"İyilik" insanın has evladı,
"Kötülük" ise reddedilen, şeytana uymuş üvey evlattır..
"İyilik" bizdendir,
"Kötülük" ondandır, şundandır; bizden olmayan herkes ve her şeydendir.
İnsan denen varlık nasıl bir oportünist yahu..
Nasıl bir azmanlaşmışlık..
Nasıl bir faydacılık...
Halbuki; "kötü-kötülük" de, "iyi-iyilik" gibi insanın has ve öz evladıdır.
Ne garip değil mi; şu insan denen mahluk..
Şeytana uydum der..
Şeytana...
Kötülük yapınca...
Peki iyilik yapınca neye uydun.!
Yooo...
İyilik kendindendir, erdemidir, faziletidir.
Günah keçisi şeytandır.
İyi ki şu şeytan varmış...
Merak ediyorum; şeytan olmasaydı insan denen mahluk, şer ve şirretine neyi ve kimi sebep gösterecekti..
Bir de derler; "aslında insanın doğası iyidir, iyiliğe yatkındır. Kötü seytandandır".
Kimse kızmasın ben buna katılmıyorum.
Bir de dinsel referanslar bulunur; kötülüğün şeytandan olduğuna dair...
Dini referans demişken;
Peki "Kötülükten" arınma ayı olan
Ramazan'da dahi;
İnsan'ın insana,
İnsanın doğaya,
İlgi ve merhametimize emanet edilmiş olan hayvanlara,
Faydalanmamız için verilen nimetlere,
Akıldan, insaftan, vicdandan yoksun ve merhametsizce yapılan "kötülükler" de mi, şeytanın tuzağına düşmektir.!
Şimdi soruyorum kendime ve hepimize;
Her Müslüman'ın malumu olan dini referansta Allah;
Ramazan'da ikram edin buyurur ve şeytanın bir nevi bağlandığnı söyler..
Böylece "insanlar şeytanın tuzağından uzak olup,
Ramazan'ı kutsiyetine uygun şekilde ifaya çalışırlar" inancımız nerede...
Bence en önemli referans; şeytanı bahane etmek değil,
Aynaya bakınca gördüğümüz kendi silüetimiz olmalı..
Vah insanoğlu vah..
Fıkrada bahsedilen gibi;
Sen her haltı edersin, her naneyi yersin, her cürmü işlersin sonra da;
"Allah'ım affet, şeytana uydum" dersin.
Bırak ya, bırak.
Senin yediğin halt şeytanın bile aklına gelmez.
Ki, o malum fıkrada (bilenler bilir) şeytan da zaten; "beni kötülüğüne kaynak gösterme. Senin yaptığın benim bile aklıma gelmezdi" der.
Dön bak kendine ey insan.Kötü ve kötülüğün kaynağı senin bitmek tukenmek bilmez arzu, istek ve hırsın değil mi..!
Kötülüğün de anavatanı tıpkı iyilik gibi senin bedenin, ruhun, vicdanındır.
Bir de "kötü ve kötülüğü" zemmedip, iğrençliğini anlatırken hayvanla benzeştirmeler yapılır.
Boşuna yapma bence....
Çünkü hayvan kötülük yapmaz, yapamaz.
Hayvanın başka bir hayvanı öldürmesi bile kötülük değildir.
Çünkü "kötülük" denen melanet insan aklının ürünüdür.
Çünkü hayvan nefret etmez,
İşkence etmez.
Ama insan hükmettiği ve elinin altında olan kendi türüne işkence de ediyor, zulüm de ediyor, can da çekiştiriyor insanlık var oldukça da bu durum devam edecektir.
Yok efendim bir de "iyilik" mutlaka kazanırmış.
Hiç sanmıyorum.
Münferit örnekleri genele sokarsak hadi buyurun aksini gösterin...
Ben de sözlerimi geri alayım, hemen.
Şu soru aklıma geliyor ve düşünüyorum,
Düşündükçe de ikileme giriyorum.
Kötülüğe karşı durmak için hep iyi mi olmak lazım,
Yoksa kötü kadar kötü veya kötüden daha mı kötü olmak lazım...
İlkinin örnekleri insanlık tarihi kadardır ve işe yaramamıştır.
İkincisi işe yarar mı peki ?
Sanmıyorum; çünkü kötülük kötülüğü üretti durdu hep...
Paradoks gibi..
O yüzden de;
Aydınlık gibi karanlık da, insanın bir boyutudur.
Öncelikle "kötü-şeytan" paradigmasından vazgeçelim.
Kötülüğü zihinlerin en kötüsü diye bilinen "metafizik-mistik-dinsel" bir kötü olan şeytana havale etmeyi bırakalım.
İkinci etapta ise, her türlü kötülüğün anası olan "arzu-hırs ve benliğe gem vuralım.
Bu da emek ister, gayret gerektirir.
Neme lazımcı olmamayı,
Kendimizle mücadele gerektirir.
Bu sonuç verir mi peki..
Belki vermez, vermeyebilir, vermeyecektir de..
Ama hiç olmazsa, "kötülüğün" çoğalmamasına, azalmasına, minimize olmasına imkan sağlar, zemin oluşturur.
Umuyor ve diliyorum ki;
Allah'ın arınma ve nefis muhasebesi için bahşettiği eşsiz
nimet
Ramazan'ı ve iki gün sonra
inşallah ihya edeceğimiz
Kuran-ı Kerim'in ilk ayetinin indiği gece olan
Kadir Gecesi'ni; içimizde ki "kötülükten" uzaklaşmak için fırsata çevirebiliriz.
Demem o ki sevgili dostlarım; "nefsimize hakim olup, kötü ve kötülükten uzak kalıp; iyi ve iyilikle işbirliği yapmamız şeytana rağmen bizim elimizde ve irademizdedir."
O halde haydi
Bismillah...
Hala vakit varken bu
Ramazan-ı Șerif'de;
Rabbimiz'in "
Emr-i Bi'l-Ma'ruf Nehy-i Ani'l-Munker" yani "iyiliği emretme, kötülükten alıkoyma" buyruğunca "kötülüğe" darbe vurup "iyiliği" ihya için ilk adımı atalım.
Ne dersiniz; böylesi daha
insani olmaz mı?
Not: Önümüzde iki güzel gün var. Salı günü 19 Mayıs, Türk Milleti'nin bağımsızlık ve özgürlük umutlarının inanca dönüştüğü, kurtuluş ateşinin yakıldığı ve aydınlık bir geleceğe olan inancın kuvvetlendiği gün,
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ve salı gününü çarşamba'ya bağlayan gece
Kadir Gecesi...
19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı kutluyorum. Bin aydan daha hayırlı olduğuna inandığımız Kadir Gecesi'nin hürmetine
Rabbim dünyamızı saran Covid-19 Koronavirüs denen illetten tüm masumları ve tüm dünyayı koruyup kollasın. Bu vesileyle de
İslam aleminin Kadir Gecesini kutlar ve sizlerin dualarınızı beklerim..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.