Ne zaman ki; büyük bir felaket gelir,
Kim el uzatır, kim sırtını döner, kim kaderine terk eder, anlar ve görürsün.
Ve en önemlisi, en kallavisi;
Eski-asıl-değişmez dostun dost olduğunu anlar, gözünde büyüttüklerinin önemsizliğini fark edersin.
İşte o zaman her şey daha aşikar hale gelir.
KKTC…
Ada-Yavruvatan şimdilerde böylesi bir psikoloji yaşıyor.
Kıbrıs Yönetiminden halkına kadar tek ve yegane beraberliğin yine ve ancak Türkiye ile olabildiğini yaşıyorlar.
Virüs Pandemi’si tornusol gibi oldu, aslında…
KKTC – Türkiye ilişkisinin öneminin yeniden görülmesi ve başka ülkelerin Kıbrısa bigane kalışı açısından önemli bir vetire oldu.
İngiltere…
Ada sakinlerinin hayranlık duyduğu ülke.
Ki, İngilizlerin de tatil için en itibar ettiği öznel ve farklı, özel bir coğrafya.
Pandemi yaşandı peki İngiltere Kıbrıs için ne yaptı..
Hiçbir şey.
Rum Kesimi;
Dalga geçer gibi, sanki bir köye gönderir gibi dört-beş paket tıbbi malzeme gönderiyor.
Haaa…
Çok şükür KKTC'nin ihtiyacı var mı İngiltere veya başka birilerinin desteğine…
Yok…
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti özellikle Pandemi sürecinde Ada'yı hiç yalnız bırakmadı.
Dört uçak dolusu yardım malzemesi gönderdi.
Ada sakinlerinin yalnızlık, korku ve gariplik psikolojisine girmesine asla müsaade etmedi.
Teknik ve personel desteği, malzeme, tedbirler ve önlemler konusunda Türkiye’den ayrıymış gibi düşünmedi ve sanki; bir Bozcaada, Gökçaada gibi itina gösterdi, hassasiyet içinde oldu.
KKTC'li vatandaşlarımızın bir kısmı Türkiye konusunda hep mesafeli ve biraz da negatiftiler.
Fakat bu virüs Pandemisi bizi birbirimize daha da yaklaştırdı.
Ada halkı da; tek dostun, zor gün dostunun yine Türkiye Devleti ailesi olduğunu gördü, fark etti.
Yok çünkü yok…
Sevgili KKTC'li dostlarım,
Ada halkı…
Siz ne yaparsanız yapın Türk'sünüz.
Uyruk, milliyet, aidiyet, mensubiyet Türk…
Ve Türk olduğunuz sürece başka dostunuz yok; Türkiye'den…
Belki kimi provakatif kötü niyetliler Türkiye konusunda olumsuzluk yayabiliyorlar.
Bunlara kanmamak lazım.
Çünkü inanın bizim bizden başka kimsemiz yok.
Türkiye halkı da, devleti de, yönetimi de KKTC'yi çok seviyor ve asla ayrı görmüyor.
Günlük güneşlik zamanlarda Avrupa ülkelerinin sıcak, sempatik, hümaniteryan laflarına bakmayın.
Zor anlar, kriz anları ve salgın gibi dönemler kişilerin de milletlerin de gerçek yüzünü ortaya koyar.
Ki, bu Pandemi sürecini sadece KKTC açısından değil; genel boyutla iyi yönetemeyen ve sınıfta kalan bir Avrupa ile karşı karşıyayız.
Yıllardır Ada'ya giden, yaşayan, bilen birisi, hala da yatırımları olan birisi olarak;
İnanıyorum ki, bu pandemi Türkiye-KKTC açısından yepyeni bir süreç ve sayfanın açılışı olacaktır.
Ada sakinlerinin bir kısmının Türkiye Devleti algısı daha olumlu şekilde ilerleyecektir.
Çünkü, kimi dönemlerde Türkiye aleyhtarı söz, söylem ve tavırlar görünse de; Türkiye hiçbir şey olmamış gibi, olması gereken gibi, evlatları arasında ayrım yapmayan bir baba gibi KKTC için de yapması gerekeni yaptı, olması gerekeni yaptı/yapıyor/yapacak.
Kaldı ki; Ada halkının kahir ekseriyetinin Türkiye için hüsnü zan ve pozitif duygular içinde olduğunu; art niyetli manipülatif birilerince kafası karışık kesimin de bu vesileyle olumluya kanalize olacağını düşünüyor ve gözlüyorum.
Çok şükür Ada virüs konusunda çok başarılı bir süreç geçirdi, geçiriyor.
Hem sakinlerin bilinçli davranışları,
Önlem ve tedbirlere olan riayet,
Türkiye'nin azami ihtimamı ve kol kanat germesi,
Ve de coğrafi olarak ada olmaktan ve giriş-çıkışları kontrol konusunda sıkıntı yaşamamaktan dolayı en az hasarla süreci yönetiyor.