Yerel seçim.
Belediye başkanlarını yani yerel yöneticileri seçeceğimiz bir seçim.
Ama maalesef öyle bir hal aldı ki; sanki hayat memat meselesi, iktidarın devamı veya yıkılmasının oylanması, iktidar ve muhalefet bağlamında birinin diğerini yok edeceği seçim…
Yerel seçim sonuçlarının iktidarlar için belirleyici etkisi hiç mi yok peki..?
Tabi ki var ve yerel seçimi kaybeden iktidarın sonraki genel seçimde kazanma ihtimali zayıflıyor.
Bu bir realite…
Ama bugünün gerçeği şudur ki; kim ne derse desin, ne iddia ederse etsin, sadece belediye başkanları seçeceğiz.
Ha… bu seçimin böylesi farklı bir anlam ve içeriğe kavuşmasında iktidarın rolü yok mu..!
Hem de çok fazla.
Muhalefetin, muhalefet edememesinin payı yok mu..!
Tabi ki çok…
Ben burada iktidar ve muhalefetin veballerini sıralamayacağım.
Çünkü meydanlarda, ekranlarda, sosyal medyadaki kör döğüşü ve sonu gelmeyen sen-ben dalaşına girmek istemiyorum ve sevmiyorum.
Bir noktaya parmak basmak istiyorum.
Zor bir kriz süreci yaşadık.
Ki, ekonomik etkileri her safhada hala devam ediyor.
Ülkenin acil yapması gereken ve ertelenmeye tahammülü olmayan reformları var.
Bu yapısal reformlar ve değişiklikler beş altı aydır erteleniyor.
Bunun sebebi ise maalesef haftasonu olacak olan seçim.
Seçimin kazananı veya kaybedeni kim olursa olsun; sorunlar kendiliğinden çözülmeyecek, sıkıntı ortadan kalkmayacak ve gereken tedbirler alınmaz ise asıl yara, devlete-millete gelecektir.
Kaybeden, sadece iktidar olmayacaktır.
Seçim sürecinin ve kampanyaların şehvetine kapılıp; hezeyan, kızgınlık, asabiyetle hareket etmekten ziyade; aklıselimle, soğukkanlılıkla ve yutkunarak da olsa, sağduyu ile oy kullanmak zorundayız.
İktidar hatalar yaptı mı, yaptı.
Ders gerekiyor mu, gerekiyor.
Ki, bu ders verme algısını Sayın Cumhurbaşkanımız da mitinglerde dile getirdi.
Ama bu noktada, iktidara ders verme zamanı bence de, bu seçim değildir.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yazmıştım.
Son bir defa da olsa istikrar için Cumhurbaşkanına oy verilmesinin yararlı olacağını söylemiştim.
Aynı düşünce ve sözümün arkasındayım.
Ders verilecekse bunun zamanı ve zemini 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleridir.
Çünkü bu seçim sonuçları iktidarı değiştirmeyecek ama fazla anlam yüklemekten mütevellit; belirsizliği ve öngörülmezliği artıracaktır.
Garip şekilde muhalefet kazanmak için değil de, iktidara kaybettirmeyi ana amaç edinmiş.
Sorsan muhalefete; iktidar kaybetse, sizin alternatif yönetim öneriniz nedir diye,
Cevap yok…
Peki sonuç ne olur.?
Belirsizlik, kaos, karmaşa ve küçülen bir Türkiye…
Konya mitinginde Erdoğan; “Bu seçim ders verme seçimi değildir” dedi.
Bunu söylerken salt seçim galibiyeti için söylediğini düşünmüyorum.
17 yıllık iktidar süresince ilk defa büyük sıkıntılarla yüzyüze gelmiş ve çıkışa geçmek zorunda olan bir Türkiye ve iktidar var.
Ben Cumhurbaşkanının da, bunun farkında olduğunu düşünerek yukarıdaki sözleri sarfettiğini düşünüyorum.
Cumhurbaşkanının bu bilinçle seçim sonrası daha önceleri görülmediği ölçüde radikal ve büyük adımlar atacağı, geçmişin hatalarını ve yanlışlarını telafi cihetinde yönelimlerde bulunacağı, herkesin şaşıracağı boyutta refleks sergileyeceği inancında ve
kanaatindeyim.
Seçim sürecini yaşadığımız bugünlerdeki agresif söylemden uzak; daha kapsayıcı ve kuşatıcı bir davranışla hareket edeceğini düşünüyorum.
İçinden geçtiğimiz kritik sürecin ciddiyet ve hassasiyetinin farkında olduğuna kaniyim.
Beka söylemine gelince;
Basit bir dille söylersek, seçim sonrası bir belirsizlik, kaos ve karmaşa bekamız için en büyük tehlikedir.
Coğrafyamız, ekonomimiz, sosyolojimiz, kısaca durumumuz kıldan ince kılıçtan keskin bir virajdan geçiyor.
Zerre kadar belirsizliğe tahammülü olmayan, hayati bir köprüden geçiyoruz.
Hal böyleyken, iktidara kızanların da, muhalefetin de, iktidarı sevenlerin de gözlerini kapatmaması gereken en büyük gerçek; seçim sonrası belirsizlik olabilme ihtimalidir.
İşte beka sorunu bu durumdur.
Hamasetle seçim arifesinde söylenen sözler, edilen laflar, dile getirilen doneler bekadan ziyade seçime matuf subjektif yaklaşımlar, yersiz korkular ve komplimanlardır.
Ama Allah korusun seçim sonrası için dile getirdiğim bu endişeler, kaygılar ve düşünceler inanın en büyük beka sorunsalımız olur ve bununla yüzleşmek zorunda kalırsak; vay halimize….
Sonuç olarak en doğrusu; ister AK Parti’ye, ister Erdoğan’a, ister bilmem kime, ders verme düşüncesini 2023’e ertelemek ve 31 Mart sonrası bir belirsizliğe meydan vermeyecek şekilde tercihte bulunmak olacaktır.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.