Hamas'ın İsrail'e saldırısı önlenemedi mi önlenmedi mi?

Soru şu:
Hamas'ın İsrail saldırısı neden önlenemedi?
Bence bu yanlış soru.
Doğru soru: "Hamas'ın İsrail saldırısı neden önlenmedi?" olsa doğru analiz yapılabilir ve isabetli okuma olabilirdi.
Ya da çok amiyane bir deyiş olacak ama "İsrail neden salağa yattı?" diyerek olayı irdelemeye başlamak çok daha doğru bir çıkış noktası oluşturabilirdi.
Yani İsrail'in bu saldırıyı önlenmek istenmediğine dair o kadar çok done var ki…
Tıpkı Amerika'da İkiz Kuleler'e yapılan "11 Eylül Saldırısı"nda olduğu gibi…

Bu noktada başka bir durum gündeme getiriliyor;

"Bu saldırı acaba Netanyahu hükümetiyle İsrail derin güçleri arasında oluşan ihtilaf sebebiyle mi yaşandı,
Veya iktidarda sıkışan Netanyahu'nun böyle bir kumpasa ihtiyacı mı vardı?"
Gidişata bakılınca bu ihtimallerin ikisinin de beslendiğini dikkate alırsak, ikisinin de etkili olduğu söylenebilir.
Ama olaya daha büyük bir perspektiften bakmak/daha derinlere inmek ve büyük resme odaklanmak bize daha doğru analiz imkanı verecektir.

Bu bağlamda tespitlerimizi sıralayalım;
—Hamas bu saldırıyı birilerinden destek almadan asla yapamazdı,
Ki, bu bağlamda İran'ın beyanları bile İran tarafından böylesi bir desteğin varlığına işaret ediyor.
—İsrail Devleti'nin güvenlik ve istihbarat birimlerinin haberinin olmaması mümkün değildi,
Ki, Ekim-Kasım aylarında bir saldırı beklentisini İsrail'de sağır sultan bile duymuştu.

Yigal Carmon diye bir adam var.
Boş ve sıradan bir adam değil.
Terör konusunda İsrail Başbakanlarına da danışmanlık yapmış birisi.
31 Ağustos tarihinde bir yazı kaleme almış.
Diyor ki:
"İsrail'e karşı bir savaşın eylül veya ekim ayında başlamasıyla ilgili her gün artan işaretler var.
Çok sayıda yaralanmaya yol açacak kanlı çatışmalar veya İsrail tarafına kayıplar verdirecek yeni silahların kullanılması bunu tetikleyebilir.
‘Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad tarafından kullanılabilecek yeni silahlar, -sözgelimi İsrail üzerine yağacak olağanüstü güçlü patlayıcılar ve füzeler- çok sayıda İsraillinin canını yakabilir. Öyle bir durumda, İsrail rutin terör karşıtı tedbirlerini aşan, hatta topyekün savaşa bile yol açabilecek geniş çaplı bir cevaba başvurmak zorunda kalabilir.''

Acaba,
Netanyahu hükümetinin veya İsrail istihbarat ve güvenlik birimlerinin Filistin tarafından gelecek ve öncekilerden farklı bir nitelik gösterecek bir saldırı ihtimalini konu alan bu yazıdan haberdar olmaması mümkün mü sizce?
—İsrail yedi saat süreyle sessiz kaldı ve saldırıya cevap vermedi.
Adeta saldırı tamamlansın/Hamas planlanan saldırıyı eksiksiz ifa etsin ve bir şeylerin zemini tam tekmil oluşsun dercesine..
—Son olarak ise saldırı sonrası başta ve özellikle Amerika olmak üzere Avrupa ülkelerinin tepkisi…
Sanki tahmin edilen, planlanan ve planlandığı gibi başlayan bir olaya karşı hazırlanmış bir açıklamalar silsilesi ve destek paketleri dillendirilmeye başlandı…

Arkadaşlar,
Son yedi-sekiz yıldır "Yeni Dünya Düzeni"nden "Yeni Bir Yüzyıl" planından ve küresel bazda yeni bir organizasyondan bahsedip duruyorum.
Defalarca, dünyanın herhangi bir yerinde görülen herhangi bir olayın ve hatta sıradan, kendiliğinden gibi görünen herhangi bir olayın aslında öyle olmadığını, bahsettiğim yeni dünya düzeni çerçevesinde planlandığını ve asla tesadüfe yer bırakılmadığını dile getirdim.
İşte bu olay da bu minvalde planlanan ve sahnelenen bir olaydır.
Bu olaya asla Hamas'ın başarısı veya İsrail'in başarısızlığı, istihbarat zaafı vb. gibi bakmadım bakmıyorum bakmayacağım!

