'Güç ve Akıl' hesap görmeye, fatura kesmeye başlıyor/başladı!..

Biden:
Amerikan seçimlerine Rus müdahalesini kastederek;
"Putin katil bedelini ödeyecek, yakında göreceksiniz.."
Putin:
"Kendi diyen kendi olur.."
ABD ve Biden geri adım atmayınca,
Putin’den yeni açıklama geliyor;
"İkili ilişkileri tartışmaya hazırım. Cuma veya pazartesi günü görüşelim…"
Yani Putin’den geri adım/geri vites ve yutkunma geliyor…
Neden peki;
Çünkü Putin küresel dengeleri/Yeni Dünya Düzenini/Akıl ve Güç sahiplerinin gücünü ve aklını iyi bilen birisi…
Başına ne gelebileceğinin farkında.
Ön alıyor, alttan alıyor ve muhtemel hasarı minimize etme gayretinde…
Ama Biden'ın son sözü ise oldukça manidar.
Her anlama gelebilir cinsten; "Bir noktada görüşeceğimizden eminim."
20 Aralık 2020 tarihli yazıma, "2021 Rusya için çok zor geçecek.." başlığını atmıştım.
25 Ocak 2021’de ise;
"Rusya'da durum bu defa başka,
Bu defa Putin'in işi daha zor,
Önümüzdeki günlerde Rusya ve Putin odaklı şaşırtıcı gelişmeler göreceğimizi düşünüyorum."
 demiştim.
Hal ve ahval böyleyken sizce Biden "Katil Putin" sözünü ağzından mı kaçırdı/öylesine mi dedi, yoksa sehven söyledi?..
Hayır, asla…
Hatta söylemedi; söyletildi…
Çünkü Trump dönemine dair küresel bazlı bir "Devr-i Sabık" başlatıldı.
(Devr-i Sabık: Yeni gelenin kendinden önceki dönemi sorgulaması/hesap sorması..)
Peki Putin alttan alırsa bu süreç duracak mı.?
Hayır…
Çünkü nihai hedef Putin değil ki…
Hedefte Putin ve Rusya'nın bir önceki dönemde Trump'ın kazanması için seçimlere müdahalesi üzerinden bir daha belini doğrultamayacak hale getirilmek istenen/getirilecek olan Trump var.

Avrupa var, Güney Asya var, Afrika var, Akdeniz var…
Ama ana hedefe Çin var…
Biden’ın bu sözüyle, -adına siz "Üst Akıl" mı dersiniz yoksa "Güç ve Akıl" sahipleri mi dersiniz, yahut da "Yeni Dünya Düzeni Dizaynırları" mı dersiniz, ne derseniz deyin-

İşte onlar, hesap görmeye ve fatura kesmeye başladı.
Rusya/Putin kısmıyla ilgili şaşırtıcı ve hizaya getirici olası gelişmeleri dikkatle takip edelim, derim.
Çin'e gelince…
Çin kesilecek faturayı kabul de edebilir.
Ama edip etmemesinin bir önemi de yok.
Çin'e, özellikle "Kovid-19" üzerinden öyle bir fatura kesilecek ki; Çin ekonomisi bir daha bu seviyelere gelemeyecek.
Kovid-19'un Çin'den yayıldığına dair öyle bilgi ve belgeler çıkartılacak ki; Çin bunlar sahte dese de, birileri Çin günah keçisi seçildi dese de; yaşadığımız küresel pandeminin faturası Çin'e ödetilecek.

Sadece Kovid-19 mu..?
Hong Kong başta olmak üzere, Uygur bölgesinde yapılan soykırıma dair bilgi ve belgeler ve Tayvan da hesap cetveline dahil edilecek.

Son tahlilde Tiananmen Meydanı ve üşüşen/isyan eden/ölümüne başkaldıran Çin halkı sahne alacak…
İşte o zaman, Çin'in dahi/bilge lideri Şi Cinping ne yapacak veya nasıl aciz kalacak, hep birlikte görecek ve yaşayacağız.
Çin ve Rusya'ya dair duyumlarımı/okumalarımı/öngörülerimi daha detaylı şekilde ve ayrı yazılarla önümüzdeki günlerde paylaşacağım.

Çünkü bölgemize de gelmek istiyorum.

"Güç ve Akıl" sahipleri Rusya/Çin derken dünyanın geri kalanını da ihmal etmiyor/etmez/etmeyecek.
Her coğrafya ve devlete dönük mutlaka bir planları vardır.
Keza, bölgemizle de ilgili…
Papa'nın Irak ziyaretine önem ve özenle dikkat çekmiştim.
Çünkü Rusya ile ilgili operasyon yapılırken İran'ın düşünülmemesi mümkün değil.
Ki, Papa'nın Irak Şii'leri lideri Sistani görüşmesi ve Haşdi Şabi örgütüne dair "sevgi pıtırcığı" olması asla boşuna değil ve değildi.

