Milliyetine, vatanına, devletine, milletine ihanet edenleri,
Din adına dini yıpratanları, zedeleyenleri, dejenere edenleri,
Münafıkları, riyakarlıkları, korkaklıkları,
Çıkılan yolda, liderini, yoldaşlarını, arkadaşlarını satanları,
Yolda sinenleri, saklananları, gizlenenleri,
Menzile varmaya nefesi yetmeyip yoldan ayrılanları, sapıtanları,
Hedefe giderken çıkan engelleri aşmak için elini taşın altına koymaktan kaçanları,
Eşkiya ve hainlerle beraber yola engeller koyan kahpelikleri,
Kendisi hiçbir şey iken çıkılan yolculukla kendinde bir varlık gören adamların adam’sızlığını,
Liderin peşinden gidip, arkasından dedikodu yapan, kuyu kazanları,
Liderin yüzüne başka davranıp, gıyabında başka kişiliğe bürünenleri,
Elinden tutup, ayağa kaldırılan ve
“bu yol kutlu yoldur, sen de bizimle omuz omuza yürü” denenlerin, yolda ki kalleşliklerini,
Şerefli, onurlu, haysiyetli görünüp de; şerefini cebi, uçkuru, kişisel emelleri için satanları,
2002’de yola çıkılan kimilerinin, bu zor, çetin ve uzun yolda dönüşüp, silikleştiklerini,
Küçük adamlardan büyük adımlar beklenmeyeceğini ve davaya hizmetten saptıklarını,
Bu ülkenin kahramanının çok olduğunun şükrünü, haininin de bol olduğunun hüznünü,
Yaşanılanlar sonrasında, sabrı gördüm, tevekkülü gördüm, dirayeti,
“Her şeyin farkındayım, kim ne necidir hepsini biliyorum, adım adım gereken her şey yapılacaktır” kararlılığını,
"Kimsenin ettiği yanına kar kalmayacak, ihanet cezalandırılacak ve hain iflah olmayacaktır" diyen mücadele azmini,
“Milletim merak etmesin, ihaneti, kalleşliği, kahpeliği her kim olursa olsun mutlaka cezalandıracağız, bedelini ödeteceğiz” tavizsizliğini,
Hainlerin hesabı varsa, Allah’ın da hesabı vardır ve bu hesabın gereği yapılacak ve sorulacaktır inancını,
Bu ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içip, ülkeye ihanet eden, ihanete sessiz kalan, ihanet karşısında susan, tırsan, kaçan, saklanan herkes bunun bedelini ödeyecektir planını,
Ne yaptığımı ve yapacağımı biliyorum, yanlışın ve yanlış yapan herkesin hesabı elbet sorulacaktır, hiçbir nokta asla gözden kaçırılmayacaktır bilincini,
Bürokraside, iş çevrelerinde, emniyette, askeriyede olduğu gibi siyasi partilerde de, belediyelerde de, AK Parti’de de yanlışlıkların ayıklanması için yapılması gereken her şey yapılacaktır, kimsenin bundan asla kuşkusu olmasın netliğini ve açıklığını,
Hiç kimse ama hiç kimse hatasının yanına kar kalacağını düşünmesin, bilgimiz var ve gereğini vakti geldikçe yapacağız kararlılığını,
Bu kutlu yolda yürürken, davaya, devlete, millete ve kendilerine olan güvene sadakatsizlik gösteren herkes bunun bedelini bir şekilde ödeyecektir derinliğini,
Kurunun yanında yaşın yanmaması için azami dikkat edileceğini, at izi it izine karışmasın diye maksimum hassasiyeti,
Çok çetin bir süreçten geçtiğimizi, zor günler yaşadığımızı ama bu sürecin kim dost kim düşman, kim cesur kim korkak, kim büyük kim küçük, kim münafık kim samimi, tüm bunları ortaya çıkartmasına dair kritik dönem olduğunu,
Dostla düşmanın zor günlerde belli olacağını,
Tüm bunların yanında, azmi gördüm, inancı gördüm, dik duruşu...
Bu dağ ne rüzgarlar, ne karakışlar gördü ama yine dimdik ayakta kaldı ve kalacak huzurunu,
Düşmana, haine, kalleşe tavizsiz; dostlara, vatanperverlere, milli ve yerli duranlara samimi muhabbeti, sevgiyi ve derin duygu ve minneti,
Adeta
“Bu yolda ölenler oldu, vurulup düşenler oldu” hüznünü, hissini, acısını, kederini, üzüntüsünü,
Yavuz Sultan Selim’in çaldıran seferinde,
“Bu yolda tek başıma da kalsam seferden geri durmam” diyerek yoluna koyulması azim ve kararlılığını,
Pirinçteki beyaz taşlar temizlenecek ve yolculuk aynen devam edecektir kararlılık ve cehdini,
Böyle süreçler Türk tarihinde hep olmuştur, düşmanımız dostumuzdan hep çoktur, bu nedenle de inanmışlarla yola devam edeceğiz. Bu kutlu yolda omuz verecek inanmışlar az kalabilir ama Malazgirt’i de düşmanın dörtte biri kadar inanmışlar ordusuyla kazandık, inancını,
Tek Bayrak, Tek Millet, Tek Devlet, Tek Vatan diyerek yürüdüğümüz yoldan bizi kimse çeviremeyecek ve yürüyüşümüz devam edecektir inancını..
Ölümden ötesi yoktur ve her nefis ölümü tadacaktır itikat ve inancıyla
“Cehennem olsa göğsümüzde söndürürüz, Bu yol Hak yoludur, durma bilmeyiz yürürüz”, hedefimiz Türk-cihan Hakimiyet Mefkuresi ve İlayı Kelimetullah’tır ve bu ulvi, yüce, manevi amaçtan asla taviz vermeyiz
tavizsizliğini,
Kısaca; İnananlar, cesurlar benimle gelsin, korkaklar, kalleşler, kahpeler geri dursun. Ama herkes ettiğinin bedelini de ödemeye hazır olsun, kimse yaptığının yanına kar kalacağını düşünmesin. Yapılan yanlışın bedeli mutlaka ödetilecektir netliğini, berraklığını, bilgisini, bilincini, müsamahasızlığını ve inancını,
Sayın Erdoğan’ın gözlerinde Merhum Milli Şair’imiz Mehmet Akif’in Birlik şiirindeki ruhu, cap canlı ve ışıl ışıl gördüm...
“Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;
Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,
Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.
Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsa,
Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;
Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!”
İşte Sevgili okurlarım, son üç yıldır -evet tam üç yıldır- Ekim 2013 ile Ekim 2016 arasında sürekli Sayın Cumhurbaşkanımızın gözlerini takip ettim. Daha önce de bir yazar ve vatandaş olarak takip ediyordum ancak, bu son üç yılda çok daha yakından ve anlamaya çalışarak o gözleri izledim ve o gözlerde şimdilik gördüklerimi, yazabildiklerimi sizlerle paylaştım, yazamayacaklarım da şimdilik bende kalsın. Gördüklerimin özeti ise
”Hain iflah olmaz, ihanet bedelsiz kalmaz.” Ya sizler,
"derin, manalı, kırgın, kızgın ama mutlak kararlı" gözlere baktığınızda neler gördünüz ve görüyorsunuz...?
Bir sonraki
Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.