Amerikan enflasyonu açıklandı.
Sonuç olumlu,
Beklentilerin altında bir oran geldi.
Doğal olarak, dünya için de iyi bir şey…
Ama nedense, küresel ekonominin iyiye gideceğine dair bir inanca giremiyorum.
Avrupa ve Amerika'da görülen düzelme görüntülü bu sessizlik, benim canımı sıkıyor.
Daha önceleri de hep böyle olmuştu.
Ne zaman düzelme emaresi görülse, arkasından krizler silsilesi baş gösterdi.
Şimdi de öyle olmasından korkuyorum.
Ki bunun için, negatif süreçler hala aynı ve hatta yenilerinin eklenmesi söz konusu…
Mesela Rusya-Ukrayna savaşı.
Bitti mi?
Hayır ve hatta daha beteri, ciddi bir belirsizlik söz konusu.
Küresel tedarik zincirinde düzelme ve eski maliyet seviyelerine gelme söz konusu mu?
Maalesef hayır.
Emtia fiyatlarında sabitlenme veya azalma oluyor mu?
Tam tersi artış devam ediyor.
Hepsinin ötesinde;
Daha önceki yazılarımda bahsettiğim Çin-Tayvan krizi hafifledi veya hafifliyor mu?
Değil.
Bilakis fırtına öncesi sessizlik sürecinde ve her an patlatılmaya hazır bomba gibi.
Patlar mı?
Ben 2022 sonunda patlayacağını düşünüyordum ama sanki revize edilen küresel planlar çerçevesinde bir miktar ertelendi gibi.
Fakat başlayan 2023'ün ilk çeyreği bitmeden bu bölgede tüm dünyayı etkileyen ciddi bir hareketlenmenin olacağı kanaatindeyim.
Bunların haricinde yaşanan başka gelişmeler de aslına bakarsanız can sıkıcı.
FED Başkanı'nın, Merkez Bankalarının bağımsızlığına dair dile getirdiği uyarı,
Dünya borsalarında görülen ve somut verilere dayanmayan yükselişler,
Dondurulmuş kriz bölgelerinde karışıklık ve karmaşanın devam ediyor olması,
Küresel enflasyonda görülen düşüşlere rağmen fiyat artışlarının/ürüne ulaşma zorluğunun ve ekonomik belirsizliklerin devam etmesi,
Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin içine düştüğü borç/kur ve pahalılık sorununun sürmesi gibi başta enflasyon olmak üzere kronik ve yapışkan hale gelme eğilimindeki problemlerin devam ettiğini görüyoruz.
Bunları görünce yaşanan düzelmenin "ekonomik yalancı bahar" gibi olduğuna dair kaygılarım artıyor.
Birilerinin, ülkeleri ve halkları rehavete sokarak yapmak istediklerine en uygun zemini hazırlamaya çalıştıklarını düşünmekten kendimi alamıyorum.
İçeride ve dışarıda konuya dair bilgisi/fikri ve analizi olan pek çok kişiyle konuşuyorum,
İstişareler yapıyor, kendi değerlendirmelerimi oluşturuyorum ve maalesef küresel tünelin ucunda ışık göremediğim gibi daha büyük kriz/krizlerin gelmekte olduğunu hissediyorum.
Tüm bu nedenlerden ötürü düşme eğilimindeki Amerikan enflasyon verisi,
Düzelme yönündeki Avrupa'daki ekonomik gelişmeler,
Yeniden hammadde/ara mal üretimini artırdığı düşünülen Çin'de görülen hareketlenme pek ümit vermiyor ve maalesef bana, bir "rehavet tuzağı" gibi geliyor!
Böyleyken Türkiye'de durum nedir ve ne olabilir?
Türkiye'nin ve Erdoğan'ın şuana dek durumu iyi idare ettiklerini düşünüyorum.
Ama yabancı basında bile "Dünyada 2023'ün en önemli seçimi" diye vasıflandırılan bir sürecin yaşanacak olması ülkemiz açısından hem bir avantaj ve hem de bir handikap.
Pandemi'den beri Erdoğan'ın yurtdışı ilişkilerini takip ediyor ve kendimce irdeliyorum.
Bugüne kadar hiç olmadığı ölçüde küresel dinamiklerin farkında şekilde attığı adımların ümit verici olduğunu görmekten dolayı memnunum.
Buna dair görüşme ve değerlendirme yaptığım yabancı yatırımcılar ve fon yöneticilerinin de benzer bir algı ve kanaatte olmaları oldukça manidar.
Herkesi ve her dünya ülkesini negatif etkileriyle kuşatan Rusya-Ukrayna savaşını adeta bir fırsata çeviren diplomasi nedeniyle bundan sonraki sürece dair olarak da Erdoğan ve oluşturduğu ilişkiler ağından, doğrusu oldukça ümitliyim.
Keza, yabancılar da bu kanaatte olmalılar ki; yapılacak seçimde Erdoğan'ın kazanması çerçevesinde ve kazanacağı varsayımıyla hareket ettiklerini görüyorum.
Arkadaşlar,
Dünya tarihinin değişim ve kırılma anlarında bazı dokunuşlar seyri değiştirir.
Kimi coğrafya/ülke veya liderler de, bu durum ve konumdadır.
Şimdi de böylesi kritik bir süreçteyiz ve küresel bir planın realizasyonuyla karşı karşıyayız.
Şuana dek yaşananlara ve küresel bazda Türkiye etkisine bakarak bundan sonra olacaklarda da Türkiye ve Erdoğan'ın belirleyici etkisini düşünürsek; çok ciddi bir anlam/önem ve nirengi noktası olacağı bir gerçek.
Buna bir de, Erdoğan'ın zaman içinde oluşan liderliğini eklersek; "Türkiye, bu sene de küresel gündemin ana aktörlerinden birisi olacaktır" dersek, ütopik bir saptama olmayacaktır.
Seçime gelirsek;
Getirilen eleştirilere ve ortaya çıkan pek çok olumsuzluğa rağmen bu sürecin kesintiye uğramaması gerektiği kanaatindeyim.
Küresel ekonomik sıkıntıların da etkisiyle ortaya çıkan olumsuzlukların yine Erdoğan iktidarınca en reel/en gerçek ve en doğru şekilde giderileceğini düşünüyorum.
Seçim sonrası Erdoğan'ın daha demokratik/hukukun üstünlüğünü önceleyen ve yönetsel objektiviteyi öne çıkartan bir tavır içinde, eksilen/eksik kalan ve azalan her şeyin giderimi ve izalesi konusunda adımlar atacağına eminim.
Liyakat/ehliyet ve yeterlik konusunda farklı bir hassasiyete gireceği ve Türkiye'yi yeniden hareketlendirecek bir ivme sağlayacağına dair sinyalleri görüyorum.
Ve açıkçası, seçimin de bu minvalde sonuçlanacağı/seçmenin bilinmezlikten ziyade bildiği yönetimle hareket etmeyi seçeceği ve bugüne kadar bu refleksle oy kullandığı bir gerçek.
Her şeyin hayırlısı,
Ama hazırı gayba değişmemek en güzelidir.
Bu minvalde oluşacak seçim sonucunun da, Türkiye'ye daha güzel imkanlar getirmesini diliyorum…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.