Geçen hafta çok sevdiğim ablam Mürşide Dut Hanım'la sohbet ederken, onu çok etkilemiş bir ''hanım ağa''dan bahsettiği sırada gözlerinin ışıltısı öyle parlaktı ki, hemen dönüp ''Bahsettiğin bu eğitim gönüllüsü, güzel insan ile ilgili bana ''Bir Portre'' yapar mısın?'' diye sormaktan kendimi alamadım.
Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde yaptığı hizmetlerden dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından üstün hizmet ödülü ile onurlandırılan hayırsever iş kadını Fernur Sözen, ''Sevgi Evleri'' projesine vermiş olduğu destek ile de fani dünyada paranın ne amaçlarla kullanılabileceğini çok iyi gösteriyor
Mürşide ablam, MEF Okulları'nda öğretmen, yani eğitimci ve anlattığı bu güzel insan ile de bir eğitim projesi sırasında tanışmış. ''Hanım Ağa'' lakaplı ''Fernur Sözen öyle etkilenmiş ki; hiç düşünmeden Fernur Hanım'ın portresini zevkle yapar ve okurlarına anlatırım'' dedi.
Ben de böylece ikinci kez ''Bir Portre''ye konuk yazar almış oldum. Aynı zamanda da ilerde portresini yapmayı düşündüğüm kendisi de eğitim gönüllüsü bir ablam ile satırlarımı paylaşmanın onurunu da böylece yaşadım. Sözü daha fazla uzatmadan Mürşide Dut'un kaleminden, değerli insan Fernur Sözen'in bir portresine geçiyoruz.
''Merhaba Ogün gazetesinin sevgili okurları, bu portreyi sizlerle paylaşmak beni çok mutlu etti. Neden mi? Bundan altı ay önce böylesi bir insanın varlığından bile habersizdim. Oysaki birçok defa yaz tatilimi geçirmek için gitmiştim oraya. Ne ''Sevgi Evleri'' dikkatimi çekmişti, ne de çevrede anlatılan ''Hanım Ağalar.'' Ama söz bir daha dikkatli olacağım bu özel insanları tanımak için.
Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesine bağlı olan Küçükkuyu'ya yaptığımız bir projenin ön araştırma gezisi sırasında tanıdık, Sayın Fernur Sözen Hanımefendi'yi. Kendisiyle ve yöre halkıyla yaptığımız sohbetler sırasında, yaptıkları ve yapmayı düşündükleri ile öylesine hayran bıraktı ki bizi kendine, mümkün olsa tüm Türkiye'yle paylaşmak istedik öğrendiklerimizi, biz tanıdık herkes tanısın istedik bu değerli hanımefendiyi.
Onu anlatmayı, kişiliğini, yaşam felsefesini, yaptıklarını,servetini harcamak için seçtiği yolu anlatmayı becerebilir miyim, bilmiyorum ama umarım yeterince tanıtabilirim kendisini.
1966 yılında Edremit'te ailesinin tek çocuğu olarak dünyaya gelen Fernur Sözen, Küçükkuyu'da başlayan öğrenim hayatı,daha sonra Özel Türk Lisesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nin İktisat Bölümünü bitirerek tamamladı. ''Bir dil, bir insan'' felsefesiyle İngiltere, Fransa ve İtalya'ya giderek bu ulusların dilleri konusunda lisans eğitimi aldı. Çeşitli ülkelere yaptığı seyahatleri sırasında gittiği yerlerin kültürlerini ve coğrafyalarını yakından inceledi.
1990 yılında doğduğu yere geri döndü ve '' Altıncı Kuşak Zeytinci'' olarak Feridun Sözen Zeytinyağı Fabrikasında iş hayatına atıldı.
2006 yılında kendisine ait araziye yaptırdığı binaların inşaatını bitirdikten sonra, iç mekânlarının da tefrişini tamamlayarak 147 çocuğun barınacağı ''Hamiyet Feridun Sözen Sevgi Evleri Çocuk Yuvası'nı'' Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışladı. Halen denetçi olarak bu evlerde birebir çalışmalarını titizlikle sürdürüyor.
