Sel, heyelan oluyor; hangi şehirde, belediyesi hangi partide, maruz kalanın ırkı, dini, dili, mezhebi, meşrebi ne diyerek sınıflandırma ve taraflaştırma yapıyoruz.
Üzüntümüz bile siyasi,
Kederimiz tarafgir,
Acı hissimiz kutuplaştırıcı ve ötekileştirici…
Elazığ’da deprem oldu.
Doğal afet, milli felaket ve “insanım” diyen herkesin canını yakıp, yüreğini kanatacak bir afet…
Evler yıkıldı, ocaklar söndü, analar-babalar-evlatlar kaybedildi.
Hayvanlar bile ağıda durdu.
Ama biz,
Yani insan olan, “biz” ne yaptık ve yapıyoruz.!
Yangına körükle gidiyor, yürekleri daha da kanatıyor ve yaraya tuz basıyoruz,
Felaketi katmerleyip, afetzede ve yakınlarını daha da yıkıyoruz.
Geçmiş deprem görüntülerini sosyal medyadan paylaşıyor, felaket tellallığı yapıyoruz.
Allah’ın depremini bile iktidarla ilintilendirmeye kalkabiliyoruz.
Dünya var olduğundan beri olan ve olacak olan yerkabuğu kırılmasını dinle bağdaştırıp; “Alın size Allah’ın tokatı” diyecek ‘imansız’lıkla davranabiliyoruz.
Soruyorum bu tarz söylem ve paylaşımlarda bulunanlara…
Ne geçti elinize,
Halkın acısına acı kattınız da ne oldu,
Aslı astarı olmayan senaryo ve görüntülerle neyi ne yaptınız,
Acıya acı katmak sana ne kattı…
Yahu biz ne ara böyle olduk…
Nasıl bu kadar hissiz, acımasız, duygusuz ve zulümkar olduk.
Asıl felaket, afet ve musibet nedir biliyor musunuz.!
Bizim bu zalimliğimiz, acımasızlığımız ve acıya umursuzluğumuzdur.
İhtilaf ve tefrikamızdır.
Sen-ben ayrımcılığıdır.
Din, dil, ırk ve mezhebe göre bakışımızdır.
Afette bile kutuplaştırma ve ötekileştirici oluşumuzdur.
Siyaset devşirmemiz; politizeleşmiş ve tükenmiş sadece bir biyolojik olgudan ibaret yüreğimizdir.
Kaybettiğimiz vicdanımız,
Kararmış ruhumuz,
Unuttuğumuz insanlığımızdır.
Biz neyiz biz…
Nerede kaybettik insanlığımızı.
Biz acıya bile yabancılaştık,
Hatta kendi acımıza bile…
Utancı bile unutacak utanmazlığa gark olduk.
Allah deriz, ama “Yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin” hadisini görmeyiz.
Halil Cibran’ın dediği gibi;
Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın.
Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını,
Dönüp de bakmazsın ölülerine.
Lut kavminden de değilsin, hazdan olmayacak mahvın.
Ama sen kendi acına da yabancısın.
Ölülerine dönüp de bakmazsın.
Ve sen kendine bile ağlamayacaksın.
Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin.
Musa önünde Kızıldeniz’i açsa o denizden geçemezsin.
Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin.
Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın.
Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden.
Utancı bilir ama utanmazsın.
Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın.
Ve eğer deprem gibi, sel gibi, savaş gibi felaketlere bile leş kesilmiş bir ruh ve kalpsiz bir gözle bakacak acımasızlık ve gaddarlık içinde olursak kendi sonumuzu hazırlarız.
Yaşarız ama insanlığımızı yok ederiz.
Kör, sağır, dilsiz ve insanlıksız bir insana dönüşürüz.
Ve eğer böyle devam edersek; ‘biz’ olmak, ‘hepimiz’ olmak, ‘bir ve beraber’ olmak gereken anlarda bile bu ihtilaf, ayrımcılık ve acımasızlıkla hareket edersek,
Emin olun ki; sonumuz felakettir, helakettir, kıyamettir.
Allah acıya bile duyarlığı kalmayanlarımızı tez zamanda ıslah etsin…
Not: Elazığ, Malatya ve mücavir yerlerde yaşanan depremden dolayı çok müteessirim. Depremzede insanımızın, devletimizin ve hepimizin başı sağolsun, geçmiş olsun. Rabbimiz ülkemizi, milletimizi böylesi felaketlerden korusun, muhafaza eylesin…
Siz okurlarımla yazılarımı paylaşma imkanı bulduğum Ogün Haber-Gazetesi’ni de bünyesinde bulunduran Gün Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Celalettin Rumi Aygün’le sohbet ettim. Depremzedelere bigane kalmayıp Gün Medya olarak; daha önceki benzeri olaylarda olduğu gibi, bugün de destek ulaştırmayı kararlaştırdık. Ahirete irtihal eden kayıplarımızı asla geri getiremeyiz ama mağdur vatandaşlarımızın yarasına merhem olması temennisiyle pazartesi AFAD hesabına yatırılacaktır.
Gün Medya Grubu olarak tüm vatandaşlarımızı öncelikle manevi sonra da imkanlar nispetinde maddi duyarlığa davet ediyoruz…
Ayrıca geçen hafta geçirdiğim ameliyat nedeniyle dualarını esirgemeyen, arayan, mesaj gönderen ve bizzat gelerek şifa dileklerini ileten tüm dost ve arkadaşlara şükranlarımı sunuyorum. Allah hepinizden razı olsun.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.