Burası Türkiye, hiçbir şeye şaşırmamak lazım ama bazen yine de şaşırıyorum.
Hem de kelli-felli adamların/ekonomistlerin/siyaset bilimcilerin/yorumcuların tavrına…
Neden mi?
İki senedir uygulanan ekonomik süreci şiddetle eleştiriyorlardı.
Çünkü faiz indirimi vardı ve bu yanlış bir politika idi.
Yeni bir hükümet kuruldu ve yeni bir ekonomi yönetimi oluşturuldu.
Dolayısıyla da yeni ekonomik politikalar…
Yeni dönemin ana parametresi faizin artırılıp artırılmayacağı idi.
Ve beklendiği gibi oldu.
İlk artış geldi; "yetersiz/dağ fare doğurdu/beklentinin çok altında kaldı" dediler.
İkinci artış geldi; "bu kadarcık mı/250 baz puanla ne olacak ki/daha fazla artmalıydı" diye burun kıvırdılar.
Üçüncü artış geldi ve öyle bir geldi ki; beklentilerin çok üstünde; 750 baz puan geldi ve toplamda yüzde 25 oldu.
Bununla da kalmayıp Merkez Bankasınca sıkılaştırmanın devam edeceği ve piyasa koşulları çerçevesinde artışın devam edeceği de söylendi.
Peki iki senedir yırtınan/bas bas bağıran ve faiz düşük olduğu için ekonomi perişan diyen, ekonomist/siyaset bilimci yorumcularımız ne dedi?
"—Erdoğan sözünü yedi/hani faiz artmayacaktı/hani faiz sebep enflasyon sonuçtu…
—Siz faizi nasıl artırırsınız! Ekonomi mahvolacak; durgunluk olacak/büyüme yavaşlayacak/ithalat artacak/kredi faizleri artacak…
—Bu faizle ve hatta artırmaya devam ettiğiniz takdirde bunun sonuçları ve bedeli ne olur? Hiç düşündünüz mü!.." diye yine eleştirdiler, yine olumlu bir şey demediler!
Yahu arkadaşlar,
Ne önünüzden gidiliyor ne ardınızdan…
İndirilince "neden indirdiniz, ivedilikle artırılması lazım,"
Artırılınca "neden artırdınız, sonuçlarını düşündünüz mü" diyorsunuz!
"Kur Korumalı Mevduat Sistemi hemen bitirilmeli" diyordunuz,
Bitirilmeye başlandı; "nasıl bitirirsiniz/sonuçlarını hesapladınız mı" diyorsunuz!
"Türkiye IMF ile anlaşmalı" diye bağırıyordunuz,
Yarın-bir gün IMF gelse ve üstelik herkesin gözü önünde/aşikar ve aleni şekilde görüşmelere başlasa, bu defa da "hani IMF ile anlaşmayacaktınız/neden IMF ile konuşuyorsunuz" diye bas bas bağıracağınıza adım kadar eminim!
Kusura bakmayın ama bu noktada tek bir gerçek var; o da sizin samimiyetsizliğiniz!
Biraz insaf/el insaf yani…
Yine eleştirin/yine fikrinizi söyleyin/yine iktidarı sevmeyin ama geç bile olsa alınan doğru kararlara ve hiç olmazsa bundan sonra daha doğru adımların atılmasına vesile olur diye "şimdi doğru şeyler yapılıyor/alınan kararlar doğru" diye söyleyin bari…
Siz böyle yaparsanız,
Böyle bir adım ileri iki adım geri halinde olursanız,
Doğru yapılanı bile yanlışmışçasına yerin dibine sokmaya çalışırsanız,
Hak ve doğru söylediğiniz sözün/yapıcı eleştirinizin bile bir kıymeti kalmaz!
Neyiniz doğru neyiniz yanlış anlaşılmaz/güvenilmez; hepsi birbirine karışır.
Bu paradoks üstelik ilk de değil!
Bu çelişik ve anlaşılmaz tavrınızı yakın zamana kadar dış politikada/diplomaside de gördük.
Son 7-8 yıl boyunca hatta haklı olarak, "Mısırla neden küstük arkadaş,
Esad'la neden konuşmuyoruz,
Niçin Birleşik Arap Emirlikleriyle düşman olduk,
Devletler arasında küslük olur mu" diyordunuz; şimdi bu ülkelerle iletişim ve diyalog kanalı açıldı ama bu defa da, "bu ülkelerle neden konuşuyorsunuz" diye eleştirmeye başladınız!
Rusya ile denge politikası izlendiğinde "neden Batı'yı yok sayıyorsunuz/Rusyacı mı oldunuz diyordunuz/diyorsunuz",
NATO zirvesinde, Rusya karşıtı cephe oluşturulurken İsveç'in NATO'ya alınmasına onay verince; "düne kadar Türkiye husumeti içinde olan Batı ve ABD'ye yandaş olup Rusya'yı yok mu sayıyorsunuz" diye saydırdınız/saydırmaya devam ediyorsunuz!
Allah aşkına sizin kitabınızda hiç yapıcı eleştiri/müspet değerlendirme yok mu!
Sizin aklınız hep karşıtlık üzerine mi kurulu!
Hiç mi bardağın dolu yanını görmeyi istemezsiniz!
Yapmayın böyle, yapmayın!
Yaptığınız şey sadece inandırıcılığınızı kaybettirir,
Ki, kaybettiriyor.
Samimiyetsizliğinizin göstergesidir,
Ki, apaçık gösteriyor!
Hal böyleyken muhalefeti ve muhalif kalemlerin onulmaz ve müzmin muhalifliğini eleştiren ve "Türkiye'de muhalefet sorunu var" diyen Erdoğan'ın söylem ve tavrı haksız mı Allah aşkına!..
Yapmayın etmeyin,
Sırf iktidarı ve Erdoğan'ı eleştirmek uğruna, iyi yapılanı/doğru olanı ve yapılması gerekenin yapılmasını yerin dibine sokmayın!
Böyle bir eleştirmenlik olmaz.
Böyle bir ilim/bilim insanlığı da olmaz!
Böyle bir yurtseverlik de olmaz!
Son sözüm şu;
Lütfen birazcık el insaf/el vicdan/birazcık sağduyu ve soğukkanlılık!..
Bu ülke hepimizin,
İyi gidişat da bizim kötü gidişat da bizim!..
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.