Neden bozuldunuz ki? Her zaman böyleydi, İktidar partisinden olan Belediye en iyi hizmeti elde ederdi!

Siyaset kızıştı,
Konu çok olunca hepsine değinmiş olmak/düşüncelerimi paylaşmak/tespitlerimi aktarmak için olaylara kısa kısa parmak basayım dedim.
Muhalefet kızıyor,
Neymiş?
Erdoğan, "Belediye başkanı iktidar partisinden olursa daha iyi hizmet gelir." demiş.
Bunda kızılacak ne var ki?
Erdoğan, olanı ve yaşanan bir pratiği söylemiş.
Yeni bir şey mi?
Hayır!
Türk siyasetinin son 45-50 yılını çok iyi hatırlayan biriyim.
Ak Partiden önce de böyleydi,
Ondan önce de, ondan önce de, daha daha önce de böyleydi…
Erdoğan malumu ilam kabilinden bir gerçekliği söyledi,
Ve söylemeye devam ediyor…
Bugün bu sözleri eleştiren muhalefet iktidar olsa durum farklı mı olurdu?
Hiç sanmıyorum…
 
************
 
Tarım Bakanı: "Hedefimiz üç yıl içinde et ithalatını bitirmek.” demiş.
Aklıma şu söz geldi:
"Olric, insan nedir, biliyor musun? 
Ağaçları kesip kâğıt yapan sonra o kâğıda "ağaçları koruyun.” yazandır."
Oğuz Atay yaşasa kanımca bugün de şöyle derdi:
"Olric, et ithalatı nasıl bitirilir, biliyor musun?
Canlı hayvan ithal edip sonra o hayvanları keserek et yapıp sonra da et ithalatını bitirdik, denerek…"
 
**********
 
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu üzerinden algı-olgu konusunu ele almış.
Tane tane ve özetle, çok da güzel anlatmış.
TV’de tartışmak, Kurum’un işine yarar demiş.
Neden?
Olgular algıların önüne geçer de o yüzden demiş.
Tamam da Muhterem,
Gerçeklik, gerçeği yenmişken,
Polemik, projeyi yemişken,
Siyasal zemin, inat rengine boyanmışken,
Siyasetin gündemi "Her yol mübah" kampanyasına dönüşmüşken,
Acaba, gerçekten olgular algıların önüne geçebilir mi?
Pek sanmıyorum,
Ama keşke dediğin gibi olsa Ahmet Hakan…
Özgür Özel’le de ilgili bir şeyler demiş.
Tespitlerine aynen katılıyorum.
Ama son cümlesi tam bir özet cümle olmuş: 
"CHP, hem iyi bir ikinci adamdan oldu hem de kötü bir birinci adama sahip oldu." demiş.
Fazla söze ne hacet…
 
***********
 
Murat Kurum’a Benden Birkaç Tavsiye
Sayın Kurum,
Kampanya ekibini, imaj makeri, öyle bakmayı, böyle giyinmeyi, şöyle yürümeyi,
Kısaca onu, bunu, şunu boş ver…
Sadece kendin ol,
Kendin gibi giyin, kendin gibi konuş, kendi gibi yürü!
Ve,
Erdoğan’ın emir eri filan denmesini umursama.
"Evet, Erdoğan varsa ben varım,
Bizler Erdoğan sayesinde bu noktalara geldik.
Bundan asla da gocunmuyorum!" de…
Erdoğan gibi yapma ama  Erdoğan’ın dediğini yap.
Erdoğan gibi konuşma ama Erdoğan’ın adamı gibi konuş.
Erdoğan’ın dile getirdiklerini kendi dilinle anlat.
Erdoğan gibi halka karış ama Erdoğan’la kendini karıştırma.
Ve, Erdoğan’ın halk nezdinde hâlâ var olan kredibilitesini, kendin gibi davranarak "oy"a tahvil et.
Ama sakın ha sakın,
Ben de Erdoğan’ın o dönemlerdeki yaşlarındayım,
Onun gibi giyiniyorum,
Onun tarzı bıyıklarım var,
Onun gibi uzun boyluyum
Ve, onun gibi İstanbul Belediye Başkan adayıyım, diye bir havaya kapılıp da Erdoğanlaşmaya çalışma!
Çünkü tutmaz, olmaz, olamaz,
Kabul görmez, eğreti kalır!
İstanbullu sadece Recep Tayyip Erdoğan’ı Erdoğan olarak tanır.
Aksi takdirde,
Erdoğanlaşma istek ve çabaların sandığa takılıp kalır!

***********
 
Ak Parti’ye ve Başkan Adaylarına Seçim Tavsiyeleri
—Tamam, Erdoğan dedi ve diyor ve halkta karşılık da buluyor.
Ama her başkan adayının kendini bir Erdoğan sanarak "Hizmet istiyorsanız bana oy verin.” demesi absürt kaçıyor,
Seçmeni itiyor, irite ediyor ve uzaklaştırıyor,
Tez elden bu söylemden vazgeçin!

—Bakanlar, başkan adaylarına destek olmak için sahada.
Bence konuşturmayın ve konuşmalarına engel olun,
Hele de teknokrat bakanları hiç konuşturmayın.
İyi niyet ve katkı isteklerinden asla şüphe yok.
Ama kaş yapayım derken göz çıkartabiliyorlar…

—Vali, alay komutanı, kaymakam vb. gibi kamu görevlileri başkan adaylarıyla seçim çalışmasına katılıyor.
Söyleyeyim: Faydadan ziyade zarar getiriyor,
Oy eksiltiyor.
Bu aklı veren her kim ise durumu adeta sabote ediyor!

—Bu seçim, bir yerel seçim,
Sanki iktidar olma veya kaybetme seçimi gibi bir algı oluşturuldu.
Üstelik tüm ülkede, tüm il ve ilçelerde olacak seçim sadece İstanbul’a kilitlendi.
Bence, büyük hata!
Neden?
"İktidar partisi, İstanbul’u kazansın da diğer büyükşehirleri kaybetse de önemi yok!" gibi bir hava yaratıldı.
"Ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul’u!!!" gibi…
Kimin işine yarar?
Kesinlikle İmamoğlu’nun…
Ki yarıyor da...
Eğer İmamoğlu kazanırsa yaratılan bu hava sayesinde 2028’in iki başkan adayından birisi belli demektir!
 
Son bir şey daha:
Murat Kurum ile Ekrem İmamoğlu’nun yarışına bakınca
Kick boks maçına çıkmış iki kişi görüyorum.
Birisi yıllardır kick boks yapmış ve özellikle son beş yılda en üst kategoride  dövüşmüş birisi;
Diğeri ise sadece boks yapmış ve ilk defa kick boks yapmak için ringe çıkmış birisi.
Maç başladı,
Birisi, sadece yumruklarını konuşturuyor;
Diğeri, yumruk/tekme/diş/kafa her şeyini kullanıyor.
Birisi, sürekli açık veriyor,
Diğeri, verilen her açığı değerlendiriyor.
Birisi, dövüş yarıya gelmişken nefes nefese,
Diğeri, maç ilerledikçe daha bir açılıyor…
Açıkcası hal ve ahval pek iç açıcı değil!..
Ne yapılmalı, çözüm nedir?
Çıktığı 17 kick boks maçını (seçimi) nakavt ile kazanan büyük ustanın/adeta kick boksun kitabını yeniden yazan reisin devreye girip vereceği taktik ve sağlayacağı motivasyonla maçı çevirmesi…



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber