Kış Kış'lığını, Rus Rus'luğunu yaptı..!

Zaman; "ben demiştim, söylemiştim. İktidar şöyle yapmasaydı, Erdoğan şunu yapsaydı" diye konuşma zamanı değil.

Zaman; dahili ihtilafları rafa kaldırıp stratejik, dikkatli, akıllı ve akılcı "intikam" zamanıdır.
Birkaç noktaya dikkat çekmek ve tespitte bulunmak istiyorum.
Öncelikle ve özellikle soğukkanlı agresif, akıllı cesur, diplomatik askeri hareket etmek zorundayız.
Devletimiz ve askerlerimiz mutlaka gerekeni yapacaktır.
Buna eminim ve herkes emin olsun.
Evet, kabul ve tahammül edilemez kalleş ve kahpece bir saldırıya maruz kaldık.
Kış kış'lığını, Rus Rus'luğunu yaptı.
Ama içeride sığınmacılara dönük kaşıma ve provakatif söz ve söylemler işitiyorum.
Sakın ha bu tarz komplo teorilerine pirim vermeyelim, algı operasyonlarıyla hareket etmeyelim.
Yoksa asıl kaybı o zaman veririz.
Sakin olalım demiyorum ama soğukkanlı olmaya mecburuz.

Diğer bir husus;
Görünürde Rejime ama asıl Rusya'ya mutlaka misliyle karşılık verilmelidir ve verilecektir.
Çünkü Rusya muhatabının Ukrayna olmadığını farketmeli.
Kırım'a çökerken Ukrayna aciz kalmış uluslararası kamuoyu kısık sesiyle engel olamamıştı.
Suriye konusunda ise aynı şeyin olamayacağının gösterilmesi şart ve mutlaktır.
Bu bağlamda; ister Rejim Güçleri diyerek, isterse de doğrudan ama bir şekilde Rusya'ya zayiat verdirilmeli ve Putin silkelenmelidir.

Bunun için ne yapılmalıdır, yapılacaktır..?
TBMM savaş kararı almalı mıdır.?
Kesinlikle almalıdır.
Kararlılık ve caydırıcılık için bu şarttır.
Bu bağlamda Trump'la yapılacak muhtemel görüşme ve NATO'nun tavrı çok önemlidir.
Erdoğan Trump'tan ve NATO'dan muharip güç istemeyecektir.
Muhtemelen Rusya'nın Suriye'de kurduğu hava savunma sistemlerinin etkisizleştirilmesini talep edecektir.
Bu tesis edildiği takdirde sahadaki Suriye Milli Ordusu ve TSK, kara harekatını rahatlıkla realize edebilecek güç ve sayı ve yetenektedir.

Hava destekli bir harekatla çok hızlı şekilde en güneydeki gözlem noktamızın güneyine de inilecek potansiyel ve kabiliyet mevcuttur.

Eğer Trump ve NATO bu desteği vermezse ne olur.?
Türkiye durmaz ve siyasi hedeflerine uygun askeri harekatı yine başlatır.
Zor olur, sıkıntılı olur, riski fazla olabilir.
Ama Rusya'nın askerlerimize saldırısını sineye çekmez, şehitlerimizin intikamından vazgeçmez.
Kendi göbeğini kendi keser.
Bunun aksi hezimet duygusudur ve psikolojik kayıptır.
İki bin yılı aşkın devlet geleneğine sahip Türkiye bu ricat ve hezimet duygusunu yaşamaz, yaşayamaz.
Ağır bedel ödese de; daha ağır bedeller ödetir, ödetmelidir, ödetecektir.
Türk Hava Kuvvetlerinin kabiliyet ve potansiyeli Suriye hava sahasına girmeden de hedefleri vurabilecek ve etkisiz hale getirebilir imkandadır.

Eğer Batı ve ABD böylesi kritik kavşakta Türkiye'ye kısmi de olsa destek (Rus hava savunma sistemlerinin etkisizleştirilmesi) vermezse mültecilerle ilgili Avrupa kapılarının açılmasının bedeliyle yüzleşir. Bu ise AB için çok ağır sonuçlar doğuracaktır.


Şuanda Başkentte toplantı ve planlama devam ediyor.

Sonunda mutlaka bir karar çıkacaktır.
Çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Cin şişeden çıkmıştır ve Rusya-Putin'le hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Gerçi eskiden de güven veren bir şeyler yoktu ama devam eden bir müştereklik vardı.
Ama Putin denen bu şahısla dün de "yoldaş" olunmayacağı bir realite idi.
Bu yaşanan alçaklık "ayıdan post, Rus'dan dost" olmayacağını acı bir şekilde güncellenmiş boyutla gösterdi, yaşattı.

Gelinen noktada;

Her ve çok boyutlu bir planlama ile, akıl ve akılcı diplomasiyi ihmal etmeksizin,
Uluslararası toplumu hareketlendirerek,
Düşmanın düşmanı dosttur  yaklaşımıyla ittifaklar oluşturarak,
Afrin, El Bab, Tel Rifat, Cerablus, Azez bölgelerinde güvenlik tahkimatı yaparak,
İçeride safları sıklaştırıp; ihtilafları bir süre unutarak,
İyi planlanarak oluşturulan stratejik hedefler vurulmalı ve ciddi zayiatlar verdirilmelidir.
Boğazların ve hava sahasının Ruslara kapatılarak izole edilmesi de dahil; elektronik tedbirlerle Suriye sahasında uçuşlarının engellenerek hava unsurlarının etkisizleştirilmesi gibi olabilirliği mümkün her türlü enstrüman sahaya sürülmelidir.

Soçi mutabakatına iyilikle uymayıp; üstüne üstlük askerlerimizin şehit olmasına sebebiyet veren Rusya'ya anladığı dilden karşılık verilmesi artık kaçınılmazdır.

Böylelikle haftalardır masada oyalama taktiği güderek sahada ilerleyen ve sürekli alan kazanmaya çalışan Rusya'nın en güneydeki "Türk gözlem noktasının" da güneyine inmesi sağlanacaktır.

Şuanda masa yıkılmıştır; yıkan Rusya'dır ve yaptığının bedelini ödemeden de masa yeniden kurulmamalıdır ve kurulamaz.

Aksi takdirde Rusya'nın Suriye sahasında alan kazanmaya dönük terörize eylemleri durmayacak ve her geçen gün pervasızlaşarak devam edecektir.

Son olarak;

Bu geceyi unutmamalıyız, unutturmamalıyız ve mutlaka "intikamını" almalıyız.
Acımız büyük, içimiz kavruluyor, yüreğimiz yanıyor.
Hiçbir şey içimizi soğutmaz.
Ama bugün, Erdoğan'ın moral ve motivasyonumuzu canlandıracak, bir nebze olsun yüreğimize su serpecek ve Türkiye'nin güç ve kudretini dosta düşmana duyuracak ve şehitlerimizin "intikamının" misliyle alınmaya başladığına dair bir açılama yapacağını düşünüyorum.

Tüm şehitlerimize Rabbimizden rahmet ailelerine ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum.

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber