İngiltere'nin Southport kasabası…
Bir yaz okulunda bıçaklı saldırı olayı yaşanıyor.
3 çocuk hayatını kaybediyor, sekiz çocuk da yaralanıyor.
17 yaşındaki zanlı gözaltına alınıyor ama yaşı nedeniyle adı açıklanmadığı için ortalık gerilmeye başlıyor.
Neden?
Çünkü zanlının, sığınmacı/kaçak göçmen veya bir Müslüman olduğu ve bu nedenle saklandığı söylemi hızla yayılıyor.
Normal mi?
Değil,
Çünkü bir adli vakanın,
Hem de polis tarafından “terör veya ırkçı bir saldırı değildir” diye açıklanan bir vakanın bir anda yangına dönüşmesi asla normal değildir.
Ama öyle bir ortam var ki,
Öpözel planlanmış, hazırlanmış,
Olgusal ve algısal tüm zemin oluşturulmuş,
Sadece bir düğmeye basılması gerekiyor gibiydi.
Liverpool başta olmak üzere pek çok şehir gösterilerin merkezi haline geldi.
Sonra zanlının bilgileri açıklandı.
Sığınmacı değil,
Kaçak göçmen değil,
Müslüman değilmiş…
İngiltere’de doğan, İngiliz vatandaşı ve Ruanda asıllı bir Hristiyanmış…
Peki bu açıklamalar gösterileri durdurdu ve gösterici azgınlığını dizginledi mi?
Hayır ve hala devam ediyor!
Arkadaşlar!
Türkiye’de-Kayseri’de yaşanan ve kısmen de olsa başka bazı illerimize de sirayet eden olaylara ne çok benziyor değil mi…
Aynen öyle!
İç karışıklık ve kaos için en kullanışlı aparat olarak görülen “sığınmacılar”, yaşanan/yaşatılan göçlerle hemen her ülkede istenen sayı ve düzeye getirildi.
Rezerv ve yedekleme işlemi tamamlandı.
Zamanlama çerçevesinde şimdilik bekletiliyor.
Peki bu yaşananlar nedir derseniz;
Asıl sığınmacı fırtınasının testi/simülasyonu/provası...
Bu bağlamda şunu söyleyeyim; birkaç gün içinde İngiltere’de yaşanan sokak olayları bıçak gibi kesilecektir.
Tıpkı Kayseri’de olduğu gibi… Bunu hep beraber göreceğiz.
Şunu artık iyice görelim ve kabullenelim; Dünya’nın herhangi bir yeri ayrım gözetmeksizin istendiği anda ve istenilen şekilde karıştırılabiliyor ve kaos baş gösterebiliyor.
Düşünsenize;
İngiltere dünyanın kalbi/aklı ve yönetim merkezi noktasında bir coğrafya…
Keza Amerika,
Hakeza Avrupa…
Ama hiçbir coğrafya güvende değil ve güvenlik imtiyazı yok!
Benim son beş yıldır “Büyük Sıfırlama/Şalter İndirme/Kusursuz Fırtına/Yeni Dünya Düzeni/Yeni Parasal Sistem” diye sürekli yazdığım ve anlatmak istediğim durum, işte bugün ete kemiğe bürünerek karşımıza çıkan/yaşadığımız olaylar bütünüdür.
Şimdi yineliyorum ve diyorum ki:
Daha bunlar da ne ki…
Gerisi, daha gerisinde…
Coğrafyalarda derin iç karışıklıklar yaşanacak,
Siyasi suikastlar umulmadık ve şaşkınlık verici boyutta vuku bulacak,
Terörizasyon üzerinden hükmetme eylemleri artacak,
Ortadoğu daha da karışacak,
Hindistan odaklı yeni ve şaşırtıcı gelişmeler yaşanacak…
Türkiye özelinde ise önümüzdeki bir yıllık süreç son derece kritik; alışılmışın dışında/farklı/yerleşikleşen durumları değiştiren yeni gelişmeler kapıdadır.
Haziran-2025’e kadar Türkiye ekonomisinde/siyasetinde/sosyolojik refleksinde olağandışı gelişmeler beklemek/öngörmek ve düşünmek abartı olmayacaktır.
Dünyanın tamamı için su iyice bulanıyor.
Türkiye de bu durumdan azade değil ve hatta ziyadesiyle nasibini alacak; yaşanan değişim kasırgası/kargaşa tehlikesi/ekonomik sefalet olgusu maalesef Türkiye için de belirleyici olacaktır.
Son sözüm:
Dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan herhangi bir olay tesadüfen/spontane veya kendiliğinden olmaz...
Gelişmelere tesadüf veya doğalite gibi bakanlar en büyük yanılgıya düşenler olacaktır.
Not:
1 Ağustos’ta/yedi gün önce yayınlanan bir önceki yazımda Hamas Lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesiyle alakalı şöyle demiştim:
“Hamas’da yönetimsel bir değişiklik düşünülmüş,
Buna İran da onay ve katkı sağlamış olamaz mı?..
Yahut da çok zorlanmış/sıkıştırılmış ve bu eylemin İran’da gerçekleşmesi konusunda mecbur bırakılmış olamaz mı?
Bundan sonra olacaklara ve Hamas’ın yeni yönetimine bakarsak bazı iz ve işaretleri göreceğimizden kuşkum yok!”
Evet,
Hamas’ın yeni lideri Yahya Sinvar oldu…
Radikal birisi,
Hatta 7 Ekim İsrail saldırısının da mimarı olarak biliniyor…
Halen Gazze’de olduğu söyleniyor…
Neredeyse Haniye ile eş zamanlı şekilde El Kassam Tugaylarından iki komutan daha öldürüldü.
Benimki soru sadece;
Acaba birileri Sinvar gelmeden önce mıntıka temizliği yaparak “görüşme/diyalog/diplomasi” yanlısı Hamas yetkililerini ortadan mı kaldırdı?
Çünkü bir tarafta Netanyahu gibi varlığını/iktidarını savaş pedalı çevirmeye borçlu olan ve durduğu an bisikletin devrilmesi gibi iktidarını da kaybedecek olan bir katliamcı ve politik varlığını radikalizme borçlu bir faşistik kişilik varken; Hamas cenahında Haniye gibi müzakereden yana/diplomasi taraftarı birinin ve onun yönetim tarzının hakim olması uygun olmazdı belki de…
Ve belki de bu yüzden Yahya Sinvar gibi İsrail’e karşı daha radikal/ölümcül/eylemsel intikamcı ve küresel kamuoyunda Filistinlileri daha müttehem duruma düşürecek olaylara imza atacak birinin olması gerekiyordu…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.