Şunu sakın unutmayın;
Büyük bir şeylerin olması için gerekçe lazım,
Bu, bazen zayıf bazen güçlü gerekçe şeklinde tezahür edebilir.
Tıpkı Ukrayna ile Rusya'nın savaşmak zorunda bırakılması gibi,
Tıpkı Suriye'de bir iç savaşın metazoriyle çıkartılması gibi,
Tıpkı bazı Afrika ülkelerinde yaşanan askeri darbeler gibi,
Ve tıpkı son zamanlarda başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere: Arabistan/Mısır ve Türkiye ile İsrail'in sekteye uğrayan ilişkilerinin başlatılması ve hatta yeni bir ivmeye kavuşturulması gibi…
Gelişmeleri değerlendirirken bazı şeyleri asla gözden kaçırmamak lazım.

Bu bağlamda; bir İsrail hükümeti var ama bir de İsrail devleti /Siyonizm ve Amerika'da müthiş etkili olup yeni dünya düzeni planlarında başat olan Yahudi lobisi var.
Bu lobide, güç var/akıl var/para var/silah var…
Bu imkanlara sahip olan birilerinin istihbarata sahip olmaması mümkün mü?
Yani, bu imkanları elinde bulunduran birilerinin Hamas'a hükmetmemesi/Hizbullah'ın planlarından haberdar olmaması ve son tahlilde, yaşanan olayları kendi kontrolünde tutmayıp spontane halde bırakması Allah aşkına mümkün mü!..

Ben bunları yazdığım için akla şunu getirenler olabilir:
Acaba bunları yazan kişi İsrailci/Yahudici veya anti Filistinci/anti Müslümancı olabilir mi?
Sakın öyle düşünülmesin.
Veya düşünülsün, çok da umurumda değil. Ben ne olduğumu veya ne olmadığımı çok iyi biliyorum!
Ama yine de söyleyeyim ki
Ben ne şuncuyum ne buncu…
Ben, realist ve olayları doğru okumaya çalışan/fantastik yorumculuktan uzak, "Aslında ne oldu, ne oluyor? Yaşananlar kimin işine yarıyor, kim kime zarar veriyor?.." sorularına doğru ve reel cevaplar arayan biriyim.
Yoksa ben de: "Kahrolsun Amerika! Kahrolsun İsrail! Mazlum Filistin! Kahraman Hamas!" gibi sözlerle sloganik yazarlık veya tırnak içinde söylüyorum: "Nümayişçi, Ortadoğucu gazlamacılığı yapabilirdim."
Ama yapmam/yapamam.
Benim işim okurlarımı doğru bilgilendirmek/ yaşananlarda olayların arka planını gözler önüne sermek/hamaset ve romantizmden uzak analizler yapmaktır.
Ben de tam bunu yapıyorum.

Sonuç:
Dünyanın pek çok kritik bölgesinde olduğu gibi,
Pek çok konuyla ilgili geriye dönüşü olmayan adımlar atıldığı gibi,
Dünya yeni bir evreye doğru hızla ilerlerken bu yaşanan olayla birlikte Ortadoğu'da da cehennem bombasının fitili ateşlendi.
Başlayan sürecin ve bundan sonra yaşanacakların yanında olan her şeyi unutun!

Yine söylüyorum:
Bu defa olan/olacak olan her şey bir plan dahilinde ve hedefe odaklı şekildedir.
Tesadüfe yer yoktur.
Nasıl 11 Eylül sonrası dünya 11 Eylül öncesine dönemediği gibi bu saldırıyla başlayan süreç de aynen öyle olacaktır.
Birileri harekete geçirdiği "Yeni Düzen Treni"ni hızla hedefe doğru ilerletirken buna mani gördüğü her güzergahta tavizsiz mıntıka temizliği yapıyor.
Ve buna devam da edecektir.
"Daha bunlar da ne ki?" kabilinden diyeceğimiz daha öyle olaylar göreceğiz ki…
Neden?
Çünkü 2024 senesi "Küresel Olağanüstü Hâl" ilan senesidir!

Cumhurbaşkanımız diyor ki:
…Biz ne İsrail topraklarında ne Filistin topraklarında tek bir masumun dahi burnunun kanamasına razı olmadığımızı hep söyledik, söylüyoruz.
Bugün de aynı yerdeyiz, değişen bir şey yok.
Bugün hiçbir ayrım yapmadan, inancına, kökenine bakmadan, insanı bu şekilde savunuyoruz…
Benim kişisel fikir ve yaklaşımımı merak edenler için diyorum ki; Cumhurbaşkanımızın bu cümlelerinin altına aynen imzamı atıyorum…



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber