olsa gerçekleri paylaşmaktır.
İyi şeyler söylemeye gelince,
Rahmetli Demirel'in,
"…benzin vardı da biz mi içtik…" söyleminden hareketle;
"iyi şey olsa/olacak olsa, söylemez miyim.." demekten başka bir söz bulamıyorum.
Devlet/millet ve birey olarak tabloyu doğru okumazsak/tespit ve teşhisi doğru koymazsak, politize ve popülizm içinde ortadan ortadan konuşup gerçeklere kulağımızı tıkayıp/gözümüzü kapatırsak; bu bizi bir yere götürmeyeceği gibi, yaşanan gerçekliği ve krizi de ortadan kaldırmaz.
Ki her geçen gün, küresel krizdeki artışı ve yerel etkilerini hep birlikte yaşıyoruz.
"
Ben dememiş miydim veya ben bunları/şunları daha önce de söylemiştim…" demeyi hiç sevmem ama ne yazık ki, zaman ve zaman içinde ortaya çıkan olaylar, maalesef beni teyit ediyor!
Keşke ben yanılsaydım ve öngörülerim boşa düşseydi…
Tüm bunlara rağmen, siz okurlarımın, geldiğimiz an itibariyle bana teşvik olacak mahiyette yorum ve düşüncelerini almak, yazma konusunda beni daha da teşvik ediyor.
Özellikle
"yeni düzen/Rusya'nın Ukrayna İşgali ve sonrası ortaya çıkan durum/ Çin'le ilgili gelişmeler" konusunda, sizlerden gelen ufuk açıcı yorum ve bilgilendirmeler beni ziyadesiyle memnun ediyor.
Arkadaşlar,Gerçekçi olmaya ve gerçeklerle yüzleşmeye mecbur ve hatta mahkumuz.
Gerçek güzelse gündeme getirmek, acıysa görmezden gelmek bizi sadece bir çıkmaza götürür.
Eninde sonunda acı gerçekle yüzleşiriz.
Ama üzgünüm ki, o zaman da çok geç kalmış oluruz.
Ben, acı/negatif ve ürkütücü gelen yazıları yazarken, amacım uyarmak/uyandırmak ve ayıktırmaktır.
Yanlışı ve doğruyu, en yalın haliyle gözler önüne sermektir.
Öyle oldu ki, kimi zaman Rusya düşmanı oldum, kimi zaman Amerikancı diye eleştirildim.
Kimi zaman iktidarcı gösterildim, bazı anlar oldu ki; iktidar aleyhtarı gibi algılandım.
Ama inanın, benim bakışım bunların hep ötesinde ve uzağında idi.
Hala da öyle.
Sürekli büyük resme odaklanmaktan,
İç siyasetin girdabına kapılmamaktan,
İçe kapanmacı olmamaktan,
Ve
"yeni dünya trenini" kaçırmamaktan bahsettim.
Söylemlerim/yazdıklarım ilk başlarda ütopya/fantastik teori gibi algılandı.
Ben bunların da farkındaydım.
Ama buyurun,
Ben, raylara kulak kabartarak bir trenin gelmekte olduğunu söylüyorken, bugün o tren cirmi ve cismiyle görünür oldu ve büyük bir gürültüyle ve hatta önüne gelen engelleri yaka-yıka hedefine doğru ilerliyor.
Trenin geleceğini öngörüp istasyonda bekleyen ülkeler biniyor, "…yok yahu, ne treni… bu dünya böyle gelmiş, böyle gider…" diyerek rehavete kapılanlar ve hatta treni durdurmak/engellemek ve planlanan "yeni dünya düzeni" seferini tersine çevirmek isteyip de, rayları tahrip edenlerin sabotajına inanan ülkeler ise hala gaflet uykusundalar…
Arkadaşlar,Allah aşkına Rusya kim ki de, raylarda gedik açabilsin ve yıllardır hazırlanan o trenin seferini sekteye uğratabilsin.
"Çin Çin" dendi,
Ne yapabildi Çin…
Güya
"kuşak-yol projesiyle" Pekin'den Londra'ya hat oluşturacaktı.
Bir dönem, konuşulan en popüler konu bu idi.
Peki, şimdi ne halde; konuşan veya realize olabileceğini düşünen var mı!..
Bizim değerli Avrasya'cılarımızın/Şanghay Beşlisi heveslilerimizin/Rusya'cılarımızın/müzmin Batı ve Amerika karşıtlarımızın ütopik hayalleri suya düştü.
Hala bile,
Yaşananlardan hareketle,
"Doların rezerv para olma özelliği yüzde 50'lere düştü, yeni bir rezerv para yolda" gibi söylemlerle Rus ruble'sine, Çin yuan'ına bel bağlayıp hala dünyanın dolarsızlaşmaya doğru ilerlediğini/ilerleyeceğini düşünüp söyleyenler var!
Hanımlar/Beyler,Zaman hızlı geçiyor,
Senenin sonunda ve hele de önümüzdeki senenin ortalarında neyin ne olduğunu/olacağını, kimin ne yapamayacağını/yapamadığını hep birlikte müşahede edeceğiz.
Şunu anlamakta zorlanıyorum;Bir realite varsa,
Yani reel bir gidişat yaşanıyorsa,
Sen/Ben/O, bireysel fikriyatla bu realiteye karşı olabiliriz.
Kişisel yaklaşımlarımız bu realiteye karşıt ve hasım olabilir.
Ama biz öyle düşünmüyoruz diye,
Veya o realiteye katılmadığımız için yaşanan/yaşatılan gerçeklik ortadan kalkıyor mu veya yok oluyor mu!..
Yahu Ukrayna'ya bakın,
İşgal, göstere göstere/bağıra bağıra geldi.
Kimse engel olamadı.
Neden?Böyle olması gerektiği ve yeni bir evrenin başlaması için…
Burada ve bununla kalacak mı?Maalesef hayır,
Hem de, artarak farklı şekillerde ve değişik coğrafyalarda devam edecek!..
Sonuç:Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın
"Yeni bir soğuk savaşın dönemine girdik" diye söyledi.
Doğrusu bunu, Erdoğan ve Türk dış politikası konusunda önemli bir inisiyatife sahip birisinden duymak beni memnun etti.
Neden mi?Çünkü gerçeği görmek, gerçeğe uygun hareket etmeyi getirir.
Ki, son zamanlarda Türkiye'nin farkındalık içeren dış politika adımlarını/yeni angajman ve işbirliklerini/romantizm ve duygusallıktan uzak, ülkesel menfaatleri maksimize edici siyasetini, gerçekle yüzleşmişliğin bir işareti olarak görüyor ve takdir ediyordum.
Sayın Kalın'ın bu açıklamasıyla da tescillenmiş oldu.
Umuyorum ve inanıyorum ki, bundan sonra da akıl ve akılcılık içeren yaklaşımlar artarak ve genişleyerek devam eder.
İşte o zaman, raylarda tahribat yapan Rusya ve Çin gibi ülkelerin
"gel gel" demesine aldanmayıp,
"yeni dünya trenini" kaçırmamış oluruz!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.