Şimdi o, 147 çocuğun annesi. Habersizce bir ziyaret yaptık Sevgi Evlerine içlerini gezdik. Hangimizin evinin dolapları bu kadar düzenlidir, temizdir bilemedik! Pırıl pırıl,yüzlerinde mutluluk gülücükleri taşıyan minik yavrularla tanıştık. Bahçesinde gezerken Fernur hanımefendiyi gören miniklerin gözlerindeki sevgi ışığını, yüzlerindeki güven duygusunu hissetmek bizleri öylesine mutlu etti ki; keşke dedik, keşke nice Fernur Sözenler olsa ülkemizde.
Çocuklara olan hizmeti bununla sınırlı sanmayın sakın, ''eskiden zeytinlere, zeytinyağlarına dikkat ederdim gittiğim yerlerde, şimdi her gittiğim ülkede ya da şehirde eğitim kurumlarını inceliyorum'', diyor Fernur Hanım.
Sevgi evlerindeki çocukların iyi bir eğitim alması amacıyla başlamış Fernur Sözen İlköğretim Okulu yapılmaya, 2007 yılında bittiğinde 18 dersliği ile bu okul da Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlanmış. Şimdi Eğitim kadrosu ve Fernur Hanım'ın destekleriyle Küçükkuyu'nun gözdesi. Her bir çocuğunun durumunu tek tek takip ediyor, her birinin veliliğini yapıyor hiç bıkmadan.
Ulu önder Atatürk'ün ''İsterdim ki daima ideallerimi gençlere aşılayınız ve daima çağdaşlığı yakalamak adına çalışınız'' sözünü hep yüreğinde hisseden Fernur Hanım, Hamiyet â€'' Feridun Sözen Sevgi Evlerini Yardım Derneğini kurmuş.
Kendisi de derneğin başkanı olarak aktif olarak çalışmalarını sürdürüyor.
Yorulmuyor, yaptıklarını hiçbir zaman yeterli görmüyor,tıpkı bir yardım meleği gibi gece gündüz düşünüp yeni yardım projeleri üreten bu hanımefendi, 2008 yılında Fernur Sözen Lisesi'ni yaptırmış.
Aynı yıl yine kendisine ait bir araziye yaptırdığı ve iç mekânını da kendisinin tefriş ettiği ''Hamiyet Sözen Huzur Evini'' tamamlayarak Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağışlamış. ''Şimdi de yüzlerce annenin evlatlığını yapıyorum.'' diyor.
Yüzü mutluluktan pırıl pırıl, içi sevgi dolu, tez canlı, hareketli, kıpır kıpır yerinde duramıyor.
Tüm bu çalışmaları için 2008 yılında TBMM üstün hizmet ödülü ile onurlandırılmış. ''Bu ödül size çok az Sayın Hanımefendi. Dileriz ki yaptıklarınız ve yapacaklarınız konusunda her zaman, her yerden destek görürsünüz!'' diyoruz. İstanbul'a döndüğümüzde herkese anlattık anlatıyoruz Fernur Hanım'ı. Sonra projemizi gerçekleştiriyoruz yaptığı okulda. O yine yanımızda, her an bizimle birlikte. Varlığıyla her an destek oluyor projemize. Çevre halkı ''Hanım Ağa'', diyor bu değerli hanımefendiye, veda yemeğinde oynadığı zeybek oyunundan sonra hak verdik Küçükkuyululara.
Tam bir yiğit, tam bir efe, tam bir Ege kadını bu büyük insan. Onu tanıyan bizler ''Bu Türkiye'ye nice Fernur Sözenler gerekli'', diyoruz,yine ve hiç durmadan. ''Acaba var mıdır?'', diye de düşünüyoruz. ''Belki'' diyoruz, bu yazıyı okuduktan sonra başka Fernur Sözenler de harekete geçerler bu ulus için.
Ayrıca Ağalara, Beylere de örnek olur, kim bilir?''Evet, Sevgili Okurlar Mürşide Dut'un düşüncelerine katılmamak mümkün mü? Böyle hayırsever insanlar varken bu ülkenin sırtı yere gelmez yeter ki, bu insanları görüp okuyan imkân sahibi insanlarda her şeyi devletten beklemeden, birazcık taşın altına ellerini koysunlar.
Haftaya yeni ''Bir Portre''de buluşmak üzere sağlıcakla kalın.
CRA 05.Temmuz.2009 Pazar - 05:50:00