Hatta şimdi bu yazının yeri mi idi diye söyleyenler oldu…
Duyumum yok ve bildiğim bir şey de yok.
Ama ben 12 Eylül 1980 darbesi ve sonrasını yaşadım.
Bir darbenin ülkeye ne getirip getirmediğini bilen biriyim.
Bireysel ve toplumsal hayata vurduğu darbeyi yaşayarak görmüş biriyim.
Evet; kaygı ve endişelerim var.
Tedirginliğim var,
Bu yüzden de ikaz, uyarı ve uyanık olmak bağlamında dikkat çekmek istedim.
Sözcük olarak kullanmayı bile sevmediğim olaya ve gidişata parmak basmak istedim.
Çünkü;
Darbenin acısını çekmeyenler ne demek olduğunu bilemezler.
Darbe döneminde yaşayıp da darbeye alkış tutanlar hiç bilemezler.
Hal böyleyken ben bilirim ve inanırım ki; "en kötü sivil idare bile darbe yönetiminden daha iyidir."
Darbelerin ayakları baş, başları ayak ettiğini gördüm, yaşadım.
Ve bir darbenin kamu yönetimine, ekonomik gidişata ve toplumsal hayata darbelerini bizatihi gözledim, hissettim.
Darbe öyle birşeydir ki; önüne herşeyi katıp, süpürüp giden bulanık bir sel gibidir.
Sadece iktidarı düşürmez.
Muhalefete de hayrı olmaz. Siyaset kurumunu toptan yok eder, hepsini aynı çuvala koyar ve demokrasiyi rafa kaldırır.
Bu nedenle, bırakın taraf olduğum siyaseti; tamamen karşıt ve zıt fikirde olduğum bir siyasete de yapılacak olsa; düşüncem, tepkim, duruşum değişmez.
Ama’siz, Fakat’sız, Lakin’siz karşıyım.
Millet iradesine sekte vurulmasına karşıyım.
Kötü bile olsa, kötü yapılıyor bile olsa siyasetin siyasetle değişmesinden yanayım.
Seçmen iradesi ve sandıkla değişmesinden yanayım.
Birilerinin gelip "harç bitti, yapı paydos" diyerek silahla, manipülasyonla veya toplumsal kin ve garezi hareketlendirip, sosyolojinin sinir uçlarına baskı uygulayarak oluşturulan kuraldışı girişimlere şiddetle karşıyım.
Bu yüzden, iktidarı ve muhalefetiyle belki de tek uzlaşma noktası oluşturulacak ana konu darbeye karşı olmak ve darbeye güzelleme yapmamak ve her türünü lanetlemektir.
Siyaset kurumu unutmamalıdır ki; darbeler siyasete düşmandır ve birini diğerine tercih etmez.
Hatırlayın Kenan Evren’in sözlerini ve 12 Eylül Darbesini…
Sağcısı da solcusu da aynı koğuşlara koyulmadı mı.!
Demirel de, Ecevit de, Türkeş de, Erbakan da bir arada ve aynı akıbete maruz kalmadı mı.!
Darbe gecesi "en kısa zamanda demokrasiye dönülecektir" sözleri unutulmadı mı.!
Ülke darbecilerin "çiftliğine" dönüşmedi mi.!
Darbe öncesi şikayet edilen durum ve istikrarsızlığa bile rahmet okutulmadı mı.!
Bu yüzden uyardım, uyarmak için yazdım.
Kimse kızmasın sadece kendimi düşünerek yazmadım.
Herkese yazdım; tüm siyasete hitaben yazdım.
İyi darbe, kötü darbe yoktur. Darbenin hepsi kötüdür, kötücüldür ve iyi bir yanı yoktur.
Peki ümitsiz miyim…Kesinlikle ümitliyim.
Ama ümit tedbiri yok saymaz.
Şunu da biliyorum ki; korkulu rüya görmektense uyanık olmak evladır”.
Ümitli olmak dikkat çekmeyi, tedbir uyarısını; kaygı ve endişe paylaşmayı gereksiz kılmaz.
Dost acı söyler bağlamındaki sözlerim sakın ola ki; yanlış anlaşılmasın, art niyet aranmasın ve özellikle de ümitsizlik anlamına gelmesin.
Ümidin artması, kaygı ve endişelerin azalması için yazdım.
İçinden geçirmek gibi bile olsa sempati duyanları uyandırmak için yazdım.
Kimi iş ve işlemlerini eleştirsem de hükümetten yana olduğum ve bir an evvel alınması gereken tedbirlerin ifası için yazdım.
Hükümetin alternatifi sandık ve seçmen iradesiyle oluşur ve kesinlikle ve sadece başka bir siyasi partidir.
Hükümetin bazı icraatlarında yanlışlık olması, siyaset kurumunu toptan yok etmek ve sildim, attım, bitirdim ve yönetime el koydum demeyi asla ve asla meşru kılmaz.
Harici müdahale gayrı meşrudur.
Ahlaksız ve gereksiz el atmadır.
Ümitliyim çünkü;Erdoğan’ın genel gidişata dair eksik ve aksaklıkları, yanlış politikaları, art niyetli girişimleri, yatanları, kaçak güreşenleri, yorulanları, içten pazarlıklıları, cebini-uçkurunu düşünenleri, açık alanda sessiz kapalı alanda bülbül gibi eleştirenleri gördüğünü bildiğini ve çok yakın zamanda radikal şekilde el atacağını biliyor ve inanıyorum.
Dışarıdan darbe hesabı yapanlara ve onların iç işbirlikçilerine meydanın boş olmadığını bugün yarın göstereceğine inancım tam.
Cumhurbaşkanı’nın küresel ve yerel konjonktürün farkında olduğunu ve yeri geldiğinde iktidar ve siyaset kurumu için en doğru yaklaşımı göstereceği aşikar.
Kamuoyunda söylenen sözlerin, söylentilerin, yorumların hatta uyarı ve ikazların farkında ve tedbire dair adımlar ve radikal kararlar arefesinde olduğu kanaatindeyim.
Evet ümitliyim..
Çünkü bu millet bu defa herzamankinden daha müteyakız, bilinçli ve algıları açık haldedir.
Millet, kendi irade ve inisiyatifini yok edecek harici kişi ve kirli ellere meydan ve imkan veremeyip, müsamaha göstermeyecektir.
Ümitliyim, çünkü;
Kaygı ve endişeye sevkeden husus ve yanlışlardan malzeme çıkartmak isteyenlere Erdoğan’ın deneyim ve liderliği, hem de bu milletin basiret ve feraseti, geçit vermez ve vermeyeceğini 15 Temmuz’da bir ilk olarak gösterdi ve yaşadı.
Ümitliyim;
Her devrin değişmezlerine rağmen yaşadığımız devir, algı, ilgi ve olguların çok hızlı değişip dönüşebildiği bir özellik göstermektedir. Yeni kuşak, yeni nesil, yeni jenerasyon eski yönetsel yaklaşımlara, eski darbe paradigmalarına ve eskimiş zihniyetin güncellenmesine müsaade etmeyecek farklı algı ve bakışaçısına sahiptir. Bu yeni kuşak, özgür ve özgünlüğünden ödün verdirecek darbe pratiklerine asla müsaade etmeyecektir.
İnanıyorum ki; çok geç olmadan gidişata dair gerekenler yapılacak, kaygı ve endişelerimiz azalıp, ümitlerimiz artacaktır.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.