Katar krizi nasıl bitecek..?

Bunlar Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Maldivler, Yemen ve Libya.

Bu ülkeler Katar’la bütün diplomatik ilişkileri en üst düzeyde bitirdiklerini açıkladılar.

Bu ambargoya neden olan sebepler ne idi?

Katar’ın terör örgütlerine destek verdiği ve İran’la yakınlaştığı iddiası…

1- Katar Yemen’de Husi’lere destek veriyor,

2- Katar Müslüman Kardeşler’e destek veriyor,

3-Katar El Kaide ve Hamas’a destek veriyor,

4-Katar İran’la yakınlaşarak Selefi/Vahhabi arap ülkeleri için tehlike arz ediyor.

İsnat ve iddia edilen nedenler bunlar,

“Algı operasyonu” ile dile getirilen nedenler bunlar,

Hani vardı ya, tarih kitaplarında hep okurduk; “Avusturya-Macaristan veliahd’ının bir Sırplı öğrenci tarafından Saraybosna’da öldürülmesi 1. Dünya Savaşı’nın nedeni” diye…

Bu nedenler de aynen böylesi bir görüntüsel nedenler örgüsü,

Sanki kurt’un kuzu’yu yemek için “suyumu bulandırıyorsun” kabilinden dile getirilen nedenler…

Ama işin arka planındakiler sadece bunlardan ibaret değil.

Kaldı ki; Katar da Suudi’ler gibi Selefi  anlayışa sahip bir ülke,

Suriye politikasında Suudi’lerle aynı safta yer alıyorlar.

Peki bundan sonra ne olacak…?

Rusya konuyla ilgili taraflara itidal, diyalog ve diplomasi işletilmesinden yana bir tavır sergiliyor.

Putin Katar Emiri Şeyh Tamim’le yaptığı görüşmede diyalog yolunun altını çizdi,

Trump Katar karşıtı bloktan yana beyanda bulunsa da Dışişleri Bakanı taraflara itidal tavsiye etti,

ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük askeri üssü Katar’da bulunmaktadır.

Katar ise ılımlı, uzlaşıcı ve krizin sona ermesine yönelik adımlar atıyor. Ambargo uygulayan ülkelere karşılık verilmeyeceğini söylemesi de yine bu uzlaşmacı yaklaşımının adımıdır.

Erdoğan telefon diplomasisi başlattı.

İki gündür 7 ülke devlet başkanı veya yöneticisiyle görüşmeler yaptı. Görünen o ki; Putin de Sünni dünyanın lideri olarak düşündüğü Erdoğan’ın bu krizde arabulucu olması yönünde bir irade içinde.

Hem Katar’la, hem de Suudi Arabistan’la iyi ilişkiler içinde olan Erdoğan’ın tavır ve yapacağı diplomatik girişimler sorunun çözümünde etkili bir süreç olacaktır.

ABD’deki kaynaklarımdan edindiğim diplomatik gayrı resmi izlenimler de bu yönde görünüyor.

Erdoğan’ın diplomatik girişimleri bu sorunu nasıl çözebilir? Çözüm alternatifleri nelerdir?

Katar İhvan ve Hamas üyelerine dair karşıt blokun istediği bazı adımları atabilir. Ki bu konuda Hamas üyelerinin Katar’dan çıkışı bu konuda iyi niyet göstergesi olan bir adımdır.

ABD ve ambargocu ülkelerin İran karşıtı tavırlarına uygun bazı uygulamalar kabul edilebilir.

Yemen politikasını yeniden gözden geçirebilir,

Katar’da bir “Saray Darbesi” sonucu Emir değişebilir.

Arap ülkelerinde saray darbeleri çok meşhurdur. Zaten Katar Emiri Şeyh Tamim’in babası da henüz 63 yaşındaki iken gelen dış baskılar sonrası bir iç darbeyle yönetimi 33 yaşındaki oğlu El Tamim’e bırakmak zorunda kalmıştı. Bu “saray darbesi” göstermelik şekilde de tezahür edebilir.

Arap Monarşi’lerine tehlike arzeden bir yayın politikası güden El-Cezire televizyonunun “Post-Arap Baharı” şeklinde ortaya çıkan ve diğer Körfez Monarşileri için tehlike arzeden söylemlerine ayar verilebilir.