Bu noktada mesaj, doğrudan bize ve hinterlandımıza idi.
Başlayan "devr-i sabık"la bizim de yürüyüşümüzü takip edecekler.
Eğer bir ittifak ve uyumla hareket edersek, "kiralanan ve yedeklenen" Haşdi Şabi "Atıl Yedek" kalmaya devam edecek; aksi takdirde bu örgüt İran/Irak/Suriye/Türkiye/Yemen vb. gibi bölge ülkelerinde kan/gözyaşı/istikrarsızlık/iç savaş vb. gibi her türlü cinayetin tetikçisi olarak "Akıl ve Güç"ün talimatlarını yerine getirecektir.

Hem de alenen, göstere göstere ve gözünü bile kırpmadan..!
İşte tam bu noktada Türkiye/Erdoğan ve Türk Devlet Aklının akıl ve akılcılığı/feraset ve basireti devreye girecektir.
Ki, son günlerde yaptığım sohbetler ve yabancı dostlarla istişarelerimde bunun sinyallerini görüyorum.
Erdoğan'ın küresel planlara/adımlara ve gelecek projeksiyonuna dair "Akıl ve Güç" sahipleriyle arka kapı diplomasi ve sağlıklı bir iletişim oluşturduğunu duymak beni ferahlattı.

Avrupa Birliğinden gelen açıklamalar,
Mısır'la görüşmelerin geldiği nokta,
ABD Ankara büyükelçisinin bugün "Görüş birliğinde olduğumuz konular ayrılıklardan fazla" şeklindeki açıklamalar,
Doğu Akdeniz/Yunanistan/Libya konusunda basına yansımayan "yumuşak diplomasi" Türkiye ve ABD'nin, dolayısıyla da Türkiye ve Akıl-Güç  sahiplerinin "yeni bir normalleşmeye" ve uzlaşı konseptine çok yakın olduğunun yansımasıdır.

Aslında ülkemiz öyle bir coğrafyaya sahip ki;
Biz bir şey yapmasak da, istemiyoruz desek de, gelişmeleri okumasak/görmesek de; birileri Yeni Dünya Düzeni'nin "biz"siz olmayacağının farkında ve bizi mutlaka denkleme dahil etmekteler.
Haaa…
Erdoğan'ın bu süreci "kazan-kazan" çerçevesinde çok iyi değerlendireceğini düşünüyorum.
Hatta özellikle Amerika-Rusya/Amerika-Çin kriz ve husumetinden ülkemiz lehine çok ciddi kazanım ve yeni pozisyonlar çıkartacağı kanaatindeyim.

Bugün, Biden-Putin restleşmesine dair yaptığı yorumu da, "siyasi dehasının" bir yansıması şeklinde değerlendiriyorum.
AB’nin Türkiye'ye hiç olmadığı kadar yakınlaşacağı ve her şeye rağmen bizle beraberleşmek isteyeceği düşüncesindeyim. Hatta sevmeye sevmeye…
Hatta kerhen,
Ve hatta hiç istemeden bile olsa…
Çünkü görünürde başta Amerika olmak üzere Avrupa ve İngiltere yerkürenin pek çok bölgesine gidebilmek,
Rusya ve Çin'in nüfuzunu kırabilmek,
Özellikle Afrika, Güney Asya, Ortadoğu olmak üzere dünyanın kalbi denen bölgelerde halklar nezdinde kabul görebilmek için Türkiye gibi başatlaşmış bir ülkenin varlığına muhtaçlar.
Onlar bunu görüyor; yeter ki, biz de görelim ve kendi farkımıza varabilelim.
Daha söyleyecek çok şey var ama burada bitiriyorum.
Lakin daha önce de söylediğim gibi; 2021 zor ama çok zor geçecek..!
Yaşanacak hiçbir şeye şaşırmayın ve "bu da mı oldu yahu…" Olmaz olmaz demeyin…
Bu sene dünyada, olmaz olmaz…

Not:
Bitcoin'ciler…
Çok yazdım/uyardım/ikaz ettim.
FED Başkanı Dijital/Kripto paraya dair açıklama yaptı.
Belki sevindiniz bile…
Ama ben açıklamanın sevindirici değil de, Bitcoin'in sonuna dair işaret içerdiği düşüncesindeyim.
Yoksa "Dolarcoin/Dolarkart" mı geliyor…
Yoksa Bitcoin'le birileri hedefe ulaşınca; "çekilin kenara, Bitcoin, bilmem ne coin de, ne oluyor… Eğer coin'leşme olacaksa onu da biz yaparız ve doları coin’leştiririz mi" demek istiyor…

Bence ABD yetkililerinin ve özellikle FED başkanının açıklamalarını iyi takip edin ve söylenenden ziyade, neyin söylenmediğini görmeye çalışın!…

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.


OGÜNhaber