Bizim ülkemiz kadar kendi insanını öğüten bir başka ülke var mı?

Eğer ki adı Hafize Gaye Erkan değil de; Lagarde veya Yellen veya Gayenella olaydı baş tacı edilirdi.
Saldırmaya cesaret edilemez,
İtibar suikastına maruz kalmaz,
Öve öve bitirilemezdi!
Ama kendisi bir Türk ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı,
Gitmiş Amerikalara; yetiştirmiş kendini, ekonomi ve finans konularında "elin gâvurunun" (Benim jargonum değil; sadece Gaye Erkan'a saldıranların da bağnazca kullandığı bir söylem olduğu için ironi babında söyledim) bile takdir ettiği bir kariyer oluşturmuş.
En kritik anda,
Ekonominin kötüye gittiği bir sırada,
Enflasyonist bir ortamda gelmiş ülkesine, Merkez Bankasının başına geçerek adeta ateşten gömleği giymiş.
Durur mu ülkemin insan harcayıcıları/beyin göçü müsebbipleri ve bilgi öğütücüleri!..
Durmaz ve durmadılar!
Neymiş: Gaye Erkan'ın babası şöyleymiş de böyleymiş de/banka çalışanı gibi davranıyormuş da/emir talimat veriyormuş da,
Falan da falan, filan da filan…
Tam bir sipariş haber,
Tam bir organize kötülük,
Tam bir Türkiye bağnazlığı ve siyasal yobazlığın dışavurumu…
 
Emin olun zaten bekliyordum,
Gaye Erkan'ın Ahmet Hakan'la yaptığı bir söyleşide açık sözlü ve içten söylemlerini okuduğumda
Ve herkesin diline pelesenk olan: "Apartman görevlisi Sadık Abi" kısmını dinlediğimde,
"Eyvah eyvah!" dedim.
Ah Gaye Hanım! Maalesef burası Türkiye, sipere yatmış ve sana husumet besleyenleri dehlizlerinden çıkartacak bir şeyler söyledin/birikmiş husumet pandorasının ağzını açtın galiba, dedim kendi kendime…
İyi ki babası kızına sahip çıkmış,
Demek ki babası Türkiye koşullarını ve insan öğütücü vampirleri biliyormuş da kızının yanından ayrılıp daha erken yıpranmasına mahal vermemiş!..
Ne yapmış Gaye Erkan?
Babasından destek almışmış,
Çocuğuna bakmaya korumayla gidiyormuş,
Vay efendim, ailesini Merkez Bankasının sosyal tesislerine yerleştirmişmiş…
 
Bre Vicdansızlar!
Bu kadın bir ülkenin tek olan Merkez Bankasının Başkanı.
Tabi ki her şeyi özel/her adımı dikkatli/her eylemi önemli olacak…
Kadın kalkıp da, faiz artışı öncesi birilerine sinyal mi çakmış,
Yoksa döviz kurlarıyla ilgili yakınlarına bilgi verip birilerinin bir gecede yüklüce kazanç elde etmesini mi sağlamış,
Yahut da gece yarısı yapılan finansal operasyonlarla eşini-dostunu-kendi kesesini abat mı etmiş,
Veya saat 14.00'te açıklanması gereken para politikası programını 15-20 dakika ya da yarım saat geciktirerek piyasaların kafasını allak bullak mı etmiş?..
Yazıklar olsun, yazıklar olsun…
Battı değil mi,
Kadının küresel ekonomiye endeksli para politikası ve Merkez Bankacılık pratikleri battı…
Objektivite hakim olup; ekonominin temel değerleri eşliğinde piyasalar öngörülebilir hale gelince bu durum birilerine battı değil mi?..
Ben, Gaye Erkan'a yapılan bu saldırıların muhalif partilerden veya yurtdışı merkezlerden olduğunu düşünmüyorum maalesef.
Ne yazık ki en yakınlardan/kendisini oraya getiren iradeye sözüm ona biat etmiş olanlardan ve güya Türkiye ekonomisi için cansiperane çalışmış ve çalışmak için can atanlardan(!) geldiğine eminim!
Yine diyorum, hiç şaşırmadım.
Çünkü zaten bekliyordum…
Bizim ülkemizde doğru iş yapmak/doğruları söylemek/yanlışa yanlış demek her zaman cezalandırılır ve şimdi de bunun bir numunesini yaşıyoruz!
 
Sonuç:
Eğer ki; Gaye Başkan hakkındaki manipülasyonlar devam ederse,
Öncelikle şu ana dek uygulanan politikaların başarı etkisi azalır.
Ulusal ve uluslararası piyasaların Türkiye'de alınan ekonomik önlemlerin sahiciliğine inancı dibe iner.
Ve eğer ki;
Tüm bunlar bir şeylerin zeminini hazırlamak,
Kadını istifaya zorlamak veya azlettirmek için döşenen tuzak taşlarıysa,
Ve bu alçakça komplolar başarıya da ulaşıp,
Söylenildiği gibi veya dedikodusu yapıldığı gibi seçimden önce başkan değiştirilecek olursa
Buradan söyleyeyim ki gerçek bir ekonomik düzelme ve krizden çıkma gibi bir istek ve programımız yokmuş demektir.
Geri kalmışlık girdabında debelenmeyi sevmişiz/seviyoruz,
Taht kavgaları/klik savaşları ve Bizans entrikalarıyla kısır döngüde/az gelişmişlik kıskacında kıvrandırmaya dair bilinçli bir tercihte bulunmuşuz demektir!
Daha çok söyleyecek sözüm var ama inanın kendimi tutuyor ve yutkunuyorum.
 
Eleştiriler kadının uyguladığı para politikası veya finansal enstrümanlarla ilgili olsa idi hatta mesnetsiz ve en acımasız şekilde bile olsaydı saygı duyar bu itirazlarımın hiçbirinde bulunmazdım.
Çünkü bu işin doğası eleştirilmeye uygun, derdim.
Ki hâlâ da aynı düşüncedeyim.
Ama Arkadaş, işin içeriğinden uzak ve tamamen bel altı ve kişiselleştirilmiş bir linçle karşı karşıyayız. 
Yahu bir toplum/ülke kendi evladını, kendinden birini nasıl bu kadar tutkuyla harcamaya çalışır,
Nasıl bu kadar, "Evin danası inek olmaz." babında hareket edip küçümseyici tavır alır,
Ve nasıl bu kadar hunharca itibarsızlaştırmaya çalışır?
Gerçekten aklım havsalam almıyor.
Ama susayım en iyisi,
Yoksa söyleyeceklerim Erkan Yılmaz'ın son yazısında söylediği gibi: "zülf-ü yâre" dokunacak…



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
OGÜNhaber