Erdoğan’ın Katar, Arabistan, Kuveyt, Rusya ve ABD arasında yapacağı görüşmeler hangi alternatifin cari olup, sorunun çözümüne gidileceğini gösterecektir.

Böylesi krizlerde arabuluculuk iki ucu ateş bir durumdur,

Çok zordur,

“Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” durumudur.

Adeta ateşten gömlektir,

Ama böylesi bir anda Türkiye’nin ve dolayısıyla Erdoğan’ın soruna uzak ve etkisiz kalması düşünülemez.

Katar sadece 11 bin km karelik bir ülkeden ibaret değildir.

Bütçesi yıllık 50 milyar dolar civarı fazla veren bir ülkedir,

Dünyanın en zengin doğalgaz rezervine sahip topraklardır,

Tarihinde Türkiye tarafından bir vali eliyle yönetilen bir şehirdir,

BAE’ne katılmayı kabul etmeyip bağımsızlığı seçen yedi emirlikten biridir,

Fiziki olarak küçük bir coğrafyaya sahip olsa da, etkileri tüm Ortadoğu’yu saracak karışıklıklara sebebiyet verecek “özgül ağırlığa” sebep bir ülkedir.

Zaten tarihin en büyük karışıklığını yaşayan ülkemiz ve hinterlandındaki ülkelerin yeni bir krize düşmemesi için bu süreç şu veya bu şekilde çözüme kavuşacaktır.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin ülkemizi de hedef alan sinsi ve anti Erdoğan yaklaşımına rağmen bu kriz sona ermek zorundadır.

Tüm bu nedenlerle Erdoğan’ın başlattığı telefon diplomasisi özellikle Arabistan, Kuveyt, Rusya ve ABD’nin de nezareti ve desteğiyle bir çözüme kavuşacaktır.

Adına ne denirse densin; ister mekik diplomasisi, ister arabuluculuk ve isterse de telefon diplomasisi bu sorun bitmek zorundadır.

Rusya’dan, ABD’den, Arabistan’dan ve Kuveyt’den  gayrı resmi aldığım bilgiler bu yöndedir.

Bu kriz ABD’de Trump’ın elini güçlendiren bir sorundur. Bu kriz sayesinde Arabistan’la 380 milyar dolarlık anlaşma yapan Trump iç muhaliflerine karşı elini güçlendirmiştir.

Ve eminim ki, anlaşmaya konu paralar ödenecek ama ABD’nin teslim ifasını gerektiren mal ve silahlar Arabistan’a verilmeyecektir.

Yani 380 milyar dolar Trump’ın elini güçlendirmek için amiyane deyişle verilmiş bir “haraç”tır.

ABD ve Trump ise bir taşla birkaç kuş vurmanın keyfini tatmaktadır.

Çünkü iç siyasete dair hem kozlarını artırmış olacak, hem  İran karşıtı cepheyi genişletmiş olacak, hem Arabistan’nın gazını almış olacak, hem bu coğrafyada etkinliğini artıracak, hem de, Katar gibi “kilit” bir ülkeye ayar vermiş, ehilleştirmiş olacaktır.

Ama Katar Bahreyn’leşmeyecek, Arabistan’nın bir vilayetine dönüşmeyecek, Bahreyn gibi zenginliklerini Suud’ların emrine bırakmayacaklardır.

Erdoğan çok zor bir süreci başlattı,

Eminim  ve inşallah; Kuveyt Emiri’yle işbirliği içinde, zor gününde yanında olan Emir Tamim’i yalnız bırakmayacak, Suudi yönetimini memnun edecek, İran’la yeni husumetler doğurmayacak, ABD ve Rusya’nın kabul edeceği bir çözümle krizi sonlandıracaktır.

Aksi takdirde kriz dolaylı yollarla bizi istemesekte zor durumda soka bilir.Bu nedenle biliyorum ve umuyorum ki; Sayın Cumhurbaşkanı Katar konusunda son derece hızlı ve yapıcı hareket edecektir.

Allah yardımcısı olsun.

Bir sonraki Bir Portre yazımda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
OGÜNhaber